BIST 9.368
DOLAR 34,53
EURO 36,17
ALTIN 2.982,81
HABER /  DÜNYA

Ünlü ABD’li düşünür Francis Fukuyama'dan Türk SİHA’larına övgü

Ünlü Amerikalı siyaset kuramcısı Francis Fukuyama, Türkiye’nin ürettiği SİHA’ların bölgesinde yarattığı güçlü etkilerden övgüyle söz etti. Bu SİHA’ların günümüz savaş taktiklerini değiştirdiğini de vurguladı.

Abone ol

“Tarihin Sonu” teziyle 1990’lı yıllarda ünlenen Amerikalı siyaset bilimci Francis Fukuyama, “American Purpose” dergisinde yayımlanan “Ortadoğu’da homurdanmak” başlıklı makalesinde Türk silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) övdü. Fukuyama, Türkiye’nin son yıllarda ürettiği SİHA’ların günümüz savaş taktiklerini değiştirdiğine dikkat çekerek, “SİHA’lar 2020’de Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak yükselmesine önemli katkı yaptı” ifadesini kullandı.

‘Türkiye yeni aktör’
Hürriyet'in haberine göre; Fukuyama, 2010’ların başında silahlı drone teknolojisi alanında ABD ile İsrail’in oyun kurduğunu ancak daha sonraki yıllarda Türkiye’nin bu alanda hızlı şekilde yeni bir aktör olarak ortaya çıktığını belirtti. “Küresel görünüm, askeri SİHA’lar tarafından değiştirildi ve Türkiye burada ana aktör oldu” değerlendirmesini yapan Fukuyama, Türkiye’nin kendi ürettiği SİHA’ları Libya, Suriye, Dağlık Karabağ ve kendi sınırları içinde terör örgütü PKK’ya karşı kullandığını kaydetti.

Güç simsarı seviyesine yükseltti
Francis Fukuyama, “Bu süreçte Türkiye, daha fazla sonuç üretme kabiliyetiyle ABD, Çin veya Rusya’dan daha fazla kendini büyük bir bölgesel güç simsarı seviyesine yükseltti” yorumunu yaptı. Türkiye’de üretilen Bayraktar TB-2 ve Anka gibi SİHA’ları örnek gösteren Fukuyama, zamanında ABD’den Predator ve Reaper drone’larını alamayan ve ardından İsrail’den Heron’ları alıp sonra bu ülke ile ilişkileri sorunlu hale gelen Türkiye’nin, kendi SİHA’larını üretmeye karar verdiğini belirtti.

Üç bölgesel çatışma
Türk SİHA’larının performansının etkileyici olduğuna dikkati çeken siyaset bilimci, “Son Türk drone’ları oldukça etkileyici; örneğin TB-2 havada 24 saat kalabiliyor ve hem keşif hem de saldırı görevlerini ifa edebiliyor” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin silahlı İHA’larının ilk kez kapsamlı şekilde Mart 2020’de Suriye’de 36 Türk askerinin şehit edildiği saldırının ardından kullandığını ifade eden Fukuyama, hava savunma sistemi dahil bölgedeki tüm Suriye askeri unsurlarının SİHA’larla tamamen yok edildiğini hatırlattı. Ardından önce Libya’da, sonra da Dağlık Karabağ bölgesinde kullanılan Türk SİHA’larının sahada icra ettiği misyonların şaşırtıcı olduğunu belirten Fukuyama, söz konusu hava araçlarının özellikle Ermenistan askeri unsurlarına verdiği zararın dikkat çekici olduğunu yazdı. Makalede Türkiye’nin Ukrayna’ya da TB-2 hava aracı sattığına işaret edildi. Yazar, “Bana öyle geliyor ki, Türkiye’nin SİHA kullanımı, kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak şekilde değiştirecektir” dedi.

''Silah yarışını kimin kazanacağı belli değil''
Yakın gelecekte artık çatışmaların merkezinde İHA’ların olacağına dikkati çeken Fukuyama şunları kaydetti: “SİHA’lar görece ucuz, alt edilmesi zor ve pilotların yaşamlarını riske etmiyor. Dünyanın dört bir yanındaki ordular şimdilerde kendilerini SİHA’lara karşı nasıl savunacaklarını düşünüyor ve SİHA’larla SİHA karşıtı tedbirler arasındaki silah yarışını kimin kazanacağı belli değil.”

Francis Fukuyama kimdir?
Japon asıllı olan Francis Fukuyama 1952’de ABD’nin Chicago kentinde dünyaya geldi. Kalkınma, demokratikleşme, uluslararası politik ekonomi gibi konularda uzmanlaştı. Doktorasını Harvard Üniversitesi’nde yaptı. En önemli teorisi olan “Tarihin Sonu” tezini Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1992 yılında yayımladığı “The End of History and the Last Man” (Tarihin Sonu ve Son İnsan) adlı kitabında anlattı. Soğuk Savaş’ın Batı’nın liberal demokrasi ve serbest piyasa değerlerinin zaferiyle sonuçlandığını vurguladıktan sonra, bu değerlerin insanlığın sosyo-kültürel ve yönetişim evriminde bir nihai aşama olabileceğini öne sürdü. O dönem neo-muhafazakâr çizgide olan Fukuyama, 2003’te Irak’ın ABD tarafından işgali sonrasında önemli hatalar yapıldığını savunarak, çizgisini değiştirip, uluslararası kurumlar ve çok taraflılığın önemini vurguladı, Demokratları desteklemeye başladı.