BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Uyuşturu parasıyla hacca gidiyorlar

Van'da yaşanan olaylardan sonra gözler doğuya çevrildi. Bölgede uyuşturucu üretmek ve satmak son derece normal. Hatta kazanılan para ile hacca bile gidiliyor.

Abone ol

Yüksekova ve Başkale'de ahırlarda uyuşturucu imalatı yapılıyor. Uyuşturucu imalatı yapanların bölgedeki adı: 'Köylü Kimyager'ler. 'Kimyager'lerin büyük bölümü kadın. Uyuşturucunun garantisi ise aşiretler. Aşiret mensupları, yanlış yapıldığı zaman kendi içinde infaza gidiyor. Son 6 ayda Başkale'de 8 köylü bu şekilde öldürüldü. Eski milletvekili Mustafa Bayram'ın oğlu Hamit Bayram, polise 10 gram eroin satmak isterken yakalanınca gözler bu bölge üzerinden yapılan uyuşturucu kaçakçılığına çevrildi. Peki bu bölgede dönen uyuşturucu miktarı nedir? Güvenlik güçlerinin uyuşturucu ile yaptığı mücadele yeterli mi? Uyuşturucu trafiği nasıl işliyor ve kimler ne kadar pay alıyor? Bu soruların cevabını Van, Başkale, Yüksekova, Hakkari ve sınır köylerinde yerinde araştırdık. Köylülerden, aşiret mensuplarına, işadamlarından, güvenlik güçlerine ve kamu görevlilerine uyuşturucu kaçakçılığının nasıl yapıldığını sorduk. İşte Van'daki baskın sonrası mercek altına aldığımız "Başkale-Yüksekova-Balaban" dosyası... Altın Hilal'in Şeytan Üçgeni Türkiye, Altın Hilal ülkeleri olarak bilinen Afganistan, Pakistan ve İran'da üretilen uyuşturucunun transit geçiş yaptığı bir köprü. Özellikle Avrupa'ya, buradan da Amerika'ya kadar uzanan uyuşturucu kaçakçılığında, "şeytan üçgeni" olarak adlandırılan Yüksekova-Başkale-Van güzergahı büyük rol oynuyor. Türkiye üzerinden Batı'ya geçen uyuşturucunun büyük bölümü bu güzergahtan giriyor. Bölgede uyuşturucu ticareti 1975 yılından sonra ivme kazandı. O tarihlerde çuvallarla kaçırılan afyona, köylerde 'incir çürüğü' ismi veriliyordu. Uyuşturucu ticaretinin seyri PKK terör örgütünün ortaya çıkmasıyla değişti. Artık uyuşturucu ticareti, bireysel olmaktan çıkıp bir 'organizasyon' haline dönüştü. Köylü kadın 'kimyager'ler Daha çok geçiş noktası olarak kullanılan 'Şeytan Üçgeni'nde son yıllarda uyuşturucu imalatı da yeniden artmaya başladı. Başkale ve Yüksekova'nın sınır köylerinde uyuşturucu imalatı için laboratuara çevrilmiş ahırlar ortaya çıkarıldı. Uyuşturucu imalatı yapanların bölgedeki adı: 'Köylü Kimyagerler.' Sınırdan geçirilen hammadde (haşhaş sütü) asetrik anhidrit ile fermantasyona tabii tutulduktan sonra iğnelik eroin elde ediliyor. Köylü kimyagerlerin büyük bölümünü oluşturan kadınlar, mutfaktaki maharetlerini laboratuarlara dönüştürülen ahırlarda da sergiliyorlar. Bölgede üretim yapılmasına rağmen Şeytan Üçgeni'nden batıya sevk edilen uyuşturucunun çok büyük bölümü hala Altın Hilal bölgesinden geliyor. İran'dan Türkiye'ye uyuşturucu 3500-4100 metre yüksekliğindeki dağların zirvesinden katırlarla taşınıyor. Güvenlik güçleri ise bu dağların zirvesinden geçen sınırı kontrol altında tutmakta yetersiz kalıyor. Van'ın İran'la sınırı 140 kilometre. Sınır karakolları ise bir elin parmakları kadar. Askerler bir noktayı tutsalar, kaçakçılar başka noktalardan giriş yapıyorlar. Kaçakçılar, akşam güneşin batış saatlerinde yola çıkıp, güneş doğmadan tekrar Türkiye topraklarına giriş yapıyor. Aşiret içinde infaz Sınırlar belirlendikten sonra aşiretler de İran ile Türkiye arasında ikiye bölündü ancak akrabalık ilişkileri "değişik boyutlarıyla" devam ettiriliyor. Hatta bu "ticari akrabalıklar" karşılıkla kız alıp vermeyle de güçlendiriliyor. Araştırma yapmak için gittiğimiz 90 haneli sınır köyü Kocadağ'dan, 20'ye yakın kız İran'a gelin gitmiş. Uyuşturucu bağlantılarının kurulmasında büyük önemi olan akrabalık, aynı zamanda "malın garantisini" de oluşturuyor. Uyuşturucuyu alan Türkiye'deki isim, İran'daki bağlantısına parayı ödemezse, ya akrabaları tarafından İran tarafına teslim ediliyor ya da infaz Türkiye'de aşiret içerisinde gerçekleşiyor. Son 6 ay içerisinde Başkale sınırının iki tarafında bu şekilde öldürülen 8 kişi tespit edildi. Şükür namazı Bu arada uluslararası uyuşturucu tüccarlarının taşeronluğunu yapan kişilerin, yaptıkları işi 'sıradan bir meslek gibi' gördükleri anlaşılıyor. İnsanların hayatını karartan uyuşturucu maddenin taşınmasında aracı olanlar, 'alıcıya mal ulaştığı zaman şükür namazı' dahi kılıyorlar. Bir kamu görevlisi, yıllardır uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir aşiret mensubunun, "Bu sene iyi para kazanırsam Hac'ca gideceğim" dediği bilgisini bizimle paylaşıyor. Eroine karşı tarla rehin Başkale'de uyuşturucu ticareti yapan kişilerin kendi aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar fıkralara konu olacak türden. İlçede 1990'lı yıllarda görev yapan bir yargı mensubu, başından geçen ilginç olayı, "Bir gün köylü vatandaş geldi, 'size bir şikayet dilekçesi vermek istiyorum' dedi. 'Hayırdır' diye sorduğumda şikayetini şöyle açıkladı; ben M.E'ye eroin verdim. Karşılığında bana tarla verecekti. Ancak şimdi ne tarlayı vermek istiyor ne de benden aldığı malı... Tabii haklarında gereken yasal işlem yapıldı" diye anlattı. PKK komisyon alıyor Öte yandan uyuşturucu trafiğinin terörle çok yakından ilişkisi var. PKK, kontrolünde yapılan taşıma işinden önemli bir finansman elde ediyor. Resmi verilere göre Türkiye üzerinden geçen uyuşturucu trafiğinin yüzde 30 ile 40'i PKK tarafından kontrol ediliyor. Bölgeden geçen uyuşturucunun önemli bölümü yine terör örgütü tarafından kontrol altında tutuluyor. Balaban'ı geçen Amsterdam'a varır İran'dan geçen uyuşturucunun izlediği güzergahta son durak Van'ın çıkış noktasında bulunan Balaban Jandarma kontrol noktası. Yüksekova, Başkale ve Van şehir merkezi yolunu takip eden uyuşturucu tüccarları, "Balaban'ı geçen Amsterdam'a varır" düşüncesine sahipler. Bu nedenle bölgede Balaban ismi ayrı bir önem taşıyor. Mazot dahil her türlü kaçak maddelerin batıya geçişinde köprü rolünü üstlenen Balaban'la ilgili son dönemde farklı bir sıkıntı yaşanıyor. Kontrol noktasında geçtiğimiz günlerde 'yeni yapılanma' olması nedeniyle kaçak mazot taşıyan tankerlerin 'beklemede' olduğunu öğreniyoruz. Tabii beklemede olan sadece kaçak mazot değil. Kışın depolanıp yazın dağıtılıyor Uyuşturucu ticaretinde mevsimler belirleyici rol oynuyor. Kış aylarında köylerde depolama işlemi yapılıyor. Bu yöntemin uygulanmasında kışın köy yollarının kapalı olması ve güvenlik güçlerinin denetim yapamaması dikkate alınıyor. Kış boyunca bir taraftan İran'dan uyuşturucu taşınırken diğer taraftan köylü kimyagerler yoğun mesai harcıyorlar. İran üzerinden katırlar veya insan üzerinde getirilen uyuşturucu ile köylerde üretilenler depolamanın ardından belli merkezlere taşınıyor. Bundan sonra devreye motorlu taşıtlar giriyor. Bu taşıma işleminde "güvenlik" en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Güvenliğin sağlanması için kaçakçılar ilginç yöntemler uyguluyorlar. Örneğin bir kamyon sahibi uyuşturucunun sahibi ile bir yerde buluşur. Kamyonu teslim eder, bir süre sonra kamyon tekrar sahibine teslim edilir ve gitmesi gereken yer söylenir. Böylece kamyon sahibi ne uyuşturucunun kamyonun neresine konduğunu ne de depolama merkezinin yerini bilir. Hatta kendisine hiç bir isim söylenmez, "sen oraya ulaştığında alıcı bağlantı kuracak" denir. Karayoluyla taşınmaya başlayan uyuşturucunun bu aşamadan sonra büyük bir riski vardır. Güvenlik güçlerinin kontrollerinden geçebilmek için uyuşturucu araçlara "zula" olarak adlandırılan özel bölmelerde taşınır. Zulanın yapımı ustalık işi Zulanın yeri, şekli ve niteliği ise kaçakçının "hayal gücü" kadar geniştir. Zulanın yapımı ise ayrı bir ustalık ister. Emniyet birimleri yaptıkları araştırmada zulaların tamamına yakınının sanayisi gelişmiş Gaziantep'te yapıldığını ortaya çıkardı. Bu arada uyuşturucu taşımacılığında kullanılan bir araç ikinci partide değiştiriliyor. Bölgede 'sıfır' araç sayısının fazla olması bu gerekçeye dayandırılıyor. Yüzbaşı ile çobanın uyuşturucu dostluğu Güvenlik güçleri ve bölgedeki mülki amirler uyuşturucu kaçakçılığına karşı mücadele ediyorlar. Ancak bu mücadele sırasında bazı görevlilerin işin içine girdiği görülüyor. Zaten halkta 'Müsaade edilmese bu kadar mal geçmez' şeklinde bir kanaat oluşmuş durumda. Araştırma yaptığımız bir haftalık süre içinde 1 yüzbaşı, 3 astsubay ve 2 polis memuru olmak üzere 6 görevli 'uyuşturucu kaçakçılığı ile bağlantısı' olduğu gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu rakam da gösteriyor ki, kamu görevi yapanlar bazı isimler bu çarkın içinde yer alıyor. Yüzbaşı O.Ü'nün yakalanmasında ilginç bir bağlantı olduğu tespit edildi. İstanbul'dan Başkale'nin köyüne binlerce km uzaktan gelen O.Ü'nün bir çobanla temas kurduğu bilgisi alınınca cep telefonu dinlendi. Yaklaşık bir ay süren araştırma sonucunda yüzbaşının uyuşturucu bağlantısı nedeniyle Başkale'ye geldiği tespit edildi. Suçüstü yapılan O.Ü, Başkale'ye neden geldiği sorulduğunda, "Daha önce burada görev yapmıştım, dostumu görmeye geldim" diye kendini savundu. Yüzbaşının özel aracıyla binlerce kilometre yol gelmesine neden olan dostluğunun diğer ucundaki isim aracılık yapan bir çoban. Kaynak: Yeni Safak