Ve işte tam o sırada Ertuğrul Özkök arıyor Uluç'u. Bakın Uluç başından geçenleri nasıl anlatıyor Özkök'e
Abone olErtuğrul Özkök'ü dinliyoruz:
"GEÇEN perşembe günü Hıncal Uluç'la konuşuyorum. Viyana Havaalanı'ndaymış. Keyifli bir kahkaha atarak, ‘‘Biliyor musun başıma ne geldi’’ diyor.
Uçaktan inip Viyana Havaalanı'na girdiği sırada karşıdan biri koşup elini sıkmış ve ‘‘Hoş geldin Erman Abi’’ demiş.
Onu Erman Toroğlu ile karıştırmış.
Aynı kahkahayı bir kere daha atıp, ‘‘Bana bu yapılır mı’’ diyor.
O akşam Hürriyet binasında ‘‘Altın Kelebek’’ ödül töreni vardı.
Ben de törenin açılışını yapmak üzere kürsüdeydim.
Konuşmam bitip kürsüden inerken birden muziplik nöbetim tuttu ve tekrar kürsüye dönüp, ‘‘Şimdi size en son gelişmeleri aktarıyorum. Bundan iki saat önce Viyana Havaalanı'nda çok ilginç bir olay meydana geldi’’ diyerek bunu anlattım.
Salonda büyük bir kahkaha koptu.
* * *
Erman Toroğlu ile Hıncal Uluç'un atışmaları artık Türk kamuoyu tarafından bilinen bir şey.
Ama Hıncal Uluç'un bunu espri ile anlatması çok hoşuma gitti.
Demek ki en büyük, en kırıcı, en acımasız tartışmaların bile böyle esprili anları olabiliyormuş.
Böyle şeyler benim başıma da gelir.
Öyle anlarda hep kendi kendime sorarım.
Acaba o esprili durum, bir anlık ateşkes midir?
Ne yazık ki ateşkes iki taraflı bir tasarruf.
O nedenle çoğu kez, esprili anın etkisi gidince eski öfkeler, eski tahammülsüzlükler insan ruhu denilen o imparatorluğun hákimiyetini yine ele geçiriyor."