BIST 9.921
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.962,29
HABER /  GÜNCEL

Ülsever de Özkök'e yüklendi

Ülsever isim vermedi ama, kendi gazetesinin genel yayın yönetmeni de Erdoğan'a o dönem yükleniyordu.

Abone ol

Medya da masaya yatırılıyor 2003 yılının son üç yazısını bu yıla damgasını vuran üç kurumun değerlendirmesine ayırmıştım: AKP, medya ve TSK! Yazılarımda medyayı, olayları ‘‘nakleden’’ olmaktan çok ‘‘şekillendiren’’ bir kurum olarak nitelemiştim: Üç yazının ortak hüküm cümlesi ise şöyle idi: ‘‘AKP'nin damgasını vurduğu 2003 yılı; bu aykırı partiyi iktidara taşıyan yeni koşullar çerçevesinde medya ve TSK gibi kurumların da kendilerini irdelemek zorunda olacakları bir dönemin başlangıç yılı olmuştur.’’ * * * Memnuniyetle görüyorum ki; tahmin ettiğim şekilde, medya 2004 yılına kendini irdeleyerek girdi. Ancak, ben ‘‘revizyonist tarih’’ anlayışının geçerliliği olduğu görüşünde değilim. Eskileri irdelemenin bir yararı yok. Biz bugüne ve bugünkü gazetecilere bakalım. Bugün; medyada iki tutum bu mesleği çok zedeliyor: 1) Cilacılık. 2) Şablonculuk. * * * 3 Kasım öncesi AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'a karşı tavırlarını eleştiri dozunun çok üzerinde hakaret seviyesine çıkaran, terbiye sınırlarını zorlayan bazı medya mensuplarının bugün hükümeti ve Erdoğan'ı koyacak yer bulamamaları, onlara ne fayda getiriyor bilmiyorum ama beni güldürüyor. Benim açımdan; Recep Tayyip Erdoğan mağdurken ona sahip çıkmamı şeriatçılıkla suçlayanların bugünkü halleri gerçekten içler acısı. Bir de şabloncular var ki, onların ortada entel edasında gezmesi de medyayı ağır yaralıyor. Bunlar genellikle beyinlerini 1978'de dondurmuş; okumak, tartışmak ve analiz yapma eylemleri çaplarını aşan; akıllarında sadece onlara ezber çektirilen şablonları tutabilen insanlar. Tek silahları ise hakaret etmek. Bu durum yüzlerine vurulduğunda, eleştiri yapan insanların mahkemelerde aldıkları hakaret cezalarının normal olduğunu söylüyorlar. Breh! Breh! Meğerse bunlar doğruyu söylüyorlarmış ama mahkemeler bunları tazminat ödemeye mahkûm ediyormuş. Demek ki, mahkemeler taraf tutuyor! * * * Ben diyorum ki, kimin ne kadar gerçekleri tahrif eden yazılar yazdığı, kimlerin hakaret ettiği ve tahrifat yaptığı için aldığı cezalar kayıtlardadır. Basın Konseyi ve Gazeteciler Cemiyeti'ne sesleniyorum. Son beş yılda hangi yazarların ne kadar ceza ödediklerini, bu cezaların gerekçelerini açıklasınlar, o zaman durumun ne hale geldiği kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Hodri meydan!