Başbakan Erdoğan, "Aydın Doğan'ın silahşorları" dedi ya.. Hıncal Uluç orada kalmış ve Hürriyet yazarlarına vuruyor.
Abone oldiyor Hıncal Uluç... Doğan Grubu yazarlarına bu söz.. Ama, Hıncal Uluç, yazısını birgün önce yazdığı için, ipin ucunu kaçırıyor...
Doğan Grubu'nun yazarlarını eleştiriyor mesela.. Başbakan Erdoğan'ın "Aydın Doğan'ın silahşorları" sözüne kimsenin ses çıkarmamasına (!) öfkeli.. Oysa Hıncal Uluç, yazısını erken yazmasaydı, böyle bir tuzağa düşmeyecekti... Çünkü
"(...)Dün (Pazartesi) Doğan gurubu gazetelerinin hepsine baktım.. Yığınla köşe yazarı var gazetelerinde.. Yarısından çoğu, özellikle de demokratlıklarıyla ünlü olanları ölüm sessizliği içinde.. İtham edilen kendi kalemleri. Söylenenler kendi satılmışlıkları, tetikçilikleri.. "Gık" diyen yok.. Görmezden geliyor, başka şeyler yazıyorlardı..
Neden peki?.
Kabulleniyorlar mı ithamları?.. Yoksa Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmeye elleri, dilleri mi varmıyor?.. Ya da "Başbakan haklı" diye düşünüyorlar da, yazma özgürlükleri mi yok? ..
Yoksa?.. Talimat mı aldılar, "Siz bu kavgaya karışmayın, kızıştırmayın" diye..
Dünyanın hangi demokrasisinde "Bu haberi nasıl yazarsınız" diye medyaya saldırılır?.. Üstelik haber doğru. Yazılanlar aynen Alman savcının dosyasından. Ergenekon dosyası nasıl haberse, bu da öyle haber.. Onu ver ama bunu verme.. Yok yahu?..
Nerde bu ülkenin demokrat kalemleri..
Haberi yazmak değil, yazmamak taraf tutmaktır. Ben, kendi gazetem SABAH'ı, "Haberi niye yazmıyorsunuz" diye eleştiriyorum durmadan. Bu eleştirilerim de bu gazetede çıkıyor, kelimesine dokunulmadan..
Ama onlar kendi sütunlarında geçin kendi yayınlarını eleştirmeyi, kendilerini savunamıyor "Benim kalemim satılık değildir. Ben tetikçi değilim" bile diyemiyorlar.. Hakareti susarak kabulleniyorlar. Neden?..
Aylardır bana "Hâlâ SABAH'ta nasıl yazıyorsun" diyenlere ben soruyorum bugün..
Anladınız mı şimdi?..