Ahmet Hakan, uzun zamandır buzdolabında beklettiği argümanı yeniden servise koydu. Hakan, ünlü manken Tuğba Özay'ın söyleminden yola çıkarak tezini tekrarladı.
Abone olAhmet Hakan, uzun zamandır rafa kaldırdığı polemiği yeniden servise koydu. Ünlü manken Tuğba Özay'ın sol üzerine ortaya koyduğu tezlere fena halde canı sıkılan Hakan, ironik bir yaklaşımla dünya ve Türkiye'den sol manzaraları tasvir etti:
İşte Hakan'ın 'bildik-tanıdık' yazısı yine de okunmaya değer:
Ah, sol elim!
Solculuk kadar bahtsız bir ideoloji, Nazım Hikmet kadar talihsiz bir şair, Che kadar kadersiz bir gerilla var mıdır bilmiyorum.
Hadi bu zamana kadar Deniz Akkaya'nın o mesnetsiz "Solcu manken" iddiasına katlanıldı, görmezden gelindi, idare edildi filan.
Ama ya şu Tuğba Özay'ın tahammülfersa solculuk iddiası ne olacak?
Ölüm tarlaları, Stalin'in uygulamaları, Sovyetler'in çöküşü!
Bunların hepsi "yanlış pratik" filan denilerek izah edilebilir!
Peki ya Tuğba Özay'ın "Ben halkın mankeniyim" diye atılıp, devrimi "köy defilelerinden kent defilelerine" doğru yayma gayretleri için ne diyeceğiz?
Hadi defile yoluyla devrim pratiğine bir izah getirdik, peki gazetelerde yayınlanan "Che aslında çok insancıl biriydi" demeci karşısında dumura uğrayanların tedavisi için elimizden gelen bir şey olabilir mi?
Hadi bu şoku da bir biçimde atlattık diyelim, peki şu "Lenin muazzam bir lider ama bu konulara girmek istemiyorum" açıklamasını ne yapacağız?
Hepsini püskürtmeyi başarsak bile daha geçen gün "Tuğba Özay: Sigaramı Nazım'ın mezarına gömdüm" başlıklı haberi süsleyen o fotoğrafa ne diyeceğiz?
Moskova Ticaret Fuarı'nda çıktığı podyumdan iner inmez Nazım'ın mezarına koşmuş, "aile geleneği"ne göre sigarasını yakıp birkaç nefes çektikten sonra toprağa gömmüş! Fotoğrafa bakıyoruz: Nazım'ın mezarı başında kederli, mahzun bir yüz ifadesiyle bizim Tuğba! Telli Baba'nın mezarında adak adayan konser hazırlığındaki Türk Sanat Musikisi san'atçısından farksız.
Zavallı Nazım Usta! Kalk da düşürüldüğün şu hale bir bak hele!
***
Allah'tan "İslamcılık" akımı hem "öcü", hem de teknik şartlar müsait değil de şu ana kadar o tarafa heves eden bir manken çıkmadı. Gerçi Tuğba Özay, Lübnan'da bir defileye gittiğinde Bekaa Vadisi'ni gezmiş ve Hizbullah kamplarının yakınından geçmiş ama oradan ekmek çıkmayacağını hemen fark etmiş olacak ki, olaya hiç asılmadı.
İslamcılar, şimdilik, "İmdat Hoca'nın vaaz kasetleri" ya da "Ali Kalkancı'nın koklanan çorapları"yla idare edecekler.
Onları "utandıracak" daha şık ya da daha seksi bir cemaat kardeşliği olayı maalesef henüz yok.
Ama "sol" öyle mi?
***
Zavallı sol!
Bir yanı Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve onun Genel Başkanı Deniz Baykal'a feda. Bir yanı da Tuğba Özay'a! Biri bir yanından çekiştiriyor, diğeri bir yanından!
İkisinin de solculuğu mesnetten uzak kuru bir iddiadan ibaret.
Biri defile yoluyla devrimden yana, diğeri partiyi Etiler, Nişantaşı, Çankaya parantezine kilitlemiş.
Biri tesettür defilesine çıkar, diğeri türbanlıdan da oy ister. Ama işleri güçleri "yaşam tarzı" fanatikliğidir.
Biri kulağa iyi geldiğine inandığı Che, Nazım gibi sözcükleri fısıldayarak "camia"da farklılaşacak kadar kurnaz, diğeri emekli öğretmen duyarlılığının ötesine geçmeyi riskli bulacak kadar çekingen.
İkisi de oturmuş Konyaaltı Plajı'nda konser dinliyor ve olan "zavallı sol"a oluyor!
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: Sabah