Prof. Dr. Aynur Aydın, Vakıf üniversiteleriyle ilgili çarpıcı bir yazı yazdı..
Abone olBüyüyen Bir Sistem: Vakıf Üniversitesi Ne değildir? Nasıl Kurulur?
Bazen hayat hiç bilmediğimiz ve gitmeyi tahayyül dahi etmediğimiz noktalara taşır bizi. Gittiğimiz, varlık gösterdiğimiz yerler; kimi zaman mutlu eder ve pek çok değer katar, kimi zaman da biraz zorlar bizi. Ben de hasbelkader böyle bir süreç yaşadım. 20 seneyi aşkın Devlet Üniversitesi akademik hayat tecrübesinin arkasına, bir de Vakıf Yükseköğretim Kurumu kuruluş tecrübesi ekledim geçtiğimiz 3 yıl içerisinde. Şanslıydım ki, bu deneyim bana çok şey kattı ve mutlu etti beni.
Bilmediklerimi öğretti, unuttuklarımı hatırlattı, bambaşka bir sistemle tanıştırdı. Vakıf Üniversitesi diye büyük ve büyüyen bir sistem olduğunu ve bu gerçeğin dışında bir süre sonra kalınamayacağını, akademik rekabetin bambaşka boyutları da olduğunu, üniversite-sanayi işbirliğinin öneminin düşündüğümden daha fazla olduğunu, YÖK’ün üniversiteler ile ilişkilerini ve daha pek çok konuyu başka bir bakış açısı ile gösterdi. “İyi ki” dediğim bir 3 yıl yaşattı bana. Ben yazımda hem 3 yıllık kuruluş deneyimimi, hem de küçük temaslarla yaşadıklarımı özetlemek istedim hem vakıf üniversitelerinde okumak isteyen öğrencilerimize hem de kurmak isteyen kişilere minik bir ışık olmak üzere.
Vakıf Üniversiteleri “Özel Üniversite” Değildir!
Vakıf Üniversiteleri, genelde özel üniversite olarak adlandırılırlar. Genel bir söylemdir bu ama doğru bir tanımlama değildir. Onları anlatırken söylenmesi gereken ilk cümle, “Vakıf Üniversitelerinin Özel Üniversite olmadığıdır”. Zira, Anayasa’da Özel Üniversite kavramı yoktur. Hatta, YÖK Kanunu değişikliği görüşmeleri sırasında, Şirketler tarafından da üniversite kurulması konusu gündeme gelmiş ancak böyle bir düzenlemenin 1982 Anayasasına aykırı olduğu ve Anayasa değişikliği yapılmaksızın bu düzenlemenin yapılamayacağı ifade olunmuştur. Çünkü, Anayasanın Yüksek Öğretim Kurumlarını düzenleyen 130. Maddesi “……..çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile Vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir.” ifadesi ile üniversitelerin kimler tarafından kurulabileceğini açıkça düzenlemiştir. Buna göre, Ülkemizde üniversiteler, Devlet ve Vakıf Üniversiteleri olarak 2 biçimde kurulabilirler. Bir 3. usul şimdilik bulunmamaktadır. Özel Üniversite kurulması konusu başlı başına bir tartışma konusudur ve günü geldiğinde artları ve eksileri ile tekrar değerlendirilecektir. Zira, halihazırdaki Vakıf Üniversitesi sisteminin kimi zaman vakıf mantığı ile tam örtüşmediği de ortadadır.
Özetle, Anayasa hükmü uyarınca kurulan Vakıf Üniversiteleri de kanunla kurulurlar ve kamu tüzel kişisidirler. Bir vakıf tarafından kurulmuş olmaları onları özel üniversite statüsüne taşımayacaktır. Zira, tıpkı Devlet Üniversiteleri gibi kuruluş ve işleyiş süreçleri Devletin denetim ve gözetimindedir ve
kanunla düzenlenir. Daha açık ifade ile Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, kısmen malî konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması, denetimleri gibiyönlerinden, Devlet Üniversiteleri için Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir.
Bu temel esası ortaya koyduktan sonra, Vakıf Üniversiteleri sistemini anlamak biraz daha kolaylaşacaktır. Karşımızda pek çok yönden devlet Üniversitelerinin tabi olduğu usul ve esaslara tabi bir yapı durmaktadır. Aynı bürokrasi, ayni yaptırımlar, aynı işleyiş ve aynı kurum içi ve kurumlararası ilişkiler Vakıf Üniversiteleri için de geçerlidir. Vakıf Üniversitelerinin işleyişinin daha az bürokratik, daha kolay usullerle olduğu konusundaki yaygın inanış doğru değildir. Özellikle, olması gerekli olduğuna inandığım YÖK denetimi açısından Devlet Üniversitelerine göre daha titiz bir süreç her yıl kendilerini beklemektedir.
Vakıf Üniversiteleri Az Sayıda Değildir!
Ülkemiz için oldukça geriye giden bir mazisi vardır Vakıf Üniversitelerinin. Bundan tam 31 yıl önce ilk Vakıf Üniversitesi olarak Bilkent Üniversitesi kurulmuştur. 90'lı yılların başına dek tek vakıf üniversitesi olan Bilkent’in ardından 1993 yılında Koç Üniversitesi, 1994 yılında Sabancı Üniversitesi, 1997 yılında Beykent Üniversitesi, 2001 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesi ve 2003 yılında TOBB ETÜ' nün kurulması ile Türkiye'de vakıf üniversiteleri yeni bir boyut kazanmıştır. 1990-2000 yılları arasında Türkiye'de 19 yeni vakıf üniversitesi kurulmuştur. 2000-2011 yılları arasında ise vakıf üniversitelerinin kurulma hızı ve coğrafi yaygınlığı artmıştır. Bugün gelinen noktada, toplam Üniversite sayısı 193’e ulaşmıştır ve bunun 76’sı vakıf üniversitesi ve 8 tanesi de bağımsız meslek yüksekokuludur.
Üniversitelerin coğrafi dağılımı da bu büyümenin yönü ve etkisi açısından önemlidir. Söz konusu vakıf üniversitelerinin 41 tanesi İstanbul’da yer almaktadır. Bütünün içerisinde neredeyse yarıya yaklaşan bir oranı temsil etmektedir. Bu nedenle bu hızlı büyüme dikkatle izlenmeli ve nicelik-nitelik açısından denetimli bir şekilde ilerlemesi sağlanmalıdır.
Vakıf Üniversitesi Kurmak Kolay Değildir!
Dayanağını Anayasa’dan alan Vakıf Üniversiteleri, Yükseköğretim Kurulunun önerisi üzerine kanunla kurulur. Yani, Vakıf Yükseköğretim Kurumu, 2547 sayılı kanun hükümleri uyarınca, devlet tarafından kurulmuş bulunan yükseköğretim kurumudur. Bir Vakıf Üniversitesinin nasıl kurulacağı YÖK tarafından yayımlanan “usul ve esaslar” ile 2015 yılında yeniden belirlenmiştir. Öncelikle, kurulu bir Vakıf olması şüphesiz şarttır. İlgili mevzuatı uyarınca kurulan Vakfın belli bir gücü olması gereklidir ve maddi güç hiç de azımsanmayacak düzeydedir. Buna göre,
-Vakfın Malvarlığı, sadece mülkiyetindeki taşınmazlar ile nakdî mal varlığı dikkate alınmak suretiyle tespit edilir. İrtifak, intifa gibi aynî haklar ile Devlet tarafından tahsis edilmiş araziler ve bunların değeri, vakfın malvarlığı tanımının dışında tutulmuştur.
- Kapsamı tanımlanan bu malvarlığı değeri toplamının en az elli milyon olması ve bu değerlerin, en az yüzde yirmisinin nakdi mal varlığı olması gerekir. Şüphesiz Vakıflar bu mal varlığını da, yeminli mali müşavir onaylı bilançolarında göstermek, nakit kısmını ise SPK ekspertiz raporları ile belgelendirilmek zorundadır.
-Bu malvarlığı dışında yeni yayımlanan usul ve esaslar eğitim binasına ilişkin de bir düzenleme getirmiştir. Buna göre, yükseköğretim kurumunun eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüreceği taşınmazın kiralık olmaması, kurumunun lehine mülkiyet devri veya bedelsiz ve süresiz intifa ya da irtifak hakkı devrinin taahhüt edilmesi gereklidir. Yükseköğretim kurumuna tahsis edecekleri taşınmazların yükseköğretim kurumları ile aynı il sınırları içerisinde bulunması gereklidir.