BIST 9.916
DOLAR 35,15
EURO 36,61
ALTIN 2.959,71
HABER /  GÜNCEL

Ünlüler Çiftliği topa tutuluyor

ATV'nin "Ünlüler Çiftliği" yarışması, ağır eleştirilere uğruyor. Birgün yazarı Atilla Aydoğdu, yarışmayı topa tutmuş. Yazar'a göre yarışmacılar babalarına göre alınmış.

Abone ol

ATV'nin "Ünlüler Çiftliği" yarışması eleştiri oklarına hedef oldu. Birgün yazarı Atilla Aydoğdu bu konuya "Baba çiftiliğinde ünlüler balosu" yazısında şu benzetmeleri yaptı:

Atilla Aydoğdu

Baba çiftliğinde "Ünlüler Balosu"
Yarışmacılarının hemen her fırsatta tüymeye çalıştığı bir yarışma olur mu? Eğer işledikleri sevaplar dışında kazanacağı başka bir halt olmazsa, evet olur. Yarışmacı dediğiniz affedersiniz ama biraz da "eşek"e benzer. Kafasının 30 santim önünde havuç görmezse nereye gideceğini bilemez hepten şaşırır. Bana kalırsa ATV'nin Ünlüler Çiftliği'nde durum bundan ibaret. Arkadaşlar(!)ının "banko" oyuyla gitsin koltuğuna oturtulan ünsüz ünlülerimizden Seda Üren, kendisi dışında kimseciklerin samimi olmadığını ve bu yüzden elendiğini sümküre sümküre ve fakat aynı zamanda neredeyse göbek atarak çiftliği terk-i diyar eyledi. Bizce de kendileri çiftlikte zaten "kazara turist" konumunda olup hatalı bir seçime işaret ediyorlardı. Çünkü biz Seda Üren'in ne annesini tanıyoruz ve hatta ne de babasını... Ben babasını tanımadığım ünlüye ünlü diyemem ki...

Bu mantıktan yola çıkarsak (çıktık bile) çiftlik dışına şimdi de sırasıyla Ercan Akışık ve Yunus Günçe'yi beklememiz icap ediyor. Zira orası ünlülerin babalarının çiftliği tabir-i caizse. Hatta sadece orası değil, bütün sanat camiası neredeyse babası olmayanın giremediği bir çiftlik. Sadece sanatla da sınırlı değil zaten "ün" dediğimiz nane! Bu memlekette (ya da babalarının çiftliğinde demek daha doğru) eğer babanız Turgut Özal, Eşref Kolçak, Ahmet Kozanoğlu, Selçuk Ural veyahut Öztürk Serengil değilse ünlü olmanız biraz zor. Hadi Seda Üren gibi "kazara ünlü" oldunuz diyelim, o vakit ünlüler çiftliğinde tutunup barınmanız daha da zor.

Sanat kabiliyeti dediğimiz muamma, babadan evladına genleri bahane ederek nakil oluyor diyelim, "ün" dediğimiz bilinmez de bir özel yetenek midir acep, böyle babasından oğluna hadi bilemedin anasından kızına transfer olsun dursun. Eğer öyleyse yandığımızın resmidir. Bakalım kaç nesil Özal daha başımıza ekşiyecek, daha kaç nesil DJ Kozanoğlu'nu diğer ünlülerin derviş DJ oğullarıyla başgöz etmeye kalkışacağız... İşin en kabus tarafı da sesimizi çıkarmaya kalkarsak hemen başımıza dikiliverecekler korkusu. Çünkü "sana ne kardeşim, burası bizim babamızın çiftliği" derlerse verebileceğimiz bir cevabımız yok. Ama daha da kötüsü cevabımız olsa bile bu cevabı verdiğimizde sırtımızı dayanabileceğimiz bir babamız bile yok. Anlıyor musunuz?