BIST 9.629
DOLAR 34,58
EURO 36,19
ALTIN 2.968,04
HABER /  GÜNCEL

Uzan'ı zora sokacak telefon kayıtları

Türkiye'ye milyar dolarlık dava açan Uzan kardeşleri köşeye sıkıştıracak telefon konuşmaları ortaya çıktı.

Abone ol

Türkiye'nin Libananco davasında delil olarak mahkemeye sunduğu konuşmada, Cem ve Hakan Uzan, Kıbrıs'ta kurulu bir şirketi 2003'te ÇEAŞ hissesi almış gibi göstermeyi kararlaştırıyor

Milliyet'ten Nedim Şener imzalı habere göre, Çukurova ve Kepez Elektrik şirketlerinin yüzde 63'üne sahip olduğu iddiasıyla Türkiye aleyhine 10.1 milyar dolarlık tazminat davası açan Güney Kıbrıs'ta kurulu olan Libananco şirketinin, imtiyaz sözleşmelerinin iptal edildiği 2003 yılında bu hisselere sahip olmadığına ilişkin çok önemli bir telefon kaydı ortaya çıktı.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla teknik takibe alınan Cem ve Hakan Uzan araısnda 8 Ekim 2004 günü gerçekleşen konuşmada, ÇEAŞ, Telsim ve off shore konusunda Türkiye aleyhine tazminat dava açmak üzere Güney Kıbrıs'ta üç şirket satın alınması kararına varılıyor. Hakan Uzan, Ali Cenk Türkkan'ın Güney Kıbrıs'ta iki şirket bulduğunu söylerken, konuşmalarda Cem Uzan üç şirket gerektiğini vurguluyor.
Türkiye'nin avukatları tarafından Libananco davası dosyasına konan telefon konuşması, Cem Uzan'ın zimmet suçlamasıyla yargılandığı ve 23 yıl hapis cezası aldığı İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında yer alıyor.

MİT dinledi
Uydu telefonları ile gerçekleştiği için Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından dinlenerek kayda alınan konuşmalarda, Cem ve Hakan Uzan'ın, el konulan üç şirket nedeniyle Türkiye'den tazminat talebinde bulunacak üç şirket satın alma planları yaptıkları belirlendi.
Konuşmalarda Hakan Uzan, kendi adlarına hareket eden Ürdün'de yaşayan Ali Cenk Türkkan'a hisse aldıracağı ve dava açılmasını sağlayacağını anlatırken, Cem Uzan da Telsim, ÇEAŞ ve off Shore konusunda dava açabilecek üç şirket almak gerektiğini söylüyor. 8 Ekim 2004 günü yapılan telefon konuşmasında Hakan Uzan, Güney Kıbrıs'taki şirketin 1983'te ÇEAŞ hissesi almış gibi gösterileceğini belirtirken bir yandan da "83'te mi?" diye soruyor. Cem Uzan, "Yani sen 2003 anla" karşılığını veriyor.
Güney Kıbrıs'ta kurulu Rosmara şirketi, el konulan Telsim'in ortağı olduğu iddiasıyla 2006'da Türkiye aleyine 738 milyon dolarlık tazminat davası açmış ancak kaybetmişti. Yine Ali Cenk Türkkan'ın sahibi göründüğü Güney Kıbrıs'ta kurulu Libananco şirketi de aynı yıl ÇEAŞ'ın yüzde 63'ünün sahibi olduğunu iddia ederek imtiyaz sözleşmelerini iptal eden Enerji Bakanlığı aleyhine 10.1 milyar dolarlık tazminat davası açtı. Davanın bu yılın sonuna doğru karara bağlanması bekleniyor.

‘KIBRIS’TA ÜÇ ŞİRKET ALALIM’
Hakan Uzan: Alo
Cem Uzan: Alo
H: Zaten adam 1000, 1200 falan kendi masrafları için alıyor kurulurken, kurarken, işte ondan sonra apostil mapostil istediğim azman da bir 100, 1500 falan bir şeyler istiyor, geçen seferki apostil için 1700 ödedim, yani onun için 14 bin, 15 bin normalde kurarken tutuyor. Zaten onların 20 küsür bini 40 bin küsür ediyor.
C: 3 tanesi 120 bin.
H: 3 tane almayalım bence 2 tane alalım, 65’e ver ikisini diyelim.
H: 90 yerine 60-65 pazarlık etsin 2 tane almamız lazım.
H: Tamam, şimdi buradaki 3 tane şirketi bulduk, 2 tanesini Cenk buldu, ikisi de birer bayanındı, bir tanesi bizim arkadaşların kızkardeşi çıktı, o olmaz onu şey yapamayız.
C: Evet.
H: Bu Kıbrıs için tamam, şimdi Kıbrıs’takileri bir daha şey yapalım, şimdi bir tanesi 83’te ÇEAŞ almış olacak.
H: 83’te mi?
C: Yani sen 2003 anla.
H: Ha...
C: ÇEAŞ almış olacak bir tanesi.
H: Ona girmeden önce bir şey söyleyebilir miyim?
C: Hı.
H: Sana bir e-mail yazdım, bu sabah okudun mu?
C: Henrico ve Stevart.
H: Ha, çünkü şahıs aldığı zaman ben aldım yani bir bilanço şeyi şu şeyi yok yapar yapmaz hiçbir tanesini konuşmadım daha konuşturmadım yani öyle bir şey. Ama sabahleyin kompütürün önünde otururken aklıma geldi, adam oranın vatandaşı olduğu zaman direkt yetkisi var, herhangi bir şey yapmaya gerek yok, ya adama öyle milyar dolarlık bir şey aldırmaya gerek yok ki, 10 lot hisse verdiğin zaman 5 bin dolarlık, ondan sonra aklıma geldi sonuna doğru da yazdım e-mailin dedim ki, ulan ben herife prim olarak da vermiş olabilirim onu.
C: Hı hı, evet.
H: Anladın mı bizim için çalışıyordu herif Türkiye’de oturma izni vardı, adamla bir tane geçmiş tarihli iş sözleşmesi yaparız işte 3 seneni doldurduğun zaman sana 10 tane CEAŞ hisessi hediye ediyorum diye...
C: Hı hı.
H: Ve hiçbir şeye gerek yok yani vergiydi... Ben bunu yapmayalım diye söylemiyorum. Yapalım, bu çok şey gibi geldi çok basit gibi geldi bana.
C: Evet, yaparsak.
H: Tabii yaparsan sormak lazım tabii adama diyeceksin falan sana bunun için aylık şey verecem işte toplam falan bunun için 10 bin falan şey veririm. Korkmaz ise benim tek şeyim korkması. Yoksa yaparlar da korma olayı var yani.
C: Tek problemi bu. Kız gelip gidiyor anladığım kadarıyla...
H: Evet şimdi söyleyeceğim bu riski de söyleyeceğim gidemeyebilirsin bunu yapmak istersen diyecem ama yani bak sen bu davayı açtığın zaman müdahil olamıyor muyuz?
C: Oluruz.
H: Buradan iyi bir para alındığı zaman sen de iyi bir para alırsın bunu düşün kardeşim istiyorsan bu ticari bir teklif. İstiyorsan. İstemiyorsan s... aşağı, yeni hiçbir mecburiyeti yok ki.
C: Evet, bir konuş.
H: Burada ülkede 10 tane adam rahat bulurum dava açacak üçer tane, beşer tane.
C: Eğer olursa bir de bir şey yapmamız lazım Hakan, bu ÇEAŞ davalarını falan tamam mı Thomas açmaz, Ümit’ten başka avukat gelmez. Simin ve Simins girmez. Bir de bu davayı açacak bir avukat bulmamız lazım.
H: Tabii, şimdi abi avukat bulmamız lazım yetkiyi bilmiyoruz ki bir türlü. Yani okey ise şu görüyorsak tamamsak bu adamlarla konuşacak Kıbrıs’ı bitireceğiz ondan sonra ben oraya bizzat göndereceğim adamları...
C: Kıbrıs’ta bu iki, hatta üç şirketi de almamız lazım.
H: Abi ben de sana e-mailde yazdım yani para olsa bu üçünü de almak lazım. Şu anki durumda babamın geçen 200’ünü satalım dediği gibi durumdaki gibi yani üç ay sonra neye ihtiyacın olacak, neye olmayacak bilemiyorsun.
C: Çünkü biz Kıbrıs’ta bir Telsim’i açabiliriz tamam mı? İkincisi ÇEAŞ’ı açabiliriz, üç off shore’u açabiliriz.
H: Şimdi benim zaten bugün ihtiyara gitmem lazım, çünkü off shore’un kredi sözleşmesinin kopyası lazım bana.
C: Hı hı.
H: Onu getirtmesi lazım.

İKİNCİ GÖRÜŞME
C: Şimdi aslında ben sana bir şey söyleyeyim mi, bu herif 21’ine verdi ya bu.
H: Çok iyi o zamana kadar şöyle küçük bir bombardıman yapalım öyle gidelim diyorsun.
C: Tabii.
H: Ben sana geçen gün ÇEAŞ’ın İngilizce ihtarnamesini de gönderdim.
C: ...
H: Siboba da verdim, sana da gönderdim. İngilizce bitirdim ihtarnameyi bitirdim, ihtiyara da gösterdim o da okudu o da çok beğendi. Ben yalnızca Dr. Müller’e gösterilim demiştin e-mailde.
C: Gelmedi o ya, ne zaman gönderdin dün mü gönderdin?
H: Hayır iki gün evvel...