BIST 9.420
DOLAR 34,34
EURO 36,38
ALTIN 2.839,23
HABER /  POLİTİKA

Vekiller baro için tartıştı

İstanbul barosu yönetim sorunu Meclis'te partileri birbirine düşürdü. AK Parti ve CHP sıralarından sesler yükseldi.

Abone ol

İstanbul Barosu yönetiminin düştüğüne yönelik tartışmaların gündeme geldiği TBMM Genel Kurulu'nda, gerginlik yaşandı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan, ''Avukatlık mesleğini ayaklar altına alan, darbeci baro yaftasını hak eden bir baronun mensubu olmak utanç vesilesi'' dedi.

BDP, Danışma Kurulu'nda uzlaşma sağlanamadığı için ''anayasanın 34. maddesinin, valilik önergeleriyle çiğnenmesi, demokratik yürüyüş ve gösterilerde meydana gelen ölümlerin araştırılması'' için verilen önergenin bugün görüşülmesini, grup önerisi olarak Genel Kurul gündemine getirdi.

MUHALİFLER TERÖRİST MUAMELESİ GÖRÜYOR 

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, önerge lehinde yaptığı konuşmada, iktidara muhalif herkesin terörist muamelesi gördüğünü; avukatların, savunma görevinin engellendiğini öne sürdü.

Öztürk, Türkiye'nin, bugün savunmayı savunur hale geldiğini, bunun utanacak bir tablo olduğunu ileri sürdü.

AK PARTİ'DEN BARO'YA TEPKİ 

AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan ise önergenin aleyhinde söz alarak, İstanbul Barosu'na, Meclis ve Hükümet'in büyük baskı yaptığı iddiasının gülünecek iddia olduğunu söyledi.

Avukatlık Kanunu'nu kendilerinin yapmadığını ifade eden Turan, kanunun, antidemokratik hükümleri ve yanlış düzenlemeleri bulunduğunu belirtti. Turan, İstanbul Barosu veya Öztürk'ten, kanunun daha demokratik, evrensel hukuk kurallarına uygun hale getirilmesi için öneri gelmediğini ifade etti.

KOCASAKAL KENDİSİYLE ÇELİŞİYOR 

Baronun, cuma günü düştüğünü, bu tarihten sonra yaptığı bütün işlemlerin geçersiz olduğunu, tarafsızlığını yitirdiğini savunan Turan, Baro Başkanı Ümit Kocasakal'ın yaptığının, ileriki siyasi hesaplarından başka bir şey olmadığını, 4 günde 4 tane birbiriyle çelişken yazılı açıklama yaptığını kaydetti.

Mersin milletvekilinin baroya aidat vermediğini, kendisinin verdiğini ifade eden Turan, ''Avukatlık mesleğini ayaklar altına alan, darbeci baro yaftasını hak eden bir baronun mensubu olmak utanç vesilesi. Bu ülkenin en büyük barosu, 30 binden fazla üyesi olan barosu, şimdiye kadar sadece darbecilikle anıldı, sayenizde işgalcilikle anılacak'' dedi.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, milletvekillerinin sadece kendi bölgelerini değil, tüm ülkeyi temsil ettiğini anımsatarak, Turan'ın baroya aidat ödeyip, Öztürk'ün ödemediğini söylemesine yönelik bir anlayışın, hukuk fakültesinden çıkamayacağını söyledi.

Sataşma gerekçesiyle söz alan Öztürk, konuşmasında sadece baro yönetime karşı açılan davanın ne kadar hukuksuz olduğunu anlatmaya çalıştığını kaydetti.

Öztürk, ''Turan, İstanbul Barosu'na açılan davadan o kadar sevinç duymuş ki o sevinci günler öncesinden twitter'dan paylaşıyor. Bir avukat olarak, avukat yargılamasının özel usullerini bilmediğine mi yanayım, okuduğunu bir hukukçu muhakemesiyle anlamamasına mı üzüleyim. Günlerdir saçmalamakla meşgul. Senin yaşın kadar darbelerle mücadele etmiş biriyim'' dedi.

Turan da yeniden söz alarak, mevcut baronun yedek yönetim kurulu üyesi olsa bu tartışmaların yaşanmayacağını ifade ederek, ''Mevcutların neden yedekleri yok? Onu bile becerememiş'' dedi.

CHP'Lİ ÖZTÜRK AK PARTİ SIRALARINA YÜRÜDÜ 

Öztürk, yerinden kalkarak, AK Parti sıralarına doğru yönelerek, eleştirilerini sıraladı. Karşılıklı sataşma bu sırada da sürdü.

Öneri lehinde söz alan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, genelgelerle, uygulamalarla orantısız güç kullanılarak, demokratik gösterilerin dağıtıldığını söyledi. Bunun sonucu bir çok kişinin yaşamını yitirdiğini, yaralandığını, bibergazı tartışmalarının gündeme geldiğini ifade eden Kaplan, orantısız güç kullanımının mutlaka bir frenin olması gerektiğini kaydetti.

Önergenin aleyhinde söz alan AK Parti Niğde Milletvekili Alparslan Kavaklıoğlu, güvenlik güçlerinin, kamu güvenliğinin tesisi ve devamı için orantılılık ilkesine uygun olarak gerektiğine zor kullanma önlemlerine başvurabildiğini söyledi.

Kavaklıoğlu, 2002-2012 yılları arasında yasal olarak düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, hiçbir ölüm meydana gelmediğini, müdahale sırasında zor kullanma sınırı aşan personel hakkında ise derhal adli ve idari işlem başlatıldığını bildirdi.

Konuşmaların ardından BDP'nin grup önerisi kabul edilmedi, daha sonra MHP'nin grup önerisinin görüşmelerine geçildi.