BIST 9.949
DOLAR 35,24
EURO 36,71
ALTIN 2.978,97
HABER /  MEDYA

Ulusal Kanal ve Halk TV neden Erbakancı oluverdi?

Soner Yalçın, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi ulusalcı medya aktörlerinin Milli Görüş aşkı nereden pydaj oldu? Alper Görmüş'ten çarpıcı analiz...

Abone ol

GAZETECİLER.COM
Türkiye flaş transferlerinden Alper Görmüş, bugünkü Soner Yalçın, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi ulusalcı medya aktörlerinin son dönem yayınlarında görülen Milli Görüş ve Erbakan aşkını sorguladı. Ulusalcıların 28 Şubat pişmanlığının perde arkasını anlatan Görmüş "askeriyle siviliyle ulusalcılığın Milli Görüş’le barışıp ittifak yapmak için kararlı bir çaba içinde olduğuna inanıyorum" dedi.

İşte Görmüş'ün yazısındaki ilgili bölüm:

Türkiye’de Kemalist-ulusalcı gelenek, din ve dindarlık konusundaki tarihsel-geleneksel tavrını sürdürdüğü sürece toplumun geniş muhafazakâr kitleleriyle irtibat kuramayacağını nihayet anlamış bulunuyor.
Ulusal Kanal ve Halk TV’nin son dönemdeki “İslamiyet” yayınları, bunun farkına varmanın ve geç kalmışlığın telaşıyla olayı abartmanın örnekleriyle dolu.
Fakat ulusalcılık, geçtiğimiz on yıllarda “İslamiyetten arındırılmış milliyetçilik” vasfını lafzen de fiilen de o kadar çok vurguladı ki, dinle arasına ördüğü bariyerleri Anti-Kapitalist Müslümanlar vb. küçük gruplarla dostluk kurarak kırma imkânını yitirdi.
Ulusalcılığın, “dindarların bir bölümüyle ittifak” ihtiyacını anlamlı ölçülerde giderecek aktörler üzerinde düşünmeye başladığımızda, hiç kuşkusuz akla ilk olarak Millî Görüş hareketi geliyor... Bu, yalnız Millî Görüş hareketinin büyüklüğü ve temsil gücü üzerinden varılmış bir sonuç değil... Gerek Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) karşıtlığı gerekse de ABD ve Avrupa Birliği alerjisi, Milli Görüş’ü “içerik” olarak da, siyaseten de alternatifsiz kılıyor.
Nitekim fiili süreç de o yönde tecelli etti. Türkiye’nin ulusalcıları uzun bir süredir Erbakan’a karşı 28 Şubat’ta reva görülen muamelenin haksızlığı üzerinde yazıp çiziyorlar; bunun, Millî Görüş’le ittifak arayışlarının psikolojik vasatını oluşturmaya dönük bir girişim olduğu açık.
***
Bu yolda atılan adımların son partisi 28 Şubat soruşturmasının başlamasından sonra geldi. Mesela eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Tuncer Kılınç şöyle konuştu:
“Allah gani gani rahmet eylesin, Erbakan millici bir liderdi. Onu doğru anlayamadık, askerler Erbakan’ı doğru anlamadı.” (Yeni Akit, 1 Nisan 2013).
28 Şubat döneminde “Erbakan’a küfür eden general” olarak tanınan Osman Özbek de geçtiğimiz yıl Milat gazetesine verdiği söyleşide, “Keşke Milli Görüşü anlasaydık. O günler hiç yaşanmasaydı. Milli Görüşün emperyalizmle mücadelesini ve dik duruşunu gerçekten çok önemsiyorum.” dedi (Milat, 23 Mart 2012).
Bu fasıldan en şaşırtıcı çıkış ise Soner Yalçın’ın geçtiğimiz yıl yayımlanan kitabı üzerinden geldi: Erbakan: Eziyet Edilerek Yalnızlığa Yükseltilen İnatçı Bir Siyasal Liderin Portresi...
Yaşadığı yıllar boyunca Erbakan’a kan kusturan yayınların sahibi Soner Yalçın, kitabında Erbakan’ı şöyle tanımlıyordu:
“Erbakan, siyasi hayatı boyunca itilerek, bastırılarak, eziyet edilerek, arkadan hançerlenerek yalnızlığa yükseltildi. Hiç ‘aman’ dilemedi; inancına ve düşünsel değerlerine tutkuyla bağlı kaldı. İnadın, sabrın adı oldu.”
Peki, nedendi bu aşk?