BIST 9.976
DOLAR 34,00
EURO 38,04
ALTIN 2.831,82
HABER /  GÜNCEL

Vakıfbank nasıl düzlüğe çıktı?

İçi boşaltılmış bir devlet bankası, kendi yetiştirdiği bir neferin komutanlığında gıpta ile bakılan bir KİT oldu. Bu geminin komutanı Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar'dı.

Abone ol

O Gemisini azgın okyanus sularından çok ince manevralarla durgun sulara taşımayı bilen bir kaptan...Bir dönemin kredi çiftliği haline gelen Vakıfbank, içinden yetişen bir neferin komutayı eline alması ile gıpta ile bakılan bir devlet kuruluşu oldu.

Bu başarının sırrı neydi?, içi boşaltılmış bir banka 1 yıl gibi kısa bir sürede, adeta bir bankacılık okulu haline nasıl geldi? Sihirli değnek kimin elindeydi?

Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar, İnternethaber'de haftanın konuğu koltuğuna oturarak Vakıfbank'ın dününü, bugününü, ayrıntıları ile anlatırken, devlet kurumlarının nasıl arpalık haline gelmeyeceğini de dosta düşmana iletti...

Tanyel Yılmaz- İlk Olarak Bankanızın dışarıda atıl durumda olan tesisleri ile başlayalım. Erdek'te bir dinlenme tesisiniz var. Devletin serveti orda çürüyor. Bunlar Bankanızın kaynakları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? Mesela satarsanız ne gibi bir gelir elde edersiniz? Ne aşamada bilmiyorum ama yaklaşık 6 yıldır Vakıflar Bankası'na ait tesis çürüyor. Başka yerlerde de var.

Orayı esasen Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden almıştık. Bir vergi problemi varmış. Tam biz satacak olduk o vergi problemi gündeme geldi. O zaman için değeri 50 milyar veya 150 milyar civarıydı. Ancak vergiden dolayı 190 milyar civarında bir rakam ceza çıktı. Biz o zaman dedik ki Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne, "biz burayı size aynen geri veriyoruz" Orası şu an Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün. Bizim değil. Biz banka olarak ordan çıktık. Artık onlar değerlendirecek. Bizim Ayvazdoğan'da bir kampımız vardı. Bizim kampımızın hemen yanında emniyet mensuplarının da bir kampı vardı ve biz onların kampının içinden geçiş yapıyorduk. Burayı mülk olarak sattık ve daha sonra 7 yıllığına geri kiraladık. Tabi burayı 7 yıl elimizde tutacağız diye bir şey yok. Yani 7 yıl kiralama hakkımız var. Dolayısı ile bu sene biz gene kira kontratını yaptık ilk olarak özürlüler için kamp hazırlığı var. Biz orayı ilk olarak onlara verdik. Dünya özürlüler günü nedeniyle özürlü çocuklar gelip 1 hafta yada 15 gün süre ile kalacak, sonra da bizim personelimiz gelip kalacak. Bundan başka da elimizde sosyal tesisimiz yok zaten. İhtiyacımız varsa da kiralayarak yapabiliriz. Personelimizi daha uygun koşullarla dinlenmesini sağlayacak tedbirler alırız. Bizim sosyal tesislerimiz kendi içinde döner sermayelidir. Bankanın herhangi bir katkısı yoktur. Kar amacı da gütmez.

BAŞARININ ALTIN ANAHTARI VE ÖZELLEŞTİRME

Hadi Özışık- Vakıflar Bankası müthiş bir kar yapmış, Özelleştirmenin gündemde olduğu bir süreçte bunu neye borçlusunuz ve nasıl başardınız, ikinci olarakta Tüpraş'ın "Altın yumurtlayan tavuk" olarak lanse edilip özelleştirilmesinin yanlış olduğunun söylendiği bir dönemde, Vakıfbank'ın da bu özelleştirme iddiaları sanırım yarınlarda bir takım sıkıntılara yol açacak, veya basında yazılacak. Nasıl kar ediyorsunuz?

Vakıflar Bankası olarak biz 2001 krizinden oldukça etkilenerek çıktık. Görev geldiğimde personelde demoralizasyon vardı. Verim düşmüş, kaynaklar da pahalıydı. 7 Şubat 2003'de başladım. Bankanın problemli kredi stoğu aşırı miktardaydı. Elinde gereğinden fazla gayrimenkulleri var. İştirakleri büyük bir oranda. Baktığınız zaman banka verimli çalışmıyor ve yasal mali problemleri var. Burda en önemli şey personelin yeterli motivasyonuydu. Ben Vakıflar Bankasının 20 yıllır bir çalışanı olduğum için bankanın durumunu biliyorum. Moraliteye kavuştuğu zaman neler yapabileceğimi biliyordum. Sorunları biliyordum. 1,5 yıl dışarıda kalmıştım. Ve sorunları dışarıdan gözlüyordum. Hazır fikirlerimiz de vardı. Göreve geldiğimizde ilk işimiz personelin Genel Müdür'e güvenini sağlamak oldu. En önemli şey o..Personel "Bu Genel Müdür bizi başarıya taşır" diye inanmalıydı. Bunun da etkisi şudur. Bir ekiple mi geliyorsunuz, ya da personel atamalarında neye dikkat ediyorsunuz? bunlar yani personele güven verip hakka hukuka riayet edeceksiniz onların yanında olduğunu göstereceksiniz.

İLK ÖNCE PERSONELİMİ KAZANDIM

Hadi Özışık- Bu güven daha önce verilmemiş mi?

Daha öncekiler hakkında bir şey söylemiyorum. Ancak bu dönem ihtiyacı vardı personelin buna. Bizim yaptığımız bu. Biz personele şu güveni verdik. "Bizim Genel Müdürümüz bizim haklarımızı korur, kendi için uğraşmaz ve bankayı düzlüğe çıkarır". Personelin motive edilmesi gerekiyordu. Onun için personelin sıkıntılarını araştırıp onları gidermeye çalıştık. Mesela geçtiğimiz dönemde personel 1 ay süreyle ücretsiz izne ayrılmış. Bu dönemdeki maaş farkını gitmiş bir başka bankadan kredi kartı ile açığını kapatmaya çalışmış. Sonra bir bakmışki krize girmiş bankalar yüzde 100-120 faizlerle ödeme yapmaya başlamış ve borçları artmış. Biz göreve geldiğimizde ilk yaptığımız işlerden biri bu personele kaynak sağlamayı düşündük. Bunun için bir kaç pirim sistemi kurduk. Vadesiz mevduata teşvik pirimi koyduk. Banka için en verimli ürünlerden biri nedir? kredi kartları, mesela kredi kartlarını arttıran personele 10 milyon lira pirim verdik. Her kim kart satıyor, pazarlıyor ve kart 3 ay süre ile kullanılıyorsa 4. Ay o personelin maaşına 10 milyon lira geçiyor. Daha sonra dedikki, "en büyük problemimiz ne bizim?" Problemli kredi. Problemli kredi tahsilatına yardımcı olan personele pirim vereceğinizi duyurduk. Başka en büyük sorun ne? ihtiyaç fazlası gayrimenkullerimiz var. Bunları satan personele pirim verdik. Gitti müşterisini buldu. Reklamasyonda bulundu ve primini aldı. Dolayısı ile personel kısa süre içerisinde kendisini toparlayabildi. Tam o dönemde Mayıs'ta toplu sözleşme görüşmeleri vardı. Burada farklı bir ücretlendirme yaptık. Yani aynı işi yapan aynı ücreti alsın diye yaklaştık. Güvenlik görevlisi var mesela biri 3 yıllık, diğeri 15 yıllık. Biri diğerinin 5 katı maaş alıyor. Aynı elbiseyi giyiyorlar baksanız fark bile etmezsiniz. Bozuklukları gideren bir sözleşme de imzaladık. Düşük maaş alanlara yüksek, yüksek alanlara da düşük zam uyguladık. Bunu iki dönem yaptık. Arada açıklık büyük oranda kapandı. Personel şuna inandı, "Biz bu bankada ekmek sahibi de oluruz, sorunlarımızı da çözeriz" Bunların bize çok büyük katkısı oldu. Ayrıca sendika ile işbirliği yaptık. İnformal toplantılar yaptı. Her şubeye davetiye gönderildi. Şube çalışanları toplantıya katıldı. Ben gittim bankamızın o günkü durumunu hedeflerimizi sıkıntılarımızı anlattım. Bu sayede 3 bin 500 personele ulaştık. En son geçen hafta içinde bitti toplantılar. Ulaşılmadık şube kalmadı. Katılamayanlar da oldu. Ama her şubeden 3-4 kişiye ulaşıldı. Bu sayede biz motivasyonu sağladık.

Bunu yaparken başka bir strateji daha geliştirdik. Herkesin çok çalıştığı bir ortamda sizin çalışmanız grupla birlikte değerlendiriliyor. Biz banka yönetimi olarak görev geldikten sonra Nisan sonuna kadar anormal kaynak topladık. Satabileceğimiz kadar anormal bir kaynak topladık. Yaklaşık bankaya 1,5 katrilyon yeni kaynak girdi. Nisan sonuna kadar. Nisan sonunda savaş bitti. Bu kez reel sektöre destek olsun diye yurt gezileri düzenledik, oralarda sıcak satış yaptık. Elimizde topladığımız para ve daha önceki kaynakları reel sektöre yönlendirmeye çalıştık. O dönemde, gerçekten il il dolaşarak o illerdeki ihtiyaç sahibi, ticaret odaları, Esnaf ve kent koop'larla işbirliği antlaşmaları yaptık. Oralarda 50 milyardan 50 bin dolara kadar kredi verdik. O güne göre düşüktü faizler yüzde 4 ile 3,5 ile verdik bu kredileri. Vadeyi de 12 aydan 24-36 aya çıkarttık. Dolayısı ile banka 4,35'den kredi sattı, şimdi geldi 2'ye. Dolayısı ile ordan büyük oranda gelir sağladık. Stratejiyi doğru yaptığınızda zamanlamanız iyi olduğunda bu başarı sağlanıyor. Problemli kredilerle ilgili her gruptan yüzde 15 tahsilat yaptık. Şu ana kadar alınamayan hiç bir grup kalmadı. 2'li görüşmelerle sağladık ve ordan da hemen hemen 100 trilyona yakın tahsilat yaptık.

Mesela bizim kredilerimizde geçen seneye rağmen önceki krize rağmen inanılmaz artışlar oldu. Yüzde 500 artan kredilerimiz var.

GÜVEN + AKILLI ADIM = BAŞARI

Hadi Özışık- Neye bağlıyorsunuz bunu?

İşte personelin motivasyonuna bağlıyorum. Mesela sektörde krediler yüzde 30 arttıysa bizde yüzde 80 arttı. Mevduat artışı sektörde geçtimiz sene yüzde 3, ama bizde yüzde 40'a yakın oldu. Yani her kalemimizde artışlar var. Özkaynaklarımız yüzde 56 oranında artmış.

BANKALAR KREDİ KARTINI TÜKETİCİ ALEYHİNE KULLANIYOR

Kredi kartı faizleri Aşırı derecede yüksek. Şu an en düşük yüzde 4, Yüzde 9'a kadar var. Avrupa bankalarına bakıyoruz, neredeyse bizim bir ayda verdiğimiz faizi yıllık olarak veriyorlar. Oto kredileri yine yükseldi.Tüketici kredileri yine çıktı. Bu bankalar hakikaten para kazanamadıkları için mi Türkiye krediler artıyor. Avrupa'ya göre şartlar çok mu ağır sektörde?

Kredi kartları lisanslı ürünler. Biz icat etmedik. Mastercart, Visa ve Amerikan Expres gibi ürünler biz gidip yurtdışından satın alıyoruz. Ancak faizlere baktığınızda bunların yüksekliğini haklı kılabilecek iki sebep var. Birincisi bir açık kredi şeklinde işliyor. Ömür boyu limit sağlıyor. Bu tüketici kredileri ile kıyas kabul etmez. Tüketici kredileri, belli bir süreliğine verilen ve bitirildiğinde yenisi talep edilirse verilen kredilerdir. Ancak Türkiye'de baktığınızda bankalar bu faizi bir şekilde türeticinin aleyhine kullanır şekle geldi. Çünkü kredi kart borçluları kronik borçlu haline geldi. Bunlar hiç bir zaman borçlarını kapatamıyacak hale geldikleri için, müşteriye oldukça yüksek oranlar tahsil ettirilebiliyor. Bankalar müşteride hiç bir eleme yapmadan kredi kartı veriyorlar ve bu pazarlamadan oluşan riskleri de faizini ödeyen müşteriden tahsil etmek gibi bir izlenim oluştu. Ama biz kendi bankamızdan sorumluyuz. Biz sosyal bankacılık anlayışını hedef ediniyoruz. Şu anda vakıflar bankası Türkiye'deki en düşük kredi uygulayan bankalardan birisidir. Bizim şu an 4,95 faiz ortalamamız var. Belki biraz yüksek olduğu müşteri grupları vardır. Bunu yükseltmeyi düşünmüyoruz. Biraz daha eleyerek veriyoruz. Ayrıca bu konudaki müşterilerimizin varlığını da biliyoruz. Biz biliyoruz ki artık herkesin cebinde iki kredi kartı var. Ve biz müşterilerimize şunu söyledik; "başka bankaya olan borçlarınızı bizden çekerek kapatın. Bir başka bankaya olan borcunuza karşılık biz transfer yapacağız". Mesela siz yüzde 9 ile değil de 4,95'le borcunuzu kapatın. Bize müracaat ederek, hesap extresini gönderecek, Biz oraya para transferi yapacağız ve 4,95'le tahsil edeceğiz.

Kimlere yapıyoruz. Maaşını Vakıfbank'tan alanlar, emekliler ve kamu-sen üyesi müşterilerimize yapıyoruz. Yani bizde daha önce limiti olacakki. Biz o limitten başka bankanın borcunu kredilendirelim. Yoksa ben öbür bankada battım gel beni kurtar değil. Daha önce Koçbank bunu yaptı sonra ne oldu bilmiyorum. Bizim burda amacımız şu; Kart satışından ziyade Vakıflar Bankası'ndan maaş alan daimi müşterisi olan çalışanları yüksek faiz baskısından korumak. Bu yollarla da onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biz her zaman sosyal bankacılık anlayışımızı sürdüreceğiz. Bu konuda piyasayı izleyip piyasadan kopuk da davranmayız. Popilist de davranmayız. Ürün bazında karlılığa önem veririz. Denge unsuru olmak isteriz. Tüketicileri koruma gibi bir kurumun başkanı geldi bana, ismini şimdi açıklamayacağım. Araştırmış "biz inceledik, Türkiye'deki kredi kartları konusunda en insaflı kredi kartı Türkiye Vakıflar Bankasında, sadece faiz değil, asgari ödemeyi geciktirdiniz mesela alışveriş tarihinden itibaret temerrüt faizi uygulayan sistemler var" dedi. Bunlar toplumda bilinmiyor. Mesela limit aşımına yaptınız, önünüze 2-3 misli limit aşımı öngören cezalar çıkaran bankalar var. Kredi kartını esasen tüm karları tüm sistemleri ile ortaya koyduğunuz zaman, Vakıflar bankasının artısı ortaya çıkıyor. Her bankanın uygulaması ayrı ama bütün olarak bakmanız lazım. Mesela 100 milyon harcamanız oldu. Son ödeme tarihi ayın 25'i bu tarihte bankaya ödeme yapmadınız. Vakıflar bankasına ayın 26'sında ödeme yaparsanız 1 günlük faiz ödersiniz. Ama bir başka bankada 45 gün önceki alışveriş tarihinden itibaren temerrüt ödersiniz.

Süleyman Özışık- Burda vatandaşın bilmediği bir ayrıntı var. 100 milyon liralık bir para var ortada, ödeme tarihini aştık mesela 25'i yerine 26'sında ödedik. Vakıflar bankasına ne ödüyoruz.

Bu bizde 1 günlük faiz neyse o. 4,95 bölü 31'de 1'ini ödersiniz. Her bankanın uygulaması ayrı. Bir başka banka var, mesela limitte aşma yaptınız. Aştığınız limite ekstra faiz uyguluyor.

Süleyman Özışık- Peki bu yasal olarak mı uygulanıyor?

Yasal yasal tabi sözleşme öyle. Ama değil yani biliçli bir tüketici baktığı zaman bunu görür. Biz zaman zaman bunları inceleyip duyuruyoruz.

Hadi Özışık- Önüme koydunuz sözleşmeyi ve ben bunları istemiyorum dediğinizde bana o banka kredi verecekmi?

Gidip başka bankadan alma şansınız var. Sözleşmeler tüketici yasalarına uygun olarak yapılıyor. Aslolan tabi sözleşmede bu maddenin yazılıp yazılmadığı değil. Biliçli bir tüketici siz benden ne işlemler için ne masraf alıyorsunuz diye sorduğu zaman banka ona her türlü işlemi söyler.

Merve Aysen- İnsanlar gidip paralarını bir bankaya emanet ediyorlar bir de işin bu kısmı var. Aslında bu tip işlemler yapan bankalar kendilerine zarar veriyorlar

Tabi bir sivil toplum kuruluşu bunu işliyor ve sanki bütün bankaların bu uygulamayı yaptığı gibi sektörün tümü zarar görüyor.

Süleyman Özışık- Sinan Aygün mesela aylarca bu işle uğraştı. Sinan Aygün haksızmıydı?

Hayır haksız diye bir şey söylemiyorum. Ama bankalar bu konuda daha hassas olsalar daha halkın gözü önünde olsa bu daha iyi olacak.

Çok yakında mevduat güvencesi de kalkıyor. O noktadan sonra vatandaş güven duymadığı bankaya sırtını dönecek.

Bu konuda yasaya da gerek yok. Aslolan baktığınızda bir kart alışverişlerinizde bir takım avantajlar sunuyor. Daha önce de medyada olmadı mı? mesela, tencere, şu bu verildi, vatandaşın beklediği kalitedemiydi o gazete? bizim sektörde de bir takım şeylerle bu sürdürülüyor. Tüketicinin bilinçli olması lazım. Benim müşterilerimden ricam. Bu konunun bütün detayları ile araştırılması. İşte yine bir sivil toplum kuruluşuyla beraber, bu konularda nelere dikkat etmeleri gerektiği ile ilgili broşürler bastırıyoruz ve bunları kendi sözleşmemizin içine koyup öyle vereceğiz müşterimize. Hem müşterimiz okusun ve nelere dikkat etmeli neler yapmalı bunu öğrensin. Bu da bir rekabet, biz böyle rekabet edeceğiz, Bir başkası da çelik tencere versin.

İMAJ HERŞEY Mİ?

Merve Aysen- Müşterinin yararlandığını düşünüyormusunuz broşürlerden? Mesela ben bankada beklerken çok sıkılıyorum ordaki broşürleri görsem bile, onlar ne kadar etkili oluyor? Ben biraz daha neşeli konularla ilgileniyorum İnternethaber'de. Vakıfbank imaj değiştirdi, reklam bakımından ne düşünüyor? Mesela Akbank en ücra köylere kadar kendini tanıtıyor. Bu konuda Vakıfbank'ın bakış açısını öğrenmek istiyorum?

Biz de reklam yapıyoruz. Bizim de imaj çalışmalarımız var ancak ölçümüz belli. Biz banka olarak çok yüksek reklam gideri yapmak istemiyoruz. En son reklam kampanyamızda bankalar insanlarla çalışır sloganını kullandık.Müştere değer verdiğimizi gösterdik. Önce insan unsurunu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Yoğun bir kampanyamız yok ama yok dedirttirmiyecek bir kampanyamız da var. Reklama önem veriyoruz ama yoğun bütçeler ayırmıyoruz.

FAİZLERİN DÜŞMESİ HÜKÜMETE BAĞLI

İrfan sapmaz-İlk Vakıfbank çıkardı uzun vadeli krediyi, Temmuz ayından itibaren de işte 50 milyara kadar olan mevduata teminat verecek devlet. Ondan sonra da esas rekabet başlayacak. Temmuz'a kadar tüketiciler beklesinler mi? Yani krediler düşermi?

Bu çok hassas bir konu. Özellikle mevduat güvencesi konusu ülkemizin meselesi, yanlış hareket noktası oluşmamalı. Burda mevduat güvencesi kalkmıyor. sadece 50 milyar ile sınırlandırılıyor. Şu an baktığınız zaman sektörün içerisinde mevduatların yüzde 93'ü 50 milyar lira ile sınırlı. Dolayısı ile bunlar zaten güvence içinde kalıyor. Bu konu ile ilgili bence banka ile müşteri arasındaki ilişki hizmetin kalitesine duyarlıdır. Riskine duyarlı değildir. Riski koyduğunuzda bu iş yanlış olur. Hizmetin kalitesine ve fiatına bakmak lazım. Öyle bir şey olsa yasa çıktığında böyle bir hareket başlar ben böyle bir şey de beklemiyorum. Bankacılık piyasasında hiç bir endişe de yok.

İrfan Sapmaz- Bankacılık sistemi bu geçişe hazır mı?

Tabiiki.

Tanyel Yılmaz- Geçenlerde IMF'den gelen bir raporda hala iki bankada sorun olduğu belirtiliyor.

Onlar üzerinde durulan bankalar, onların güvence ile alakası yok. Devlet o banka ile düşüncesini uygulayacak.IMF'nin dediği o, Mali problemi olan bir bankaya IMF'nin beklediği bir şey yok, zaten buna da izin vermezler.

İrfan Sapmaz- Temmuzdan sonra, işte 10 yıla çıkardınız kredi ödemelerini, bunlar artabilir mi?

Neden artsın, mevduatta sürkilasyon falan olsa bu bütün piyasayı ilgilendirir. Ben faizlerin inmesini tamamen bir güven ortamına ulaşılmasına bağlıyorum. Dün neden inmişti? para debdebeli hayatı değil güveni sever. Güven ortamını sağlayabilirseniz faizler düşer aşağıya. Çünkü Türkiye'deki faizin yüksekliğinin başka bir izahı yokki. Devletin borcunun çevrilebilirliği, ekonominin sıkıntıya girmeyeceği, güveni oluştuğunda faizler düşer.

Hadi Özışık- Paranın patronluğunu da yapıyorsunuz bir yerde. Dolar arttı bir tehlike endişesi oluştu. Bu sizce bir tehlikemi?

HER VATANDAŞ BAKAN GİBİ DÜŞÜNMELİ

Hayır olmadı öyle bir tehlike. Bu ülkenin her bir vatandaşı, hazineden sorumlu devlet bakanı gibi düşünmek zorundadır. Bu ülkede istikrarı sağlamak sadece Hazineden Sorumlu Devlet Bakanının mı görevidir? Hayır yani Hadi Bey'in Ahmet Bey'in herkesin görevidir. Böyle olursa faizler daha da aşağı düşer. Enflasyonun beklentisi yüzde 12.bir puan daha koyun yüzde 13. Bunun üzerinde her faiz reel faizdir. Bu dilim güvensizliğin getirdiği dilimdir.

PARADAN ATILACAK SIFIRLAR PSİKOLOJİK ETKİ YAPAR

Merve Aysen- Paradan sıfır atmayı değerlendirirmisiniz?

Getireceği bazı şeyler var. Teknolojiye getireceği yararlar var. 5 yıl önceki hesap makinelerini kullanabileceğiz. Bilgisayarlarımızda daha az yer işgal edecek, kafada yani başka bir şey yok moral olacak. Değişen bir şey olmayacak. İnsanlar iyi eğitilmezse zarar olur. Mesela fiatlar düştüğünde kazancından da 6 sıfır atılması gerektiğini öğrenecek insanlar. Harcama kalemlerinde tüketim alışkanlıklarında bir değişiklik olmasın. Yoksa maaşı hala 1 milyar lira ama bin lira olmuşsa öyle zannedecek. Onun haricinde başka bir şey yok. Bunu yapmalıyız neden, sirküle edilen banknot sayısı anormal derecede. kuruş ta olacak, bir sürü şey açısından faydası var. Onun haricinde ekonomiye dikkatli bir geçiş sağlarsak çok fazla da zararı olmaz. Biz üzerimize düşen görev olarak bankalardaki makbuzlar üzerine eski ve yeni fiat karşılaştırmaları yapacağız.

Süleyman Özışık- Röportajın en başına döneceğim. Hadi Bey'in sorduğu bir sorunun devamı. Vakıflar Bankası'nda tam olarak ne zaman göreve başladınız? Başladığınızda şartlar ne idi. Siz hangi şartlarda başlamayı kabul ettiniz.geldiğinizde piyasadan ne kadar alacağınız vardı ve alamadığınız kişiler içinde devleti sömürenler varmıydı. Hem siyasi kesimden hem de başka çevrelerden?

7 Şubat 2003'te göreve başladım. Bankanın likidite problemi vardı. En büyük endişem oydu. Allah Korusun savaş uzasa veya Türkiye bir yerden savaşa bulaşmış olsa faizlerin tırmanmasından şurdan burdan en fazla etkilenecek banka konumundaydık. Benim yapmam gereken likiditeyi sağlamak ve bankayı savaş ortamına hazırlamaktı. Gidip dışarıdan parayı bulup kasaya koyup güvenli hale getirmekti ve biz de onu sağladık. Problemli kredi 1 katrilyona yakındı. Bunların bir bölümü istanbul yakasında alınmış, bir bölümü ikili yapılanmalarla sağlanmış, geri kalan bölümü ile de biz yaptık. Bizim dönemimizde bunu daha güvenli hale getirdik, artı daha önce yapılandırılmış olan firmalarla gittik görüştük. Onlardan tahsilat yaptık. anlaşmaya yanaşmayan firmaların üzerine gittik. En sonunda da 734 trilyon aldık bu çalışmalardan. Bir kısmından en az yüzde 15 tahsilat sağladık, bir firmanın işleri yolunda ise onu uzun vadeye yaydık, onlarda bir sorun yok.

Süleyman Özışık- Benim merak ettiğim şu, devlet bankası olması sebebi ile krediler belli bir kesime mi açıktı yoksa, herkese mi açıktı?

Ölçü şu, bizden önce bankanın kredilerinin yüzde 75'i 25 tane firmadaydı. Büyük kredilere büyük krediler verilmiş. Şimdi kredilerimizin yüzde 75'i 2000'e yakın firmaya yatırılmış durumda.

KREDİ ÇİFTLİĞİNİ DAĞITTIK...

Hadi Özışık- Tam olarak ifade ettiğimizde hepimiz o dönemki siyasi kriterleri biliyoruz. Sizin döneminizde yapılan işler ortada, kar ortada. Bugünkü ifadelerle şunu kullanabilirmiyiz siyasilerin desteği ile bir hortum varmı?

Bunu o şekilde değerlendirmek yanlış olur ama burada bir yanlış iş olduğu kesin. Niye bankanın kredilerinin yüzde 75'i 25 firmada olsun böyle bir şey olmaz. Benim politikam şu; Vakıflar Bankası halktan para toplamış, yanlış işlere yatırmış parasını ve batırmış. Tahsilat için türlü tedbir alınıyormu? alınıyor. Yasanın elimize verdiği imkanları kullanıyormuyuz? kullanıyoruz ve hatta alasını yapıyoruz. Bunu reklam olsun diye de yapmıyoruz. Benim görevim halka bunu geri ödemek, biz de geçen sene bunu yaptık, çok çalışarak parayı ödedik. Yüzde yüzünü ödedik.

Tanyel Yılmaz- Bu kadar kısa süre içinde bunların değişmesi de büyük bir başarı, bir sene önce bakıyorsunuz felaket, bir sene sonra düzlüğe çıkılmış?

Tabi öyle olması gerekiyordu. 

İKİNCİ BÖLÜM-  Özet...

- HİÇBİR SİYASİ BASKI ALMADIM, RİCALARDA DA KURAL NEYSE ONU UYGULADIM.

- UFUKTA SİYASET GÖRÜNMÜYOR, BİR KERE DENEDİM OLMADI.

- BİREYSEL EMEKLİLİK EKONOMİYE DAMGASINI VURACAK. ÇOK YARARLI ÇOK...


- İNTERNET BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ