TBMM Başkanı Cemil Çiçek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Abone olTBMM Başkanı Cemil Çiçek , ''Sayın Başbakan işaret etmeseydi anayasanın hiçbir önemi yok muydu? Sayın Başbakan işaret edince mi anayasa önemli oluyor ki bütün konuşmaları bunun etrafında döndürmeye çalışıyoruz. Belli ki yine anayasayı unutup siyasi polemiklerle konuyu değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu süreç böyle bir süreç değil. Bir ihtiyaçtır'' dedi.
TBMM Başkanı Çiçek, CNN Türk'te katıldığı programda, Hande Fırat'ın gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
VEKİLE ÖRTÜLÜ ZAM YOK
Milletvekili için 25-40 bin lira arası ödenek verileceğine yönelik çıkan haberlerin sorulması üzerine Çiçek, dün toplanan Başkanlık Divanı'nın gündeminde ne böyle bir teklifin ne böyle bir gündem konusunun ne alınmış bir kararın ne de milletvekillerine bir kuruş dahi olsa bir maaş ya da ödenek söz konusu olduğunu bildirdi. Çiçek, bu haberin eksik bilgiye dayandığını ifade ederek, ''Kamuoyunun hassasiyetini biliyorum onun için bütün samimiyetimle ifade ediyorum ki böyle bir konu da çalışma da yok. Bu konuda Divan'ın yetkisi yok, bunlar anayasa ve yasa konularıdır'' diye konuştu.
Çiçek, milletvekillerinin maaşlarından rahatsız olup olmadığına ilişkin soru üzerine, toplumda milletvekili söz konusu olduğunda olumsuz bakış açısı bulunduğunu kaydetti. Çiçek, bu kanaatin oluşmasında birçok nedenin bulunduğunu, kendilerinin de sorumluluğu olduğunu, yanlış anlaşılmaların, popülist değerlendirmelerin olduğunu belirtti. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aldıkları para, sırf kendileriyle ilgili olsa bu maaş yeter de artar diyebiliriz. Bir milletvekilinin, sade vatandaşa nazaran giderleri var. Bunu söyleyince de yanlış anlam çıkıyor. Belli makam sahibi gelen misafirlerine çay ikram etse, yemek yedirse temsil gideri olur, bir yere gidecek olsa harcırah alır. Milletvekili olduğunuzda sade vatandaşlara, belli makamlara nazaran fazladan harcamalarınız olur. Bugün valiler konakta oturur, kimsenin sesi çıkmaz, biz lojmandan çıktık, çok şükür o sıkıntıdan kurtulduk. Bugün 250 bin lojman var, müsteşar, daire başkanı, ötekisi berisi, lojmanda oturur. Buraya her gün 3-4 bin insan geliyor, en az 12 bin kişinin geldiği günler oluyor, 3-4 bin kişiye yemek çıkarıyoruz. Bunların önemli bir kısmı milletvekilinin cebinden çıkıyor. Seçime giriyor, harcama yapıyor, peşin harcıyor, sonradan alıyor. Bunları yan yana getirdiğinizde azdır çoktur, takdir meselesi.''
YENİ ANAYASA
Çiçek'e, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın yeni anayasanın Mart ayı sonuna kadar bitirilmesine ilişkin sözleri de soruldu.
''Tarih söyledi, bundan kırıldınız mı?'' sorusunu Çiçek, ''Bu kırılma, sevinme meselesi değil, gerçekler üzerine bir çalışmadır'' dedi.
Çiçek, Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyacı olduğunu, bu anayasayla Türkiye'nin bundan sonraki siyasi hayatına devam edemeyeceğini, her gün yeni bir anayasal sorunla karşı karşıya kalacağını, kaldığını söyledi.
Herkesin, idealindekine göre çözüm istediğini ancak anayasadaki hükümleri göz ardı ettiğini belirten Çiçek, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu 30 yıldır konuştuklarını, tüm partilerin bu konuda vaatleri bulunduğunu kaydetti.
Şimdi yaptıkları yol ve yöntemle yeni bir anayasa yapmaya çalıştıklarını dile getiren Çiçek, 19 Ekim'den bu yana bu çalışmayı aralıksız sürdürdüklerini, çok önemli çaba gösterildiğini, önemli mesafe alındığını anlattı. Çiçek, ''Kimse belki işin o kısmını görmek istemiyor. Sanki anayasa konusunda dışarda herkes uzlaşıyor da Uzlaşma Komisyonu uzlaşamıyor gibi. Anayasa vesilesiyle Türkiye'nin en temel konularını tartışıyoruz'' dedi.
Çiçek, 19 Ekim'de işe başladıklarında, 4 partinin, 30 Nisan 2012'ye kadar vatandaşların görüşlerini alma kararı aldığını anımsattı.
Sivil toplum kuruluşlarından görüş aldıklarını, bazılarının gönderdiğini, bazılarının göndermediğini ifade eden Çiçek, ''Keşke, şu günlerde anayasa konusuna gösterilen ilgi, başlangıçta gösterilseydi. Biz bundan çok şikayet ettik. Herkes anayasa istiyor, bu işe başladık kimseden ses çıkmıyor. 2012 yılbaşı aralığında çatı kuruluşlarını dolaştık, görüş verin, görüş gelmiyor; destek verin destek gelmiyor'' dedi.
87 GÜN ÇALIŞTIK
Başbakan Erdoğan'ın son tarih verdiği, sorunların devam ettiği ve seçimin geldiğinin anımsatılması üzerine Çiçek, ''Şöyle bir konu mu çıkıyor: Sayın Başbakan işaret etmeseydi anayasanın hiçbir önemi yok muydu? Sayın Başbakan işaret edince mi anayasa önemli oluyor ki bütün konuşmaları bunun etrafında döndürmeye çalışıyoruz. Belli ki yine anayasayı unutup siyasi polemiklerle konuyu değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu süreç böyle bir süreç değil. Bir ihtiyaçtır, bir zarurettir. Bu anayasa değişmediği sürece Türkiye'nin sağlıklı şekilde yoluna devam etmesi zordur'' dedi.
Çiçek, 4 siyasi partinin, bu konuyu, ''2012 sonuna bitirmeyi hedefliyoruz'' dediğine işaret ederek, 1 Mayıs-31 Aralık 2012 arasında 4 partinin de kongre yaptığını, bir kısım çalışmaların bundan dolayı aksadığını, bir partinin genel kurulunun bile süreci belli ölçüde aksattığını kaydetti.
Bu tarihe kadar bitiremediklerini ancak mesafe aldıklarını belirten Çiçek, 1 Mayıs ile 31 Aralık sonuna kadar geçen sürenin 245 gün olduğunu, bu süre içinde 87 gün çalışabildiklerini bildirdi. Çiçek, bugün itibariyle 93 maddenin müzakere edildiğini, 30 maddede mutabakat olduğunu belirterek, 93 maddeden önemli kısmının, ikinci bir değerlendirmeyle mutabık kalma ihtimalinin bulunduğunu kaydetti.
BAYRAM, TATİL YOK
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Gözardı edilmemesi gereken şu; 245 gün içinde, yaklaşık 3 ay içinde 87 maddeyi müzakere ettik. Bu anayasa 200-250 madde olacak değil, aşağı yukarı bir o kadar madde olacak. 3 aylık mesele biraz da buradan, bir 3 ay daha fazla çalışabilirsek yoğunlaşabilirsek... Marta kadar kongre, bayram, tatil yok, kış şartları da bu tür gayretlere uygun bir zaman. Şimdi üzerimize düşen o tarihe bu tarihe takılmadan, bir an önce daha çok çalışarak, belli bir tabloyu vatandaşın önüne koymamız gerekiyor. Herkes mart sonuna kilitlendi, Mart sonuna kadar daha çok çalışalım, mutabık kaldığımız madde sayısını çoğaltalım. O tabloyu bana bugün değil, 28 Mart, 30 Mart'ta sorun. Geleceği bugünden konuşmak bu süreç, görev yapanlar bakımından doğru olmaz.''
O TARİHE GELİNCE...
Tarihi fırsatı kaçırmamaları gerektiğini dile getiren Çiçek, bunun siyaset kurumunun eline geçen önemli bir fırsat olduğunu, kimsenin heba etmemesi gerektiğini kaydetti.
Çiçek, ''Biz, o söylenen tarihlere geldiğimizde kamuoyuna bir şey koyacağız, koymamız gerekiyor. Herkes konuyu bir tarafından değerlendiriyor. 19 Ekim'de bu süreci başlattığımızda 4 partinin, kamuoyuna, 'bizim anayasa taslığımız şudur' diye bir açıklaması yoktu. İşte bu çalışma süreci içinde, belirli aralıklarla bilinir hale getirdik'' dedi.
VERDİĞİM SÖZÜN ARKASINDAYIM
Geçmişte birlikte iş yapma örneklerinin çok fazla bulunmadığını belirten Çiçek, şunları kaydetti:
''Verdiğim sözün arkasındayım. Üzerimize düşeni yapmalıyız. Ben üzerime düşeni yapamazsam, elbette vatandaşa verecek cevabım yok. Siyasi partiler birbirine verecek cevap bulabilirler ama birlikte vatandaşa verebileceğimiz cevap çok kolay değil. Vatandaşın umudunu boşa çıkarmayalım. Biz yapmazsak, Meclis yapmazsa, bu ülkenin anayasasını kim yapacak? 4 partimizin bunları hesaba katması lazım. Yeni anayasa yapmazsak bundan sonraki gelişmeler nasıl olacak? Çok ciddi anayasal sıkıntılar yaşanır. Kriz lafını çok sevmem ama daha 1993'te, kısmi anayasa değişikliğiyle ilgili o zamanki siyasi partiler, Meclis'e başvurdukları yazıda, 'bu anayasa şu nedenlerle değişmelidir, eğer kısa sürede değişmezse rejim bunalımı çıkar' denilmiş. Kriz tellallığı yapmak istemem, işin olumlusu yapmak varken... Ama o öngörüler yanlış çıkmadı, Türkiye krizlerin her türlüsünü yaşadı, ekonomik, siyasi kriz yaşandı, Cumhurbaşkanı'nı seçemediğimiz, iktidar partisinin kapatılmasıyla karşı karşıya kaldığımız dönemler oldu. Bundan sonra daha büyük sıkıntıları, bu anayasa kendi bünyesinde taşıyor. Bunu görmek lazım. En başta siyasi partilerimizin, bundan sonra olabilecekleri iyi hesaba katarak, vatandaşın ne kadar güveneceğini hesaba katarak, bu işi belli noktaya götürüyor olmamız gerekiyor. Her partinin bugün ne düşündüğünü, kamuoyu ilk kez yeni öğreniyor. 30 yıldır konuştuk ama slogan düzeyinde konuştuk. İlk kez 1/1.000.000 ölçeğinde konuştuk.''