Türkiye'de radyoculuğun önemli isimlerinden Cenk ve Erdem'in Erdem Uygan, hayatında köklü bir değişime gitti.
Abone olÜnlü radyocu Erdem Uygan, 7 yıl önce dindar oldu ve şimdilerde TV8'de sahur vaktinde dini program yapıyor.
Radikal sinden Ezgi Başaran, Erdem Uygan ile röportaj yaptı. Uygan, nasıl ve nerede dindar olduğunu anlattı.
Uygan, Kur'an için "Anlaşılıyor o. Yanlış yok. Çok matematiksel bir netlik var. Çelişki yok. Her tarafı kapalı bir kutu. Buradan vurayım diyorsunuz kapatmış, oradan vurayım diyorsunuz kapatmış. İnsan zekasının kotaracağı birşey değil. " diyor.
Sizin sahur öncesi Kuran’daki ayetlerin detaylı biçimde irdelendiği bir tv programına başlamanız bazı kesimlerde büyük şaşkınlık yarattı. Sizi ‘Cenk ve Erdem’in Erdem’i olarak tanıdığımız eski yıllarda da dindar mıydınız?
-10 yaşından beri oruç tutardım ama bugünkü halimle kıyasladığımda dindar da değildim, bilgili de. İnançlı ama dindar olduğunu sanan bir zavallıydım. Ne olduğunu bilmediğiniz bir şeye körü körüne inanmak diye tarif edilebilirdi benim halim. İçki içtim, hayatımda hiç namaz filan olmadı. Bundan 7 sene öncesine kadar böyleydi
Ne oldu 7 sene önce?
-Gökten kafama birşey düşmedi ama bir vesileyle Kuran okumaya başladım.
Vesile neydi?
-Dindar olmadığım halde Kuran, Allah’ın kitabıdır, ona laf söyletmeyiz şeklindeki herkeste olan duyarlılık vardı bende de. Sonra bir gün bir akrabam laf söyledi Kuran’a. Ayetlerde kabul edilemeyecek şeyler olduğunu anlattı. Ben de sinirlendim ama o an savunamadım. Çünkü hiç birşey bilmiyordum. Bilgiye dayalı değilmiş benim inanç dediğim şey. Ya da kutsal dediğim kitapla ilgili hiç birşey bilmiyormuşum. Karşımdaki adamın dediği doğruysa ben ne yapacağım diye düşündüm. Kuran’ı okumaya öyle başladım. Ve çok ciddiye aldım.
Ciddiye almaktan kastınız nedir?
-Ben hep en iyi yapabileceğim şeylere girmişimdir, en iyisi olmaya çalışmışımdır.
Dinde en iyi olmak nasıl birşey?
-Kastettğim şu: İnebileceğim en derin detay nedir İslam diniyle ilgili sorusunu sordum kendime. Mesela insanların çoğu böyle bir şey için oturup da Arapça öğrenmezler. Ben öğrendim. İlla Kuran’ı Arapçası’ndan okumak istedim. Ki o zamanlar 37 yaşındaydım. O yaşta Arapça öğrenmeye başladım. Şu anda Arap kanallarını rahatlıkla seyrederim, Arapça okurum, yazarım. Hala ders almaya devam ediyorum. Artık akademik makale yazacak, üniversitede Arapça öğretecek noktaya geldim.
Siz öyleyse Kuran’ı meallerinden okumuyorsunuz artık?
-Evet meallerle işim bitti. Benim yaptığım şey Allah’ın gönderdiği kitabı anlamaktı. Ama ondan da önce onun gönderip göndermediğinden emin olmalıydım. Bir bakıma da size anlattığım olaydan sonra dini hayatımdan çıkarmak için okumaya başladım. Öyle olmadı tabii.
Onun gönderdiğinden emin olmam lazımdı diyorsunuz, nasıl emin oldunuz?
-Anlaşılıyor o. Yanlış yok. Çok matematiksel bir netlik var. Çelişki yok. Her tarafı kapalı bir kutu. Buradan vurayım diyorsunuz kapatmış, oradan vurayım diyorsunuz kapatmış. İnsan zekasının kotaracağı birşey değil. Öyle olsa zaten hemen fark edersiniz. Arapça’ya da gerek yok onu fark etmek için. Ama ben bu meali yazan adam hata yapıyor olabilir kaygısından Arapça öğrendim. Ve bütün meallerde hata var.
ALLAH’TAN REFERANS VERMEM BABAMLA SOHBETİ KISALTTI
7 yıl öncesine göre çok değiştiğinizi söyleyebilir misiniz?
-Hayır hiç fark yok. Hayatımda değişen şeyler çok az. İçki içmiyorum ve namaz kılıyorum. Başka bir değişiklik yok. Zaten kimse farkında bile değildir hayatımdaki bu değişimin. Ben o zamandan beri televizyon ve radyo programlarına devam ediyorum.
Hayata bakışınızı değiştiren bilgi neydi?
-Ölüm yaşının ‘şu an’ olduğunu öğrenmem. Herkes bilir öleceğini ama ben Kuran okuduktan sonra bu kavramla tanıştım ve bir tür uyanıklık yaşadım. İkincisi de abuk subuk hurafeleri hayatımdan çıkardım.
Mesela?
-Mesela ben Mevlana’nın İslam ile ilgili olduğunu sanırdım. Hiç değilmiş. Tasavvuf da öyle. Bu insanların uydurduğu bir felsefe ve İslam’la zıt aslında. Vahdet-i vücud gibi Allah’a şirk koşmaya tekabül eden şeyler var tasavvufta. Bunun dışında ölmüş insanın ardından 7’si, 40’i, 52’si gibi saçma sapan şeyler yapmak… Kandil de İslam dininde olmayan bir şeydir. Sadece Kadir gecesi var ama o geceye özel bir ibadet mevcut değil.
Sosyal ve kültürel bu olgular niye rahatsız edici?
-Kültürel olduğunu kabul edilmeyip İslam dininin parçası gibi sunulması rahatsız edici. Çünkü doğru değil. Bu ritüellerde Yahudiliğin, şamanizmin, Uzakdoğu felsefesinin etkileri var. İşte Kuran okuduğunuzda bize din diye sunulan bir sürü saçmalığın hiç ortada olmadığını görüyorsunuz. Bu bakımdan hayatım çok düzeldi, çok rahatladım. Ölünün arkasından Yasin okumak nedir mesela… Siz okumak denildiğinde içinde anlamanın olmadığı bir şey düşünebilir misiniz? Hayır. Ama işte biz Müslümanlığı bu şekilde anlamadan, anlamını bilmediğimiz sesleri ard arda sıralayarak yaşıyoruz. Aynı surenin 72’inci ayetinde Yasin ile ilgili ‘Biz bunu diriler için gönderdik’ diyor, siz niye ölünün arkasından okuyorsunuz kardeşim? Böyle akıl ve mantık dışı şeylere hiç tahammülüm yoktur.
Aileniz dindar mıdır?
-Anne tarafım dindardır ama Kuran dindarı değil. Hurafe dindarı. Baba tarafım hiç dindar değildir, hiç alakası yoktur. Ben ailedeki bu uçurumun ortasında büyüdüm. Ama sonuç olarak ikisini de örnek almadım, farklı bir yol tuttum.
Sizin bu son 7 yıldaki dönüşümünüze ne diyorlar?
-Annem hayatta değil. Babam da pek karışmıyor. Ama ben artık her işimi Kuran’a göre yaptığım ve konuşmalarımda daima ayetlerden referans verdiğim için benimle muhabbet etmek pek işine gelmiyor heralde. Uzaklaşıyor. Çünkü bu bir tarz meselesi. İnsanlar kendilerini hep haklı zannederler. Olabilir. Ama neye göre haklısınız? Babam bana herhangi bir konuda bir argüman sunduğu zaman ben “Bu Allah’ın kitabına aykırı, dolayısıyla karşıyım” diyorum. O da “Peki peki” diyor, sohbet bitiyor.
ATEİSTLERLE DİNCİLERDEN DAHA İYİ ANLAŞIYORUM
Arkadaşlarınızla da böyle bir sohbetin tükenme süreci yaşadınız mı? Çevrenizden fire verdiniz mi?
-Yok fire vermedim. Hatta benim motorla tatile çıktığım yakın arkadaşlarım ateist oldukları iddiasındadırlar. İslam bu tarz şeylere açıktır. Dinde zorlamanın hiç bir çeşidi olamaz. Siz gerektiği yerde doğruyu söylersiniz, gerisine karışmazsınız.