Petrol fiyatlarındaki hızlı artış Türkiye'yi nasıl etkileyecek? İşte Uluslararası Enerji Ajansı'nın pek de iç açıcı olmayan öngörüleri...
Abone olUluslararası Enerji Ajansı'nın baş ekonomisti Fatih Birol, "Petrol fiyatlarının artması, Türkiye için de kötü bir haber. Hatta bazı ülkelerden daha da kötü" dedi.
Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları yüksek seyrini koruyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın baş ekonomisti Fatih Birol, petrol fiyatlarında yaşanan artışın küresel ekonomik iyileşmeyi rayından çıkaracağını vurgularken, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye'nin bu artıştan en olumsuz etkilenecek ülkeler arasında olduğunu söyledi.
Birol'a göre, bunun üç nedeni var:
Birincisi Türkiye'nin hem petrol hem de doğalgaz ithal eden bir ülke olması.
İkincisi, doğalgaz fiyatının petrol fiyatlarına endeksli olması. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki artış doğalgaz fiyatını da etkileyecek.
Üçüncüsü ise Türkiye'nin elektrik üretiminde doğalgazı yoğun şekilde kullanması.
Birol, "Şu anda kısa vadede pek bir seçeneği yok. Yıllardan beri içimde ukde kalan bir konu, Türkiye'nin Irak'ta petrol sahalarında üretimde şimdiye kadar ciddi bir pay almamış olması. Hem özel şirketlerin hem de diğer şirketlerin. Umarım Türkiye, birçok ülkenin yaptığı gibi İngiltere dahil, ABD, Kore, Endonezya da dahil, orada petrol konusunda faaliyette bulunan ülkeler gibi daha aktif bir politika izleyebilir" dedi.
ALTERNATİF KAYNAK UYARISI
Birol, Türkiye'nin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi konusunda "Türkiye bu konuda önemli çalışmalar yapıyor ama Türkiye'de bu teknolojilerin geliştirilmesi son derece pahalı. Bu bakımdan hükümetin destek vermesi gerekir" diye konuştu.
Birol, petrol fiyatlarındaki artışta spekülatörlerin rolünün de göz ardı edilmemesi gerektiğini altını çizerken, özellikle petrol ihraç eden ülkeler topluluğu OPEC'in petrol fiyatı üzerindeki baskıyı hafifletmek için üretimi arttırması gerektiğini vurguluyor.
Birol'un BBC Türkçe'yle mülakatında altını çizdiği bir başka nokta da petrol fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerinde yarattığı basınç. Nitekim İngiltere'de salı günü açıklanan enflasyon rakamları ekonomik krizden çıkış konusunda merkez bankalarının karşı karşıya kaldıkları ikilemin boyutlarını ortaya koydu.
Son sekiz aydan bu yana en yüksek artışın kaydedildiği enflasyon oranlarını yukarı itenlerin başında ise hava ulaşımı, petrol, faturalar ve gıda harcamaları geldi. Tüketici fiyat endeksindeki artış, kasım ayına göre yüzde 3,3'ten yüzde 3,7'ye çıktı.
MERKEZ BANKALARI ÖNÜNDEKİ SEÇENEK
Enflasyonu kontrol altında tutmak için yüzde 0'ın biraz üzerindeki faiz oranlarında artışa gitmek merkez bankalarının önündeki seçeneklerden biri. Ama bunun krizden çıkış sürecinde yıkıcı etkisi olacağına hemen hemen kimsenin kuşkusu yok.
Enflasyon üzerindeki baskılar konusunda petrole ayrıca bir parantez açmak gerekiyor. 2,5 yıl önce küresel ekonomik krizin yoğun olarak hissedildiği dönemde, durgunluğa girmiş olan ekonomilerde azalan talep nedeniyle petrolün varil fiyatı, 40 dolar civarına kadar düşmüştü.
Ancak şimdi Brent tipi petrolün varil fiyatı 100 dolar civarında. Uluslararası Enerji Ajansı, geçen hafta açıkladığı yıllık küresel enerji görünümü raporunda ''petrol fiyatlarında artış dünya ekonomisi için tehlikeli'' uyarında bulunmuştu. Petrol üretiminin, talebi karşılayacak ölçüde güçlü olmaması, yani arz - talep dengesizliği, fiyat artışındaki nedenlerden biri olarak görülür çoğu zaman.
PETROLDEKİ SPEKÜLASYON
Birol, ''petrol fiyatı üzerindeki spekülasyonlara'' da dikkat çekiyor. Petrol fiyatlarının artmasının esas nedeni, piyasadaki bir çok oyuncunun talebin hızlı bir biçimde artacağına inanması ve üretimin de bu talebi karşılamayacağını ve böylece fiyatın yukarı doğru gideceğini düşünmesi. Bu esas neden; piyasadaki, borsadaki oyuncular da bunu görerek fiyatların artmasına neden oluyorlar.