Ünlü Yönetmen Zeki Demirkubuz, Habertürk'te Balçiçek İlter'in sorularını cevapladı.
Abone olÜnlü Yönetmen Zeki Demirkubuz, Söz Sende'de Balçiçek İlter'e yine çok tartışılacak açıklamalarda bulundu...
Habertürk ekranlarında Balçiçek İlter'in konuğu olan ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz, hem Beşiktaş aşkını anlattı hem de aldığı eleştirilere yanıt verdi.
SİGARAYI BIRAKMAK SINANMA AÇISINDAN ÇOK GÜZEL BİR DENEYİMDİ
Sigarayı bırakma sürecini yorumlayan Demirkubuz, "sigara dışında hayatımda hiç bir bağımlılık yaşamadım. İnsanın kendini ve inadını sınaması açısından çok güzel deneyim oldu" dedi. Sigarayı bırakmasının öfkeli olmasıyla ilgisi olup olmadığı sorusuna yanıt veren Demirkubuz şöyle devam etti:
CANLI YAYINDA İLTER'İ ZORLAYAN "YAVŞAK" KRİZİ!
Kendi yaşam felsefesini anlatan Demirkubuz, Balçiçek İlter'in "ama hayat ikiyüzlülük üzerine kurulu" demesi üzerine "ama ben öyle biri değilim, Zaten bütün yavşakların bahanesi budur." diyerek yanıt verdi. İlter'in toparlamaya çalıştığı diyalog programa damgasını vurdu.
"Sigarasız da öfkeli olabilirsiniz. Önemli olan öfkeli olduğunuzu kabül etmeniz, o zaman doğru bir denge kurabilirsiniz. Ben aslında öfkeli biri denilemez. Çünkü öfkeli olduğum konuların hiç biri benim kişisel çıkarlarımla ilgili değil. Mesela en yakın arkadaşım artık görüşmeyelim dese, karım bırakıp gitse anlar ve kabül ederim. Ama beni öfkelendiren şey kişisel hayatımla ilgili değil. Mesela ulviyet düşmanları var ya buna çok öfke duyuyorum. Yoksa kişisel olarak bana her türlü zarar verilebilir, veriliyor da. Hayat iki yüzlülük üzerine kurulu olabilir belki, öyle olabilir. Ama ben öyle biri değilim. Ben varoluşumu ve insanların varoluşuna dürüstlük fedakarlık ve mertlik üzerinden kurmaya çalışan biriyim. Zaten bütün yavşakların bahanesi budur. Hayat böyle derler, ben de böyleyim o zaman. O nedenle bu bir argüman olamaz."
BEŞİKTAŞ MAÇINA GİTMEMEM İÇİN ÖLÜMCÜL BİR ŞEY LAZIM
"Beşiktaş maçına gitmemem için ölümcül bir şey olması lazım." sözleriyle anlattı. "Benim Beşiktaş'la bağım onun en sorunku olduğu zamanlarda daha çok yükseliyor." diyen Demirkubuz, şöyle devam etti: 90'lı yıllarda bir Doçent bir araştırma yapmıştı. "14 sene şampiyon olamayıp da taraftarı artan takım" diye... Taraftarlığı anlamlandırmak kolay değil. Çünkü meselenin akıl dışı bir yanı var. Yıldırım Demirören gibi bir adam 8 sene bu kulübü yönetti.Benim gibi kendini koruyan, kibirlilik derecesinde kendisiyle ilgili birisi, "Yav Yıldırım Demirören kim? Benim bununla ne işim var?" demeden, 8 sene o maçlara gittim. Şimdi de iyi bulmuyorum Beşiktaş'ı, Samet Aybabayla falan olmaz, ama bunun farkında olarak gidiyorum yine maçlara. Bu takımı tutmazsa hiçbir şey yapamayacak bir adam da değilim ben.
FİLMLERİMİ FESTİVALLERE KESİNLİKLE GÖNDERMEM
Festivallere katılmayacağını açıkladığı tweetleriyle gündem yaratan Demirkubuz, o açıklamasını da şöyle anlattı: Benim filmlerimde oyuncular büyük fedakarlıklar yaptı. Taner Birsel, Derya Alabora, Engin Günaydın... Ben “Bu insanlar neden benim filmlerimde oynuyorlar? Zaten filmler iş yapmıyor, filmi festivallere de göndermezsem ne olacak” diye düşünüyordum. Ancak artık bazı şeyler birikti ve ben de filmlerimi festivallere göndermeme kararı aldım. Bugüne kadar bana, Kader filmime, Masumiyet filmime çok fazla şey yapıldı.
“BİZE SÖVÜYOR” DİYEREK ÖDÜLÜ GERİ ALDILAR
Kader'e Antalya Film Festivali'nde en iyi film ödülünü veriyorlar. Oylama bitiyor, jüri başkanına sonuçları teslim ediyorlar. Ertesi gün jüri başkanı “Bir daha toplanacağız, ödülü bu filme vermeyeceğiz” diyor. Fatih Özgüven olmasa ödülü geri alacaklarmış. Daha da korkuncu Masumiyet filminde yaşandı. O zaman ben festivale bile gitmemiştim. Ödül aldığımı İstiklal'de çekirdek alırken gördüm. Film yine birinci seçilmiş, ertesi gün biri “ Bu adam bize, Yeşilçam'a sövüyor” diyip insanları toplamış. Ödülü geri aldılar ve Hamam'a verdiler. Bunu herkes biliyor ama kimse çıkıp konuşmuyor. Ben de bu olanlardan artık çok sıkıldım.
JÜRİLER SİNEMACI OLMAYANLARDAN YAPILSIN
Ben ödül alsam da almasam da benim için değişen bir şey yok. Ben artık bu konuya kafa patlatmıyorum, filmlerimi göndermeyeceğim. Yine de bugüne kadarki tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim: Bizde sinemacılar henüz birbirlerini değerlendirecek gibi değil. Bu nedenle jüri sinemacı olmayan insanlardan yapılabilir belki.