BIST 9.673
DOLAR 35,15
EURO 36,57
ALTIN 2.957,64
HABER /  GÜNCEL

Ultraslan’dan çok sert açıklama

Galatasaray taraftar grubu Ultraslan, şike davasında mahkeme yeniden yargılama kararına sert tepki gösterdi. <br/>13. Ağır Ceza Mahkemesi’ni...

Abone ol

Galatasaray taraftar grubu Ultraslan, şike davasında mahkeme yeniden yargılama kararına sert tepki gösterdi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin şike davası ile ilgili olarak ‘infazın durdurulması ve yeniden yargılama’ kararı üzerine Ultraslan bir açıklama yaptı. Ultraslan’ın mahkeme kararına ilişkin yaptığı açıklama şu şekilde:
“Tüm siyasetçilerin ve bazı medya mensuplarının gördüğü ve adları gibi gerçek olduğunu bilmesine rağmen sulandırarak aklamaya çalıştığı 3 Temmuz süreci, dün 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar ile bambaşka bir sürece girmiştir.
3 yıldır kendilerine kim tarafından olduğuna henüz tam karar veremedikleri odaklar tarafından kumpas kurulduğu yalanlarıyla ağlayanlara, bu iddialarının yersiz olduğu karar metninde belirtilmiştir. Ayrıca duruşma tutanaklarında tahrifat yapıldığı ve sahte deliller oluşturulduğu iddiası da bu kararla çöpe gitmiş; şikenin belgesi olan ve zanlılar tarafından da reddedilmeyen deliller suçun sabit olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Hukuksal boyutu hakkında sayfalarca yazılar yazılabilecek bu süreçte, yeniden yargılanma sebebinin kanunda yapılan bir değişiklik olması oldukça tartışmalıdır.
Yargıtay’ın birçok kararında yer alan ‘Ceza yargılaması sırasında yasada değişiklik olduğunda yeni yasa hemen uygulanır; ancak bu durum, önceki yasanın yürürlükte bulunduğu dönemde, o yasaya uygun biçimde yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmez’ ifadesi de bu yeniden yargılama kararı üzerindeki şaibeyi artırmaktadır.
Bu kararın hukuki değerlendirmesi eğer hala kaldıysa vicdanlı hukukçular tarafından yapılmalı ve halk tüm manipülasyonlara karşı aydınlatılmalıdır. Ancak telafisi mümkün olmayan hasarlar doğurmasından endişe ederek infaz kararını durduran 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin; bu karardan emsal alacak birçok ‘suçlunun da’ toplum vicdanında ve yapısında bırakacağı hasarı hesap etmemiş olması düşünülemez.
Özellikle kararın verildiği günden bu yana bu konuda çıkan haberler tüm kamuoyu gibi bizler tarafından da kaygıyla takip edilmektedir.

"BAŞŞİKECİ VE YALI ÇOCUĞU"
Tüm bu hukuksal meselelerin dışında toplum ile yıllardır adeta alay eden Başşikeci ve ekibi, kararla birlikte meşhur kıvırmalarına bir yenisini daha ekledi. Bu zat, daha birkaç ay önce ‘Ben Aziz Yıldırım olarak, bu hukuka aykırı karara saygı duymuyorum ve bu siyasi kararı tanımıyorum’ sözlerine imza atmıştı.
Başta ‘yalı çocuğu’ olmak üzere camia olarak işlerine yarayacak her siyasi ve idari organa ‘biz sizdeniz’ mesajı verenler, aslında hem yargıyı hem siyaseti kendi çıkarlarına alet ettiklerini sitelerinden yayınladıkları teşekkürlerle gösterdiler.
Tam da bu noktada sürecin başından itibaren adaletin garantisi olmaları gerekirken, suçluların aklayıcısı rolünü üstlenen istisnasız tüm siyasiler de şapkalarını önüne koyup düşünmelidir.
Haklının değil, sesi çok çıkanın yanında olarak idealist değil, popülist olduğunu gösteren tüm siyasiler, toplum vicdanında ve kamu huzurunda affedilmeyecek ve unutulmayacaktır!
Son olarak bırakın kalemlerini, aldıkları nefesi dahi kiralayabilecek kadar acizleşen medya organlarının tutumu da Türk basınının düştüğü içler acısı hali resmetmektedir. Süreci halk gözünde itibarsızlaştırmak için atmadığı takla kalmayan sözde basın mensupları, yukarıda saydığımız tüm gerçeklere gözlerini kapatmış ve satılık kalemlerini şikeyi aklamak ve süreci sulandırmak üzere oynatmışlardır. Klasörlerce delilin hukuksuz olduğu yalanıyla şikeyi yok sayanların; yabancı bir federasyon başkanının sahte bir şike teklifini kabul etmesini günlerdir ‘Dünya’da Şike Skandalı’ manşetleri ile duyurması, gündemin nasıl tıynetsiz bir medya güruhu tarafından yönlendirildiğinin açık ama acınası bir kanıtı niteliğindedir.
3 Temmuz şike skandalını gerçeklikten uzak bir biçimde aklamaya çalışan herkes er ya da geç adalet karşısında cezasını alacak ve Türk sporu bu sefillerden ilelebet temizlenecektir.
Bilinmelidir ki; ‘fikri hür, vicdanı hür’ Galatasaraylılar olarak adalet arayışımız; kimseye yancı olmadan, kimseden medet ummadan, kayrılmayı değil, adaleti talep ederek, haksızlığa ve susan dilsiz şeytanlara isyan ederek, Galatasaray kültürüne yakışır biçimde sonuna dek devam edecektir.”
(İHA)