BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Umutsuz kanser hastalarına davet

Osman Durmuş, ABD'de ziyaret ettikleri sağlık enstitüsünde hastanın kendi dokusundan ilaç üretildiğini belirtti.

Abone ol

Durmuş'un, TBMM Kanser Araştırma Komisyonu olarak ABD'ye yaptıkları gezide ziyaret ettikleri International Institutes of Health isimli enstitünün, umudu tükenen kanser hastalarını, gönüllü olmaları halinde kabul ettikleri açıklamaları basına 'Türk kanser hastaları kobay mı olacak?' şeklinde yansımıştı. Durmuş, bugün Meclis'te gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevapladı. 

Kanser Araştırma Komisyonu üyeleri olarak Washington'daki Kanser Araştırma Merkezi'ni ziyaret ettiklerini anlatan Durmuş, bu merkez bünyesinde, 4 bin araştırıcının çalıştığı Internationel Healt Institutes merkezinin ilgi alanları arasında birçok hastalığın bulunduğunu söyledi. Durmuş, "Burada bize gösterdikleri şey şu. Her türlü kanser tedavisini denemiş ama sonuç alamamış, terminal safhaya gelmiş hastaları oraya yatırıyorlar, tümör örneğinden genetik materyali alıyorlar ve inceliyorlar. Genetim mutasyon varsa o şahısta, o genetim mutasyona uğramış dokuya özgü ya bir ilaç üretiyorlar, ya da monoklonol antikor dediğimiz protein parçacıkları üretiyorlar. 

Tedavide ya bu proteinleri ya da genetik materyalle ürettikleri, henuz ruhsat almamış numaralı ilaçları kullanıyorlar. Biz insanda buna faz 1, faz 2 denemeleri diyoruz. Bu Türkiye'ye özgü değil, tüm dünyaya açık. Bize şunu diyorlar. 'Terminal safhaya gelmiş hastaları bize gönderirseniz biz burada ücretsiz yatırır ve onlarla ilgili ilacı üretiriz. Tedavi aşaması sonrası uygulamada yüzde 60'ı istifade ediyor. Bu hastalar da 3 ayla 7 ay gibi bir süre daha uzun ömürlü oluyor, konforları iyi oluyor' dediler. Bizim ülkemizde terminal safhaya gelmiş birçok vakanın en son nerede kalacağına karar verilemez. O hastane o bakımdan faydalı bir hastane olabilir"
diye konuştu. 

Durmuş, bu imkandan yararlanmak için Sağlık Bakanlığı Kanser Araştırma Daire Başkanlığı yetkililerine ulaşılması gerektiğini kaydererek, ABD'deki enstitüde Türk doktorların da çalıştığını belirtti. Bu doktorlardan birinin Meral Günay Aygün olduğunu ifade eden Durmuş, bu doktorların da hastalara yardımcı olabileceğini kaydetti. Türkiye'nin ciddi bir kanser araştırma enstitüsüne ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Durmuş, üniversitelerin öğretim üyeleri ve araştırıcılarının ABD'deki bu kuruluşla irtibata geçmesini önerdi. Durmuş, "Kanser oldum diyen herkesin müracaat edeceği bir merkez değil. Kanserde gerekli tedavilerden farklı, yeni modelleri terminal safhadaki hastalara uyguluyorlar. Finale yaklaşmış hastalar için öneriler bir yerdir.

"HERKESİN KAFASININ ARKASINDAKİ ZİHNİYETİ SORGULAYAMAYIZ" 

Durmuş, açıklamalarının 'Kobay aranıyor' şeklinde algılandığının hatırlatılması üzerine enstitü yetkililerinin 25 bin gen tespit ettiklerini, ellerinde milyonlarca numune bulunduğunu, onlar üzerinden ilaç üretmeye çalıştıklarını, ruhsat alacak hale geldiğinde bunu ilaç firmalarına pazarlayacaklarını söylediklerini açıkladı. Herkesin kafasının arkasındaki zihniyeti sorgulamanın mümkün olmadığını ifade eden Durmuş, "Kanser hastası terminal safhaya gelmişse biraz bunalıma giren bir hastadır. Umutsuz olmadıklarını ifade etmek adına söylüyorlar. 'Bu hastalar isterlerse gelirler, biz burada onların kendi dokusundan elde ettiğimiz genetik materyale karşı ilaç üretip kullanacağız' diyorlar. 

Bizzat Başkan'ın desteklediği bu projede yıllık 30 milyar dolar harcama yapıyorlar. Ben de kıskandım, gıpta ettim. Niçin benim ülkemde bir kanser araştırma enstitüsü olmasın? Ama hiç değilse o zamana kadar bu sağlık merkeziyle diyalog içinde olabilirler. Afyon'da 5 hastamızın sokakta ameliyat olup gözünü kaybettiği bir ortamda, toplu bebek ölümlerinin olduğu bir ülkede bu araştırıcılar için bir umut ışığıdır" şeklinde konuştu. Durmuş, bu hastaların 7 yıl yaşayacağını söylemediğini, 3 ay ile 7 ay arasında yaşamlarının uzayabileceğini dile getirdiğini ifade ederek, "İnsanların umutlarıyla oynamamak lazım" dedi. 

Durmuş, hastalardan tedavi ve yatak ücretinin alınmayacağını, diğer masrafların ise hastaya ait olduğunu bildirdi. Durmuş, hastaların ABD'ye gidişi konusunda kendisinin hiçbir rolü bulunmadığını ifade ederek, bir insani görev olarak, bilgilendirme amacıyla bunları söylediğini vurguladı. Merkezin 400 yataklı olduğunu ancak bu merkezle entegre çalışan hastaneler bulunduğunu dile getiren Durmuş, Türkiye'deki üniversitelerin bazı klinikleriyle birlikte çalışabileceklerini de bildirdiklerini anlattı. 

Durmuş, gazetecilerin, 'Oraya gidecek olan hastalar kendilerini kobay olarak hissetmeyecek diyebilir miyiz?' sorusuna şu karşılığı verdi: "Gidecek kişi gönüllü olacak tabi. Biliyorsunuz tedavileri kesilen hastalar Türkiye'de de kocakarı ilaçlarına başvuruyorlar. Faz 1, faz 2, faz 3, faz 4 çalışmalar insanlarda yapılır. Faz 1 ve faz 2 çalışmalar gönüllü insanlarda yapılır. Faz 3 belli büyük bir grupta yapılır. Faz 4 ise ilaç olarak 3. dünya ülkelerinde denenir. Bunlar 3. dünya ülke insanı değil, artık hayatla bağı kısa kalmış ama bunu da deneyeyim diyen insanlar."

"TALEP YÜKSEK, BİR ARA TELEFONUMU KAPATTIM" 

Durmuş, 'Siz bunu tavsiye mi ediyorsunuz?' sorusu üzerine, "Tavsiye etmiyorum, bilgi veriyorum. Ben, 'bana başvursunlar' demedim ama çok ihtiyaç olursa bilgi verebiliriz. Onların dergileri var. Internetten de buraya ulaşabilirler" dedi. Durmuş, basının yoğun ilgisi nedeniyle bir ara telefonunu kapattığını, vatandaşlardan da büyük bir talep olduğunu belirterek, "Biz umutları istismar etmek istemiyoruz. Sadece terminal safhada, bu işe gönüllü olan ve ABD'ye gidip gelebilecek mali imkanı olan vakalar için bu mümkün. Ben kanserim, ben de gideyim diyenler için bir merkez değil. Bu benim ülkemde de olmalı diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı'nın bizzat koordine edebileceği bir kanser araştırma merkezi, ulusal sağlık merkezinin altında kurulmalıdır" şeklinde konuştu.