BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  DÜNYA

Üniversitelerde biran önce reform yapılmalı

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 1980’lerin şartlarına göre hazırlanan bir yasayla üniversitelerimizi yönetmenin, ü...

Abone ol

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 1980’lerin şartlarına göre hazırlanan bir yasayla üniversitelerimizi yönetmenin, üniversitelerden bilgi ve teknoloji üretmesini beklemenin mümkün olmadığını ifade etti.
Sözlerine şu şekilde devam eden Ahmet Gündoğdu, “Demokratikleşmeyi, akademik özgürlüğü, kaliteli eğitimi, güncel bilgiyi ve derinleşmiş bilinci merkeze alan, ara rejim kalıntılarından bütünüyle arınmış demokratik üniversiteye ve yükseköğretim sistemine dönük reform biran önce yapılmalıdır” dedi.
Eğitim-Bir-Sen 6. Üniversite Teşkilatları Buluşması Alanya’da yapıldı. Üniversitelerin genel ve idari sorunlarının masaya yatırıldığı toplantıda açılış konuşmasını yapan Ahmet Gündoğdu, üniversitelerin bilim üretememesinin, akademik özgürlüğünün olmamasının temel sebebinin; devletin kesintisiz tasallutu altında kalması, ceberut bir zihniyet tarafından yönetilmesi, hiçbir zaman bağımsız olamaması ve bağımsız olmasına izin verilmemesi olduğunu söyledi.
Gündoğdu, “20 yılın üzeri ve altı üniversiteler okutman asistan, yardımcı doçent, doçent, profesör standart bir talebi karşılamayan bir tablo. Yeni çalıştay bir yaptık ve çalışmalarımıza ve mücadelemize devam edeceğiz. Bir memur 15 yıl önce üniversiteye geçtiğinde maaşı en az %40 artarken şimdi en az yüzde 30 düşüyor. Üniversitede hoca, mezun ettiği öğrencisi temmuz aynında KPPS’ye giriyor, Eylül ayında işe başlıyor hocasından daha fazla para alıyor” ifadesini kullandı.
İktidarın 2023 vizyonu olduğunun altını çizen Gündoğdu,şöyle devam etti:
“Hükümet, bilimin merkezi yapmak istediği bir üniversite gerçeği var ama bina olarak bilimin merkezi olacak mükemmel alt yapılar oluşmasına rağmen çalışanların gönlüne köprü kurmayı düşünmeyen bir YÖK ve buna yaklaşmayan bir hükümet var. Burada önümüzdeki seçenek bilimsel verilerle öğretim elemanın başka iş yapma gereği duymadan, 30 saat derse girme mecburiyeti hissetmeden ülkesine katma değer oluşturacak bilimsel araştırmalara önem verecek bir sistem oluşturmak olmalıdır.”
Üniversitede çalışan personelin kamuoyu oluşturmakta daha etkin rol alması gerektiğini belirten Gündoğdu, “Akademik personelin yazılı, görsel ve sosyal medyayı daha etkili kullanarak sorunlarını ve isteklerini kamuoyuna sunmalıdır. Örgütlü gücünü en iyi şekilde kullanmalı ve örgütlenmelidir. Daha güçlü ses çıkarmak içi önemlidir. Akademisyenler kendilerine sahip çıkmalı ve örgütsel bazda sayısını artırmalıdır” diye konuştu.
REFERANDUMDAN SONRA ÜNİVERSİTELERDE DE NORMALLEŞME SÜRECİ BAŞLAMIŞTIR
Gündoğdu, 1980 darbesiyle getirilen YÖK yasasıyla üniversitelerin rejimin kalelerine dönüştürüldüğünü, vesayetin ve yasakçılığın en sert uygulandığı, farklı zulüm modelleri geliştiren merkezler haline getirildiğini kaydetti.
İşkencenin her türlü yönteminin önce burada test edildiğini ve testi geçen yöntemlerin bütün millete uygulandığını, ikna odaları kurularak milletin evlatlarına zulüm edildiğini ifade eden Ahmet Gündoğdu, “Birçok vatan evladı ‘öz yurdunda garip, öz vatanında parya’ konumuna getirilmiş, yükseköğrenimini ya bırakmış ya da yurtdışında devam etmek zorunda bırakılmıştır. Ayrıca yurtdışına giden akademisyenler de damgalanmıştır. Anayasa değişikliği referandumundan önce üniversiteler; milletin, öğrencilerin, akademik kadroların hizmetinde olmamıştır. Referandumdan sonra Türkiye’nin normalleşmesiyle birlikte üniversitelerde de normalleşme süreci başlamıştır” şeklinde konuştu.
İNSANLIK AİLESİNİN ORTAK PAYDAŞLIĞINDA BİR ORTAKLIK KURMUŞUZ VE İSTİKAMETİMİZ DEMOKRASİDİR
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in değerler sendikacılığı yaptığını ifade eden Gündoğdu, şunları dedi:
“Biz üyemize kimlik biçmek için sendika kurmadık. Kimiyle ekmekte, kimisiyle özgürlükte, kimisiyle demokraside kimisiyle mazlumların sözcüsü olmada, kimisiyle insanlık ailesinin ortak paydaşlığında bir ortaklık kurmuşuz ve istikametimiz demokrasidir, değerlerdir. Biz milletin değerlerine, insanlığa, demokrasiye medeniyet değerlerini yeniden kuşanmaya talibiz. Onlar Ergenekon’a, PKK’ya, balyoz planına, ıslak imzaya, uluslararası şirketlerin sermayesi, piyonu olmaya faizcilerin gezi zekâlısı olmaya talipler.”
MAZLUMUN IRKI VE DİNİ SORULMAZ
Suriye, Mısır, Myanmar, Afganistan, Doğu Türkistan ve mazlumun olduğu her yerin kendilerinin olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Biz mısır için direniş insanlık için diriliş mitingi yaptığımızda Türkiye’den mazlumların küresel sözcülüğü adına en mükemmel sesi çıkarmıştık. Sağımızdaki konfederasyon Kamu-Sen bir kez açıklama yaptı neden hep Araplara destek çıkıyorsunuz da Türklere destek çıkmıyorsunuz diye. Değerli arkadaşlarım mazlumun ırkı sorulmaz, dini sorulmaz, cinsiyeti sorulmaz, ülkesi sorulmaz, adamsan mazlumun yanında yer alırsın, adam değilsen mazlumların o halini gördükten sonra yardım etmede destek olmada ırk ararsın, din ararsın, ülke ararsın. Allah faşistlerden bu ülkeyi korusun” dedi.
MÜSLÜMAN OLMAK, İNSAN OLMAK ÖNCE ZULME RIZA GÖSTERMEMEKTİR
Eğitim Bir Sen ve Memur-Sen her zaman ve yerde darbelerin karşısında olduğunu belirten Gündoğdu, “Saddam Müslümanmış, Esed Müslümanmış, Sisi Müslümanmış darbeye onay veren Ezher Şeyhi Müslümanmış, ne anlamı var? Müslüman olmak, insan olmak önce zulme rıza göstermemektir. Uluslararası Rabia platformu kurduk. 10 Ekim Perşembe günü Genç Memur Sen’in öncülüğünde bütün illerde arkasında ağabeyleri, ablaları küresel adalet yeni bir dünya, darbesiz bir dünya talebimiz için mücadeleye, söylemlere, eylemlere devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
REFERANDUMA YETMEZ AMA EVET DEMİŞTİK, PAKETE EVET AMA YETMEZ DİYORUZ
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumun yeni Türkiye’nin başlamasında bir milat olduğunu söyleyen Gündoğdu şöyle konuştu:
“Referanduma yetmez ama evet demiştik. Eski Türkiye’nin metaforu, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü diye başlar. Kutsal olan devlettir onun bir ülkesi vardır bir milleti vardır. Sever döver ancak hiç sevdiği görülmemiş genelde döver. Referandumdan sonra milletin ülkesi ve devleti ile bölünmez bütünlüğü metaforu başlamıştır. Yani esas olan insan ve millet olmuştur. O gün yetmez evet demiştik bu pakete evet ama eksik diyoruz. Evet, ama eksik demek ileri demokrasi ve daha ileri devlet millet kaynaşması adına çok önemli bir noktaya geldiğimizin işaretidir. Çözüm sürecinde bütün illeri dolaştığımızda ötekileri gördük. Romenler toplumun ötekisi, Romenleri toplum olarak öteki ilan etmişiz. Çingene demişiz. Aleviler, Kürtler, başörtülüler, dindar Kürtler iki kere olmak üzere hep öteki. Kürt bir cumhurbaşkanı oldu ama Kürt olamadı, başörtülü cumhurbaşkanı eşi oldu ama birey olamadı. Bu paket bütün ötekilerinin büyük çoğunluğunun büyük oranda beriki olmasını sağlayan bir paket olmuştur. Dün paket paket darbe vardı. Şimdi darbeler bitmiş, paket paket demokrasiye geçtik. Artık eksiksiz demokrasi paketine kavuşmak istiyoruz bu da yeni bir anayasadır.
ANDIMIZ TEK TİP ADAM YETİŞTİRMENİN RİTÜELİDİR
Andımız Reşit Galip tarafından yazılan her darbe döneminde de 3-5 kelimesi değiştirilen tek tip adam yetiştirmenin ve yasakçılığın ritüelidir. Andımızın demokratikleşme paketinde kaldırılmış olması Kamu-Sen’i, Kamu-İş, MHP ve CHP’yi çok rahatsız etti. Her sabah, ergenlik çağına ulaşmamış, zorla söylettiğiniz ne anlama geldiğini bilmeyen çocuklara Türküm, doğruyum, çalışkanım zorla dedirttiniz. Gelin çocuklarımıza ant içirmeyelim, süt içirelim. Kamu-Sen, madem çok rahatsızsın andımızın kaldırılmasından 11 sendikanın bütün genel merkez yöneticileri her sabah binaya girerken sendikanın önünde toplanın andımızı okuyun. CHP ve MHP’de her grup toplantısında andımızı okusunlar. Yasaklanmadı, zorla okuma devri sona erdi. İnanç ve ibadet hürriyetinin önündeki engellerin kaldırılması isteyenin ateistliğini, isteyenin dindarlığını yaşamasının önünde engel olmaması nefret suçu cezasının artırılması ötekini öldürmeyi amaçlayarak aynı gemide olduğunu unutarak ülkeye zarar veren yaklaşımların sona ermesini milletinin derisini yüzerek deri Türk Hava Kurumu’nun gaspının bitmesi derisini fitresini zekâtını özgürce vermesini sağlayan bu düzenlemeleri olumlu buluyoruz.”
(İHA)