Ürdün, Mescid-i Aksa'ya yönelik hukuksuz eylemleri ve ihlallerine karşı İsrail'e protesto notası vererek tepkisini iletti.
Abone olÜrdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heysem Ebu el-Ful yaptığı yazılı açıklamada, fanatik Yahudilerin eylül ayı boyunca devam eden Yahudi bayramlarında İsrail polisinin koruması altında Harem-i Şerif'e girmesini kınadı.
İsrail'in Doğu Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın hukuki ve tarihi statüsünü açık bir şekilde ihlal ettiğini belirten Ebu el-Ful, İsrail'den kışkırtıcı eylemleri durdurmasını, Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin otoritesine saygı göstermesini istediklerini belirtti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Mescid-i Aksa'nın 144 dönümlük tüm sahasının Müslümanlara ait ibadet yeri olduğunu vurguladı.
İsrail polisi eşliğinde Sukot (Çardaklar) Bayramı münasebetiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'nın avlusuna giren fanatik Yahudiler dün, Harem-i Şerif’te İsrail bayrağı açmıştı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Yahudiler ise içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, sözde Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor ve Mescid-i Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.
Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor.
Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.
Ayrıca İsrail polisi korumasında fanatik Yahudilerin her gün Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınlarına işaret eden Filistinliler, Tel Aviv yönetiminin Harem-i Şerif’i zamansal ve mekânsal olarak bölmeye çalıştığını belirtiyor.