Radikal duruşuyla bilinen Vakit gazetesinin yazarı Sibel Eraslan, CHP'li anneannesi Zeynep Hanım'ın hikayesini anlattı.
Abone olİNTERNETHABER
ANKARA- Sibel Eraslan… 43 yaşında türbanlı bir kadın yazar. Onu radikal duruşuyla bilinen Vakit, yeni adıyla Akit gazetesindeki yazılarından tanıyoruz.
Hukuk fakültesi mezunu, ancak türbanı nedeniyle mesleğini yapamayan binlerce türbanlı kadından biri olarak bu yasağın kalkması için yıllardır mücadele ediyor.
Onu bugün bir başka yüzüyle daha tanıdık. Akit gazetesindeki köşesine anneannesi Zeynep Hanım’ın türbanlı fotoğrafını koyarak hikayesini anlattı.
Eraslan’ın anlatımına göre Tiryakizadelerin 1903 İstanbul doğumlu kızı Zeynep Hanım İstanbul'un işgalini yaşamış, Şile'deki evleri Kuvayı Milliye karargahı olarak kullanılmış bir İstanbullu. Mustafa Kemal Paşa'yı ve o kurduğu için CHP’yi desteklemiş. Hiç oy vermemiş olsa da hep hüzünle hatırladığı Menderes'i ve 1976'ya kadar Türkiye'yi görmüş geçirmiş çalışkan bir işkadını... Zeynep Hanım aynı zamanda ünlü yönetmen Fatih Akın'ın da büyük halası.
Eraslan anneannesinin 1948 yılında çekilmiş fotoğrafını, “Örtünme daha önce yoktu nereden çıktı” polemiğine, “Örtünmeyi benim kuşağım icat etmedi, eskiden beri vardı zaten demek için” koyduğunu söylüyor.
“Bu fotoğraf aynı zamanda bir İstanbul fotoğrafı” diyen Eraslan şöyle devam ediyor:
“Lady Montagı’nün seyahatnamesinde rengarenk esperantosu ile "Babil Kulesi"ne benzettiği, kültürlerin ve ajandaların iç içe geçtiği bir kavşak olan İstanbul... Bugün de her tür modanın, her tür siyasi görüşün sergilendiği geniş bir gardrobu var, hem bu kentin, hem bu ülkenin...”
Türban yasağının kaldırılmasıyla ilgili çok olumlu bir havanın estiği şu günlerde Sibel Eraslan’ın bu yazısı aynı zamanda geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ertuğrul Özkök’ün önyargılarıyla hesaplaştığı “Elim havada mı kalacak?” başlıklı yazısına da cevap niteliğinde.
Hürriyet binasında yeni kitabını tanıtmak için giden Eraslan’la karşılaşmasında elini uzatma noktasında yaşadığı tedirginliği anlatan, ardından da türbanın üniversitelerde serbest bırakılması gerektiğiyle ilgili bir yazı kaleme alan Özkök’e Eraslan şu cümlelerle sesleniyor:
“Ertuğrul Özkök'un "elim havada kalacak mı" sorusunu; "işitmeye", önyargıları aşmaya, sanal korkuları yıkmaya dayalı bir girişim olarak okuyorum. Kaosa kalktığı söylenen 411 elin hâlâ havada olduğu bir ülkede, Ertuğrul Bey’in tedirginliğini de anlayabiliyorum öte yandan... Çünkü hepimizin elleri bu ülkede zaman zaman havada kalmıştır. Hayat tüm çelişkileriyle böyle bir şey... Bırakalım, hayata karışabilsin kadınlar da... Kıyafet yasaklarıyla hayatın dışına itilmesin kadınlar...”
Türban yasağının kaldırılmasında olumlu bir havanın estiği şu günlerde çıkan bu iki yazı da Türkiye’de değişen havayı mı yansıtıyor?
43 YILLIK YASAĞIN TANIĞI
Bu soruyu Vakit gazetesi yazarı Sibel Eraslan’a sorduk. 43 yaşında hukuk fakültesi mezunu olan ancak türban yasağı nedeniyle mesleğini yapamamış olan Eraslan kendi ifadesiyle kayıp kuşaklardan biri.
1968 yılında başlayan yasak 43 yıllık bir geçmişe sahip ve Eraslan da 43 yaş ile bu yasağın simgelerinden biri. Eraslan’ın sözleriyle “10 yıla bir nesil verseniz bu tam 4 nesilin yasakla yetişmesi anlamına geliyor. Yani 4 kayıp kuşak… Sağlıklarını yitirmiş, memleketlerini yitirmiş, mimar iken terzilik yapmış insanlar…”
Geçmişi hatırlayarak, “43 yıl devam eden bir yasak ve buna karşı 43 yıldır süren sivil bir hukuki mücadele dünyanın başka bir ülkesinde var mı?” diye soran Eraslan bu nedenlerle “bahar havası” çıkaramasada, çocukları için umutlu.
CHP’NİN SORUNLU KADIN BLOĞU
Eraslan türban sorununda esen olumlu rüzgarda CHP’nin hakkını teslim ediyor. Sürecin Deniz Baykal döneminde başladığını anlatan Eraslan şunları söylüyor:
“CHP’nin yaklaşımını hep yakından takip ettim. Seçimlerde adım atılmıştı. O zamanki yazılarımda da olumlu karşıladım. Ama sahici hale getiremediler. İçeride blok halinde karşı çıkan bir kadın milletvekilleri grubu var. O blok olmasa belki daha kolay adım atacaklardı. Kemal Bey daha cesur, başarılı olacak gibi geliyor. Bu CHP açısından da önemli bir atılım ve yenilenme olabilir. 30’ların şartlarında bir CHP bugüne bir şey veremiyor, çağın gerisinde duruyor, bu nedene CHP adına da olumlu bir adım olarak görüyorum.”
TÜRBAN İÇİN YASAYA GEREK VAR MI?
Eraslan da türban yasağının kaldırılması için yasal değişiklik gerekmediğini düşünenlerden. Gençlerin eğitim hakkının evrensel bir hak olduğunun altını çizen Eraslan, “Temel hak ve özgürlükler kanunlarla kısıtlanamaz. Bunlar evrensel insan hakkıdır” diyor.
MEMUR AYRIMI İLE SORUN ÇÖZÜLEBİLİR
Sıra türbanla ilgili o kritik soruya geliyor. Türban serbestisi üniversite ile sınırlı mı olmalı? Bu soru için henüz erken olduğunu önce eğitimin önündeki türban engelinin kaldırılması gerektiğini söyleyen Eraslan tartışarak bu soruya da mutabakat içinde bir yanıt bulunacağı görüşünde. Bir fikir egzersizi yaptığında Eraslan’ın aklına ilk gelenler ise şöyle:
“Avukatlık serbest bir meslek. Devlet memuru olmadığım halde bana yasak uygulanıyor. Örneğin mesleği yapma konusunda memur olan veya olmayan ayrımı yapılabilir. Serbest meslek sahipleri türban takabilir. Hakim devlet mumurudur belki onun için bu durum olmayabilir. Öğretmen konusu biraz daha farklı. Hem devlet memuru hem de öğrenciler için bir rol modeli. Sonuç olarak bunların hepsi tartışılabilir.”