Uzun yaşam için günde kaç öğün yemeli?
Yıllardır uzun yaşamın sırrı üzerine yapılan araştırmalar sadece ihtiyacımız kadar yemenin önemini gösteriyor.
Basında, belli aralıklarla “uzun yaşamın sırrının çözüldüğüne” dair haberler okumaya alışkınız. Genelde çok uzun yaşayan kişilerle röportaj yapılarak bu sır çözülmeye çalışılır. 100 yaşını geçtiği halde hala sağlıklı ve mutlu bir hayat sürdürmekte olan kişiler ister istemez ilgimizi çeker, nedir bu işin sırrı, bu insanlar ne yiyor ne içiyor da bunca uzun yaşıyorlar diye merak ederiz.
Genelde, doğal gıdalar uzun yaşamın sırrı olarak sunuluyor. Elbette doğal gıdalarla beslenmenin önemi büyük, bunu kimse yadsıyamaz. Uzun yaşayan insanlar da genellikle sanayi toplumlarında ve büyük kentlerde değil, kırsal kesimde ve doğanın içinde yaşayanlar arasından çıkıyor.
Bunda da şaşılacak bir şey yok. O yüzden, bu kişilere nasıl beslendikleri sorulduğunda genelde taze sebzeler, bitki çayları, her gün içilen keçi sütü ya da her gün yenen süzme peynir ya da ringa balığı gibi cevaplarla karşılaşıyoruz. Hatta 110 yaşını geçen bu şanslı kişiler arasında her gün vanilyalı kek yediğini, hatta her öğün bol ekmek tükettiğini söyleyenler de var. Kek yüksek karbonhidrat içerdiğine göre bizi uzun yaşatan vanilya mı diye düşünmeden edemiyor insan.
Ne kadar yemek yiyoruz? Uzun yaşamak için hangi besinleri tükettiğimiz, hangilerinden uzak durduğumuz elbette önemli. Ama ne yediğimiz kadar ne kadar yediğimiz de önemli. İnsanoğlu şunun şurasında on bin yıldır yerleşik hayata geçti, bununla birlikte ağırlıklı olarak karbonhidrat tüketmeye başladı. Oysa avcı-toplayıcı atalarımız kolay kolay karbonhidrat bulamadığı için ağırlıklı olarak proteinle besleniyordu. Ayrıca internetten sipariş verme olanakları olmadığından, ne zaman yiyecek bulurlarsa ya da avlanabilirlerse o zaman yemek yiyorlardı. Şunu biliyoruz ki, aradan geçen süre içinde insanoğlu büyük bir genetik değişim geçirmedi. Yani açlığa dayanıklı olan genetik kodlarımız değişerek kontrolsüz bir şekilde yemeğe uyumlu hale gelmedi.