Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 15 Temmuz EDOK davasında ifade veren Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar 15 Temmuz darbe gecesi yaşadıklarını anlattı. Dündar, ''İstanbul'da saat 03.00 den itibaren darbeye teşebbüs hareketlerinin başarılı olamayacağı anlaşılmaya başlanıldı ve o saatten sonra rütbeli subaylar beni aradı'' dedi.
Abone olAnkara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 15 Temmuz EDOK davasının 8'inci celsesi görüldü. Bir önceki celsede Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar'ın tanık olarak dinlenmesi kararı alınmıştı. Ancak Dündar'ın celse arasında gelip ifade verdiği öğrenildi.
15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi sürerken cuntacılara karşı açıklama yaparak kilit bir rol oynadığı belirtilen Ümit Dündar’la ilgili Başbakan Binali Yıldırım, "Genelkurmay Başkanlığı’na vekaleten 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar atanmıştır" açıklamasında bulunmuştu.
Ümit Dündar ifadesinde özetle şunları anlattı: “Ben FETÖ Silahlı Terör Örgütü tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında Ankara'da görevli değildim, o tarihte karargahı İstanbul'da bulunan 1. Ordu Komutanlığını yürütmekteydim. Darbe teşebbüsü, akşam saatlerinde başladığı andan itibaren ben bağlı olan ordu komutanlığım ile birlikte anayasal düzenin yanında yer alarak Cumhurbaşkanının, Meclisin ve Anayasal merci ve makamlarının yanında yer aldım.
“İSTANBUL'DA SAAT 03.00 DEN İTİBAREN DARBEYE TEŞEBBÜS HAREKETLERİNİN…”
“Bu şekilde faaliyete başladıktan sonra da saat 00.50 sıralarında da ulusal kanallardan kamuoyuna bu yöndeki halimizi duyurduk. Benim bu duyurmamdan sonra birçok askeri yetkili tarafımdan irtibata geçmişti, zaten o gün Kara Kuvvetleri yapılanmasında da görevi başında en yüksek rütbeli subay olarak ben kalmıştım. Belirttiğim tarihte ihtilale teşebbüsün başarı sağlayıp sağlamayacağı henüz belli olmadı erken saatlerden itibaren de ihtilale teşebbüsün başarı sağlayamayacağının anlaşıldığı saatlerden sonra da bir çok üst rütbeli subay tarafımı aradı, şahsi kanaatim olarak İstanbul'da saat 03.00 den itibaren darbeye teşebbüs hareketlerinin başarılı olamayacağı anlaşılmaya başlanıldı.
“ANKARA'DA ŞUANDA EN YÜKSEK RÜTBEDE SEN MİSİN DEDİM”
“Ben belirttiğim gibi o tarihte Ankara'da değildim, İstanbul'da idim. Darbenin bastırılmasına yönelik faaliyetleri İstanbul'dan yönetiyordum, saatini tam olarak hatırlamıyorum ancak saat 02.00-02.30 olma ihtimali yüksek Ankara'da Lojistik Komutanı olan Korgeneral Yıldırım Güvenç beni aradı, bana komutanım ben Ankara'dayım diyerek Ankara ile ilgili bilgi vermeye başladı. Ankara Merkez'de Genelkurmay Karargahı’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahının, Akıncı Hava Üssü'nün darbecilerin kontrolünde olduğunu belirtti, ben Ankara'da şuanda en yüksek rütbede sen misin dedim, evet benim dedi. Bu nedenle Ankara ile ilgili kendisiyle görüşmeye devam ettim ve Ankara ile ilgili gelişmeler hakkında beni zaman zaman bilgilendirmesini istedim. Bu kapsamda Yıldırım Güvenç belirli aralıklarla kaç defa olduğunu hatırlayamıyorum emin olmamakla birlikte 4 veya 5 kez beni telefonla arayarak Ankara'nın durumu hakkında bilgi verdi.
“METİN İYİDİL'İN VE YILDIRIM GÜVENÇ'İN DE DARBEYİ BASTIRMAK İÇİN…”
“Ben o gece dosyanızın sanıkları olduğunu belirttiğimiz kişilerden sadece Metin İyidil ile saatini tam olarak hatırlamamakla birlikte 16 Temmuz sabah saatlerinde ilk kez Metin İyidil'in beni araması ile görüştüm, saatini tam olarak hatırlayamıyorum, ancak tam olarak emin olmamakla birlikte saat 07.00-08:00 gibi görüştüm. Görüşmemde Metin İyidil bana Polatlı'da görevli general Osman Ünlü'nün 4 Kolordu'ya gittiğini, darbeci komutan olarak 4. Kolordu Komutanlığını üstlenmek istediğini, kendisiyle görüşerek Osman Ünlü'yü bundan vazgeçirdiğini söyledi. Ben hiçbir şekilde o sabah Metin İyidil'i aramadım. Ancak Metin İyidil arayıp bana ulaşamayınca geri dönüş olarak arayıp aramadığımdan emin değilim.
BEN KENDİSİNE BİR TALİMAT VERMEDİM
Fakat bu şekilde Metin İyidil ile takip eden anlarda 4-5 kez hatırladığım kadarıyla görüştüm. Ancak hiçbir şekilde ben kendisine bir talimat vermedim, her defasında Metin İyidil beni arayarak Etimesgut'a gidiyorum, tankların çıkmasını engelleyeceğim gibi sözler söyledi. Bir defasında aradı yine Etimesgut'tan tankların çıkmasına engel olduğunu söyledi, bu şekilde aramalarda kendisiyle ilgili bilgi verme mahiyetinde idi. Ayrıca bir aramasında da bana darbe teşebbüsünü bastırmakta ihtiyaç olduğu takdirde kullanılabilecek olarak emrinde iki birliğin olduğunu, bu birliklerden bir tanesinin Ankara'da bulunan Atıcılık ve Uzman Nişancılık Birliği olduğunu, diğer birliğinde Isparta Eğridir'de birlik olduğunu söyledi.
ÖYLE BİR TALİMATIM OLMADI
Ancak ben kendisine hiçbir şekilde birlik hazırla gibi ve yahutta Ankara'ya intikal ettir gibi bir talimat vermedim, dediğim gibi sürekli aramalar onun tarafından gerçekleştirilip durumu hakkında bilgi verme niteliğinde idi. Ben Yıldırım Güvenç'e de herhangi bir şekilde darbe teşebbüsünü bastırmakta kullanılmak üzere ne Isparta'da, ne Eğridir'de, ne de başka bir birlikten birlik hazırlaması ve intikali hususunda talimatım olmadı. Metin İyidil'in veyahutta Yıldırım Güvenç'in de darbeyi bastırmak için herhangi bir birliğin intikali hususunda teklifi olmamıştır.
“ANKARA'YA BİRLİK NAKLİNİ İSTEMEM SÖZ KONUSU OLAMAZ”
Ancak saatini tam olarak hatırlayamıyorum ancak Genel Kurmay Başkanımızın Akıncı'dan helikopter ile ayrılmasına müteakip bir saatte ben İstanbul havaalanında bulunduğum bir anda, Akıncı'daki çatışmaların tamamen sonlandığını değerlendirdiğim bir sırada Akıncının kontrolünü sağlayarak, oraya darbe teşebbüsçüleri tarafından götürülmüş bulunan diğer komutanların Akıncı'dan Ankara'ya nakli için Yıldırım Güvenç'i aradım, Yıldırım Güvenç'e Akıncı üssünü çevrelemiş bulunan emniyet güçleri ile koordineli olarak emniyet güçleri ile herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan, çatışmaların bittiğini değerlendirdiğim bir sırada, Akıncı üssünün kontrolünü sağlayarak, Akıncı üssündeki komutanların Ankara Merkez'e naklini sağla, dedim.
Bu nakil sağlamasında zırhlı personel taşıyıcı gibi araçlar kullanarak nakillerin sağlanmasını istedim. Dediğim gibi ben bu hususları belirttiğimde Akıncı'da da darbe teşebbüsü ile ilgili olayların bittiğini değerlendirmiştim. Isparta Eğridir'deki birliklerden Ankara'ya nakil için herhangi bir şeklide bir emir vermedim. Durumu da değerlendirdiğimizde olayların bittiği bir anda ve bu birlikleri daha önce darbeye destek niteliğinde bir tutumda aldıkları dikkate alındığında Ankara'ya birlik naklini istemem söz konusu olamaz.”
“DARBE EMİRLERİNE UYULMAMASI TALİMATINI VERDİK”
Bugünkü duruşmada, Başkan Hüsamettin Otçu'nun, Ümit Dündar'ın ifadesini okumasından sonra diğer tanıkların dinlenmesine geçildi. İlk tanık o gece Faaliyet İzleme Merkezinde görevli Hasan Yorulmaz, sözde darbe bildirisi ve atama listeleri geldiğinde evrakları dönemin Kurmay Başkanı Hamza Koçyiğit'e götürdüklerini belirterek, şunları söyledi: "Evrakları ve listeyi okudu. Mehmet Topçu generalin kurmay başkanlığına atandığını söyledi. Topçu general, 'ben kesinlikle bu emre uymuyorum. Benim komutanım sizsiniz' dedi. Sözde emirler ast birliklere de gönderilmiş. 'Ne yapacağız' diye sordular. Bunun üzerine tekrar Koçyiğit'e gidip, talimatını sorduk. Koçyiğit, 'Bu şartlarda ne gibi bir emir vereyim?' dedi. Faaliyet İzleme Merkezi'ne dönüp, ast birliklere sözde darbe emirlerine uyulmaması talimatını verdik."
Yorulmaz'ın bu beyanları üzerine bir üye hakim, "Siz, 'bu şartlarda ne gibi bir emir vereyim?' sözünden ne anladınız? Ne anlama geliyor?" diye sordu. Yorulmaz, Koçyiğit'in darbenin lehinde ve destekleyici bir emri olmadığını bildirdi. Üye hakim, "O zaman darbenin aleyhindeydi" demesi üzerine de Yorulmaz, "Evet" karşılığını verdi.
“SORU SORMA HAKKIMIZ ENGELLENMİŞTİR”
Tanık beyanlarına karşı söyleneceklerin alınması sırasında davanın 1 numaralı sanığı emekli Koramiral Metin İyidil'in Avukatı Abdullah Kaya, "Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar savunma tanığı olduğu halde bizden habersiz dinlenmiştir. İşleri yoğun olabilir. Ancak soru sorma hakkımız engellenmiştir. Bu usule uygun değildir" itirazında bulundu. Avukat Kaya mahkeme reddetmesine rağmen bazı tanıkları hazır ettiklerini belirtirken, bu isimlerden Ahmet Zeki Üçok için şu ifadeleri kullandı: "Kendisine FETÖ uzmanı diyen, MİT'e verdiği listede müvekkilimin ismini ilk veren kişidir."
Avukat Kaya, Mustafa Önsel hakkında da, "İkinci FETÖ uzmanı, Mustafa Önsel denilen bir adam" şeklinde konuştu.