Utanın, utanın!
Sayesinde siyasetin nimetlerinden yararlandığınız lideriniz bir yandan Avrupa'nın, diğer yandan içerideki hainlerin hedefi olurken size düşen bir görev yok mu?
Allah'ın ve tarihin huzurunda söz verdik. Adına diyar dediğimiz
bu topraklarda bundan böyle hiç kimse operasyon
yapamayacak. Yapmaya çalışanların üzerine gazap olup yağacağız
diye yeminler ettik.
Bayrağımızı, vatanımızı ve toprağımızı canımızdan aziz bildik.
"Karşımızda oturup, mukaddes vatanımızın başımıza yıkılışını
izlemenize asla izin vermeyeceğiz" dedik.
"Bir daha liderlerimizi komplolara, desiselere, yalanlara ve
sırların içindeki sırlara kanarak terketmeyeceğiz" dedik.
"Size bir Abdülhamid, bir Menderes, bir Özal, bir Erbakan, bir
Muhsin Yazıcıoğlu daha vermeyeceğiz" dedik.
"Erdoğan diğerleri gibi kolay bir şekilde ölmeyecek veya tuzağa
düşmeyecek. Onun yolu kendisinden öncekilerin yolundan daha
tehlikesiz değil ama o yolu yalnız yürümesine asla izin
vermeyeceğiz" dedik.
"Onun Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmasına yardım ettik, Başbakan
ve Cumhurbaşkanı kalmasına da yardım edeceğiz" dedik.
Ya beraber yürüyüp aydınlık yarınlara çıkacağız, ya da bunun için
savaşırken can vereceğiz dedik.
Ona verdiğimiz oyu namusumuz bildik, namusumuzu korumak için
Erdoğan'a kanlı bir ders vermeye çalışanların karşısına
dikildik.
Kapımız şiddetle çalındığında, "Saklanma vakti geldi"
diyenlerden olmadık. Terör ve darbe isimli fırtınaların yolundan
çekilmeye çalışmadık.
Direndik...
Bir yandan "Biz ağaçları koruyoruz" diye şov yapıp, diğer
yandan ülkeyi yangın yerine çevirmeye çalışan şehir iblislerine
direndik.
Bir yandan, "Barış istiyoruz" derken, diğer yandan terör
estirenlere, dağda yediğini şehirlerde kusan teröristlere
direndik.
Bir yandan terör örgütlerine destek verip, diğer yandan "Ülkeyi
terörden koruyamayanlar istifa etsin" diyen hainlere
direndik.
Bir yandan "Biz cemaatiz" derken, diğer yandan ülkeyi
sinsice ele geçirmeye çalışan devrin Hassan Sabbah'ına ve onun
haşhaşi ordusuna direndik.
Onları maşa gibi kullanan baronlara direndik.
Avrupa Birliği'ne, Amerika'ya, İtalya'ya, Fransa'ya, Almanya'ya,
Belçika'ya, Avusturya'ya, Belçika'ya, İsviçre'ye ve daha nicelerine
direndik...
Ve en önemlisi...
Bizimle bir olup bu hainler ordusuna karşı savaşması gerekirken,
hainlerle bir olup bize karşı savaşan, bunu yaparken de kendisine
"Vatansever" diyen vatansızlara direndik.
Doğru fiyat teklif edildiğinde ülkesini gözünü kırpmadan
satabilecek sözümona gazetecilere, yazarlara direndik.
Direnirken, içimizdeden bazılarının cansız bedenini upuzun bir kan
izinin ucunda yatarken gördük.
Tank paletlerinin altında lime lime olmuş, ama sanki bizden
saklanan bir şeyleri görüyormuşçasına gülümseyen suratlar
gördük.
Uzun lafın kısası, ölümlere ve zulümlere direne direne bu günlere
geldik.
Ve fakat...
Dehşeti yaşadığımız o günlerde içimizde olup yanımızda olmayan
sizler, ortalıkta yoktunuz.
Teneşirdeki ölüden farkınız yoktu.
Erdoğan'ın düşeceğine inandığınız için ağzınızı sessizlikle
mühürlediniz. Milletin size verdiği emanete ihanet ettiniz.
Tıpkı bugün yaptığınız gibi...
Sözüm sizedir ey AK Parti'nin içindeki canlı cenazeler!
Farkedilmediğinizi mi düşünüyorsunuz?
Kahrolası sosyal medya hesaplarınızdan, "Falanca açılışa
katıldık, filancanın evini ziyaret ettik" demekten başka
yapacağınız bir şey yok mu?
Sayesinde siyasetin nimetlerinden yararlandığınız lideriniz bir
yandan Avrupa'nın, diğer yandan içerideki hainlerin hedefi olurken
size düşen bir görev yok mu?
Erdoğan'ın, "Bu mücadeleyi verirken arkadaşlarımdan gerekli
desteği görmedim" dediği sizlersiniz, sizler...
Yaşadığımız şunca acının, atlattığımız bunca tehlikenin sizi
ilgilendiren bir tarafı yok mu?
Koruduğunuz Fetöcü ahbaplarınız kadar korunmayı haketmiyor mu
yoksa? "Diktatör" diyenlere verecek bir cevabınız yok
mu?
Avrupa Birliği'ne söyleyecek bir sözünüz, terörist affeden
Almanya'ya yöneltecek bir kınamanız yok mu?
Bu millet artık herşeyi görüyor.
Kör bir adamın yıllar sonra etrafındaki herşeyi görmesi gibi
görüyor hem de...
İnlerine girilmesine rağmen tehditler savuran Fetö teröristleri
kadar olamadınız.
Hapse girmelerine rağmen PKK'yı savunmaktan vazgeçmeyen HDP'liler
kadar yüreğiniz yok.
Oylarının dondurma gibi eridiğini görmesine rağmen HDP görünümlü
PKK'lılara destek vermekten geri durmayan Kılıçdaroğlu kadar bile
cesaretiniz yok.
Bir twit atamayacak kadar ödleksiniz.
Hedef olmamak için davet edildiğiniz televizyonlardaki tartışma
programlarına çıkmayacak kadar korkaksınız.
Solcu gazetecilerin karşısına oturduğunuzda, "Gitse de biz de
kurtulsak" diye kötülediğiniz Erdoğan'ın karşısına geçtiğinizde
elini eteğini öpmeye çalışacak kadar riyakarsınız.
Utanın...
Sizin yapamadığınızı yaparken canından olan şehitlerden, kolunu
bacağını kaybetmiş gazilerden utanın.
15 Temmuz'dan bu yana "Acaba yeni bir darbe girişimi olur
mu?" endişesiyle uyuyamayan milletten utanın.
"Partimden önce vatanım gelir" diyen Devlet Bahçeli'den
utanın...
Tabi utanacak yüzünüz varsa...