Sabah yazarı Hıncal Uluç Aziz Yıldırım'ın döneceğini söyleyen yorumculara güldü. Neden mi?
Abone olAziz Yıldırım'ın istifa ettiği gün bu durumu palavra olarak gören Hıncal Uluç sözlerinin haklılığını sözleriyle değerlendirdi.
Yazı: Hıncal Uluç
Kaynak:
-En çok da "Bekleniyordu" diye yazan yorumculara güldüm.. Aziz Yıldırım'ın geri dönüşü bekleniyormuş.. Ne zaman yazdılar yorumlarını.. Yıldırım geri dönüşünü açıkladıktan sonra..
Oysa biz 18 Mayıs'ta istifasını açıkladığı gün yazmıştık, "Palavra" diye..
Palavra olduğunu bizim gibi onlar da biliyorlardı. Çünkü Aziz Yıldırım'ı hatta bizden iyi tanıyorlardı. Buna rağmen yazmadılar.. Yazamadılar.. Yazmağa cesaret edemediler..
Bizi onlardan ayıran fark, daha doğru, daha iyi düşünmemiz değil.. Düşündüklerimizi yazma cesaretimiz..
"Kutsal İttifak medyası" derken ne kadar haklı olduğumuzu bir defa daha kanıtladı meslektaşlarım o kadar..
Aziz Yıldırım'ın dümen suyunda gazetecilik, yorumculuk.. Türk spor kamuoyunu bu kalemler yönlendiriyor işte..
Galiye Teyzemin çocukken bana ilk öğrettiği şarkılardandı, Yalancı Çoban'ın öyküsü..
"Bir küçük çoban varmış Yalancılık yaparmış.."
"Kurt geldi" diye bağırırmış çoban ikide birde.. Köylü koşarmış, kurt murt yok..
Bir gün sahiden gelmiş kurt.. Küçük çoban çığlık çığlığa.. Ama kimseler inanmamış ona..
"Kimsecikler gelmemiş, Çobanı da kurt yemiş.."
O gün bugün, köy çocuklarının oyun şarkısı olmuş, zavallı yalancı çoban..
"Yalancı, yalancı Sana kimse inanmaz.. Yalancı, yalancı, Sözüne kimse kanmaz.."
Efendim, evine kapanmış, kapıları kilitlemiş, telefonları susturmuş da.. Dört gün kimse ile konuşmamış da.. Sonunda kesin kararını vermiş de..
2001'de söyledi ya bu yalanı.. Bu defa inandırıcı olmak için mizansen hazırlıyor kendisine.. "Bu defa 2001 olmayacak. Dönmeyeceğim" diyor..
Pöh!..
"Palavra.. Medyada ilk defa kendisine yönelik ciddi eleştiriler başladı, onları susturmak için" diye anında yazmıştım yorumumu..
Telefonlar, e-mailler, fakslar yağdırarak bana sövenler, bugün yeniden arayarak özür dilemeyi düşünüyor musunuz?.
Aziz Yıldırım, Ali Şen'in makas almasına izin vererek, makasa tepki bile göstermeyerek, o gün yaptığımız yorumu da haklı çıkardı..
"Ali Şen'in kucağında dönüş.."
Yavuz Donat'a Fenerbahçe Başkanı olmanın beş şartını açıkladı Ali Şen.. "Beşi de bende var" diyerek.. "Aziz'de sadece biri var oysa" dedi.. Beş şarttan sadece birine sahip Aziz'i niye Makaslı Başkan yaptığını ise sadece yakın dostlarının kulaklarına fısıldadı..
Herkesi kör, alemi sersem sanan Makaslı Başkan "Efendim başka aday çıkmadı" diye mazeret gösteriyor, yüzü kızarmadan..
"Aziz Yıldırım adaysa yokuz" dedi, bütün muhtemel adaylar.. Bunu iyi bildiği için "Yok" olduğu mesajını hiç vermedi, tersine sık sık dönüş sinyalleri yolladı.
Tüm adayların yolunu bizzat kesti.
"Aziz Yıldırım varsa da, yoksa da adayım" diyen tek kişi Sadettin Saran'ın aday olmaması için de, kongre tarihinin, Saran'ın cezasının bitmesinin iki hafta önüne çekti. Korktuğu tek adamı da böyle durdurdu.. Sonra çıkıp " Koskoca Fenerbahçe'de adam kıtlığı var ondan döndüm" demeye sıkılmadı, utanmadı..
Antalya'da Kaya Otel'de akşam yemeğindeyiz, kalabalık bir gurup olarak.. Bir minik kız geldi yanıma.. Adı Naz..
"Sizi kutlarım" dedi.. "Şampiyonluğunuzu.."
"Sen hangi takımı tutuyorsun" dedim..
"Beşiktaşlıyım" dedi..
"Ben de seni kutlarım o zaman" dedim.. "Siz de kupayı aldınız.."
"Yoo.. Bizim kupa önemli değil. Asıl kupa sizinki" dedi, bilgiç bilgiç.. "Bu minicik kız bunları nerden biliyor" diye şaşkın şaşkın düşünürken, devam etti..
"Fenerbahçe şampiyon olmasın da kim olursa olsun.."
6, bilemedin 7 yaşında bir kız çocuğu eğer "Fener şampiyon olmasın da.." diyorsa eğer bu ülkede, oturup çok ama çok uzun düşünmek gerek..
Türkiye'nin en sevilen takımını, şimdi anketlerde "En nefret edilen takım" durumuna kimlerin düşürdüğünün iyi bilinmesi gerek!..
"Kongre" mi dediniz?..
Güldürmeyin beni!..
Kongre eğleniyor!..