Yenişafak Gazetesi'nin 'kül yutmaz' yazarı Ahmet Kekeç'e göre bir kitabın çok satması bazı dinamiklere bağlı. Kekeç bu dinamikleri didikleyince ilginç bir tablo çıktı.
Abone olYenişafak Gazetesi'nin 'kül yutmaz' yazarlarından Ahmet Kekeç'e göre bir kitabın çok satmasının ardında bazı dinamikler yatıyor. Kekeç bu dinamikleri biraz bakın ortaya nasıl bir tablo çıkıyor:
Yazı: Ahmet Kekeç
Kaynak:
Haber Akşam gazetesinde çıktı. Murathan Mungan edebiyat dünyasını kızdırmış. Edebiyat dünyasında böyle "kızmaya hazır" bir kadro vardır ve olur olmaz herşeye, herkese kızarlar.
Bu kez, Mungan'ın, "Ahmet Hamdi Tanpınar artık eskidi. Dünyanın bütün dillerine çevirseniz bile eskidir. Tamam, bizim için çok değerlidir ama zamanı yakalayamadı. Bir benzetme vardır: 'Çayı kararmış!' Anadolu'da öyle derler!" sözlerine kızmışlar.
Eskiden, piyasa kızıştırmayı bir tanıtım ve satış yöntemi olarak benimseyen Orhan Pamuk'a kızarlardı. Şimdi hedefte, Orhan Pamuk olma yolunda hızlı ve emin adımlarla ilerleyen, ama bence değeri tartışmalı Murathan Mungan var.
Keşke hiç ciddiye almasalardı.
Alev Alatlı, "Murathan'ın gördüğü dünya mutlak değil. Önemli olan dünyaya nereden ve nasıl baktığın. Tek bir dünya ve gerçeklik yok ki. Bu yüzden iddia çok havada. Bir çağ içinde dünya kadar çağ var. Tanpınar Manhattan'ı yakalayamaz belki ama Kazak Cumhuriyeti'ni yakalayabilir" demiş.
Böyle "toptancı yargılara" katılmayan Ahmet Oktay, özellikle Türkiye bağlamında Tanpınar'ın güncelliğini koruduğu inancında.
Selim İleri daha mutedil:
"Mungan'ın Tanpınar ile ilgili söyledikleri kendi kişisel görüşü. Benim çok sevdiğim ve tekrar tekrar okumaktan zevk aldığım bir isim Tanpınar. Bu, beni eskimiş mi yapar, bilmiyorum. Bence sanatta ve özellikle edebiyatta kesin yargılara varılamaz. Benim her görüşe saygım var."
Son kızgın adam Attila İlhan ise, "Murathan Mungan, hakkında konuşulmasını istediği için bu şekilde söylüyor. Onun ekmeğine yağ sürmek istemiyorum" diye kestirip atmış.
Tanpınar, evet, zihni iğfal edilmiş ve "slm", "nbr", "ehu ehu" şeklinde konuşan çağdaş (!) Türk insanına, hele Murathan Mungan okurlarına bir şey anlatmıyor.
Eskimiştir.
Başka dillere çevrilmesi de beklenmemelidir.
Fakat, Türkiye entelektüel ortamının konusu, spesifik olarak Mungan gibilerin dert edindiği (problematik saydığı) konular değil, hâlâ ve herşeye rağmen Tanpınar'ın yarım asır önce yazdığı, tartıştığı konulardır. Çünkü, Mungan farkında değil ama, doğu hâlâ doğu, batı hâlâ batıdır. "Zaman" da (Bergson'un zamanı) bir sorunsal olarak varlığını sürdürmektedir.
Daha önce de yazmıştım: Mungan, edebiyat dünyasına, özellikle de "eleştiri kurumu"na inanmayan bir yazar. Çünkü bunlar "satışa" yardımcı olmuyorlar. "Kitap artık yüksek tirajlı gazetelerle, reklamlarla tanıtıldığı, okura ulaştığı için" eleştirmene ihtiyaç kalmadı.
Bir de talebi var yazarın:
Milli Güvenlik Konseyi üyeliğine soyunan eleştirmen aradan çekilmeli, eleştirmenin aradan çekilmesiyle oluşacak "demokratik ortamda" kitap okura doğrudan ulaşmalı.
Herkes Mungan kadar şanslı mı, bilmiyorum. Medya ilgisinin bir edebiyat eserinin doğru anlaşılmasına yetmediğini (katkı sağlamadığını) birçok örnekte gördük. Mesela, 40 yaşlarında, kentli, üreten, muhtemelen bunalımlı ve "Beyaz Türk" sınıflandırmasına dahil edebileceğimiz bir kadının (bazı kadınların) cinsellik arayışlarını anlatan ve medya ilgisine de mazhar olmuş Murathan Mungan imzalı "Yüksek Topuklar", evet çok sattı ama, ne doğrudürüst okundu, ne de gereği gibi anlaşılabildi.
Mungan, demek ki, hem denetimsizliği, hem de spekülasyonu seviyor. Satışa yardımcı olduğu için de, selefi Pamuk gibi "kızmaya hazır" kadronun hassasiyetleriyle oynuyor.
Kurnazca ama çok da akıllıca değil bence.