BIST 9.760
DOLAR 35,22
EURO 36,83
ALTIN 2.981,54
HABER /  SAĞLIK

Unutkanlığın nedenlerine bakın! Siz yaşılık zannediyorsunuz ama...

Çoğumuz unutkanlığı, yaşlılık sürecinin normal bir getirisi olarak kabul ederiz. Ancak her zaman öyle olmuyor. Unutkanlık, yaşlılık hidrosefalisinin de belirtileri arasında.

Abone ol

Unutkanlığın aynı zamanda beyin omurilik sıvısının emilimi ile ilgili bir dengesizlikten kaynaklanan yaşlılık hidrosefalisinin de bir belirtisi olabileceğini söyleyen Beyin ve Sinir Cerrahı Doç. Dr. Gökalp Silav, hem zihinsel hem fiziksel kayıplara yol açan rahatsızlığa karşı uyardı.

Yaşlanmayla birlikte sadece cildimiz kırışıp vücudumuz yaşlanmıyor. Organlarımızın işlevinde de bozulmalar başlıyor. Örneğin beynimiz... Yaşlılık süreciyle birlikte en sık unutkanlık yaşanmaya başlanıyor. Unutkanlık, normal yaşlanma sürecinin bir parçası olabileceği gibi, başka bir hastalığa da işaret edebiliyor.

Yaşlılıkta görülen hidrosefalinin en önemli belirtilerinden birinin belirtisinin de ‘unutkanlık’ olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gökalp Silav, bunu yürüme bozukluğu (denge kaybı) ve idrar kaçırma gibi belirtilerin takip ettiğini söylüyor.

DEMANSIN BİR TÜRÜ

Genellikle 60 yaş sonrasında ortaya çıkan ve ‘normal basınçlı hidrosefali' olarak bilinen bu kronik durum, ilk kez 1965 yılında Kolombiyalı beyin cerrahı Salomon Hakim tarafından kendi adı ile tanımlandı. Tanımlandığı günden itibaren üzerinde sayısız çalışma yapılan bu hastalık, demansın tedavi edilebilir bir formu olarak biliniyor.

Silav, her yüz kişinin yaklaşık ikisinde görülen bu hastalığın tanısı zor ancak tedavisi mümkün olduğunu belirtiyor. Daha önce geçirilmiş bir beyin kanaması veya kafa travması bu hastalığı tetikleyebiliyor. Ancak herhangi bir sebebe bağlı olmadan da yaşlılık hidrosefalisi ortaya çıkabiliyor.

ADIM ATMAKTA ZORLANMA, ZİHİNDE YAVAŞLAMA GÖRÜLÜR

Hastalığın sebebi ile ilgili pek çok teori olmasına rağmen, temelde beyin omurilik sıvısının üretimi sonrasında geri emilmesi ile ilgili bir dengesizlikten kaynaklandığı üzerinde duruluyor.

Hastalığın bulguları arasında yürüme bozukluğunun en belirgin bulgu olduğuna dikkat çeken Silav, “Bu hastalığa sahip kişiler, sanki ayaklarının altında bir yapışkan veya bir mıknatıs varmış gibi adımlarını atmada zorlanırlar. Kısa adımlarla paytak bir şekilde yürürler” diyor.

Ayakta dururken ve dönme sırasında düşmelere yol açan bir dengesizlik halinden de bahseden Silav, hastalığın diğer bir bulgusu olan unutkanlığın ise, genel bilişsel bir problemden kaynaklandığını anlatıyor:

“Hastalar genellikle kendi durumlarının farkında olmaz. Zihinsel işlevleri yavaşlar; dikkat, hafıza, bilgi hazırlama, düşünce akıcılığı, yönetimsel işlevler, görsel yapılandırma becerileri ve konuşma akıcılığı yetersiz bir hale gelir.”

Hastalığın başka bir bulgusu olan idrar problemleri ise, önceleri idrara yetişememe şeklindeyken, daha sonra idrar kaçırma ve daha da ilerleyen durumlarda büyük abdestini tutamamaya kadar varabiliyor.

KARIN BOŞLUĞUNA YOLLANIYOR

Beyin omurilik sıvısı boşaltma işlemi ile düzelenler, büyük oranda cerrahi tedaviden de fayda görüyor. Cerrahide ‘şantlama’ adı verilen bir işlemle basınç mekanizmasına sahip ileri teknoloji ürünü silikon bir tüpün genellikle ventrikül ismi verilen kafa içerisindeki beyin omurilik sıvısı havuzundan, bir ciltaltı tüneli aracılığı ile karın boşluğuna yerleştirilmesiyle, beyin omurilik sıvısı, karın boşluğuna yönlendiriliyor.

Karın zarı bu sıvıyı emebilecek kapasitede olduğundan genellikle karın boşluğunun tercih edildiğini dile getiren Doç. Dr. Gökalp Silav, “Kişi genellikle bir saat kadar süren bu ameliyat sonrasında iki gün istirahat ederek hastaneden çıkabiliyor” diyor.

İLK İYİLEŞME YÜRÜMEDE BAŞLIYOR

Cerrahi işlemin ardından en erken düzelen bulgu; yürüme bozukluğu. Yapılan çalışmalarda yürüme bozukluğunun yüzde 100, idrar kaçırma şikayetinin yüzde 90 ve unutkanlık şikayetinin ise yüzde 40 civarında düzeldiği bilgisini paylaşan Doç. Dr. Gökalp Silav, unutkanlığın düzelmesinin daha çok vakit aldığının altını çiziyor. Yine yapılan çalışmalarda ameliyattan faydalanma yüzdesi ilk 3 ayda yüzde 65 iken, üçüncü yıla doğru bu oran yüzde 30’lara kadar düşebiliyor.