BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,41
ALTIN 2.930,15
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Ülkücüler'den Bakan Günay'a tepki!

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, 3. yargı paketi sonrası yaşanan bazı tahliyelerle ilgili 'vicdan azabı çekiyorum' sözleri tartışmalara yol açtı.

Abone ol

Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Başkanı Hasan İlter, 12 Eylül 1980 darbesi öncesi yaşananların herkesin ortak acısı olduğunu söyledi.

Kinden nefretten hiç kimseye bir fayda gelmeyeceğini belirten İlter, yıllardır zulüm görmekte olan arkadaşlarının cezaevinden çıkmalarını içlerine sindiremeyenlerin, ülkücü gençlerin katillerinin 10 yıl yattıktan sonra tahliye edildiklerini hatırlamalarını istedi.

İlter, Bakan Günay'ın açıklamalarının kendilerini çok derinden üzdüğünü vurguladı. İlter, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde, darbe planlayıcılarının ülkeyi bir plan ve program dahilinde kamplara bölmeleri, bir takım provokatif eylemler düzenlemeleri sonucu ülke meselelerine hassas insanları birbirine düşürdüğünün altını çizdi. İlter, oluşturulan kaos ortamında hiç bir zaman tasvip edilemeyecek müessif olayların meydana geldiğini hatırlattı.
İlter, soldan da sağdan da binlerce pırıl pırıl gencin, siyaset ve bilim adamlarının hayatını kaybettiğini dile getirdi. İlter, darbe sonrasında da aynı hassas gençlerin darbeciler tarafından cezaevlerine doldurularak işkencelerden geçirildiğini, yüzlerce insanın katledildiğini, yüzlercesinin sakat bırakıldığını, binlerce insanın yıllarca hürriyetlerinin gaspedildiğini vurguladı.

Bugünden bakarak, dünkü olayları doğru zeminde değerlendirmek için darbelerin ve darbecilerin çok iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden İlter, şöyle devam etti: "Bize göre mağdurun mağduriyeti; dini, dili, milliyeti, felsefi düşüncesinden önce gelir. Aradan 32 yıl geçmesine rağmen bugün bile darbe dolayısıyle cezaevlerinde çile çekmekte olan darbe mağdurları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları ülkücü gruptan Mahir Kavalcı, Ramazan Çepni ve İsmail Fuat Tarhan'dır. Sol guruptan ise 32 yıldır cezaevinde bulunan Tahir Canan ve 25 yıldır sadece örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle 2037 yılında tahliye olması gereken Muzaffer Öztürk'tür. Bizler, her kim olursa olsun darbe dolayısıyla mağdur olmuş insanların mağduriyetlerinin giderilmesi için elimizden gelen her türlü hukuki, siyasi ve insani girişimlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Hal böyle iken, orta yerde bir suçlu varsa o da darbeci sefiller olması gerekirken, ortada açık ve net bir adaletsizlik sözkonusu iken, adaletin geç de olsa sağlanmış olması sonucunda zulümlerden kurtulan ülkücü arkadaşlarımızın cezaevlerinden çıkmış olmasını fırsat bilerek, hala 12 Eylül öncesi kaos ortamı sendromundan kurtulamayanların ülkücülere ve ülkücülüğe saldırmalarını anlayabilmiş değiliz."

"KİNDEN, NEFRETTEN KİMSEYE FAYDA GELMEZ"

"Gün, barış ve dayanışma günüdür. Bir ve iri olma günüdür. İnsanlığın ulaştığı bu noktada düşmanlıklardan, ayrılıklardan, kinden nefretten hiç kimseye bir fayda gelmeyecektir." diyen İlter, elbette fikri ayrılıkların olacağını ve olması gerektiğini ifade etti.

Bütün bunları Türkiye'nin zenginlikleri olarak gördüklerinin altını çizen İlter, "Bilvesile yıllardır zulüm görmekte olan arkadaşlarımızın cezaevinden çıkışını içlerine sindiremeyenlere; Ümraniye'de gözleri oyulup, dilleri kesilip, tenasül uzuvları koparılarak öldürülen ülkücü 5 işçi arkadaşımızın katillerinin, Adana'da yüzlerce kurşun sıkılarak öldürülen 6 ülkücü öğretmenin katillerinin, MHP'li Gümrük Bakanı Gün Sazak'ın, Malatya İl Başkanı Recep Haşatlı'nın, İstanbul İl Başkanı Necip Altınok'un ve ailesinin, binlerce ülkücü gencin katillerinin 10 yıl yattıktan sonra tahliye edildiklerini hatırlatmak isteriz. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde yaşanan acılar hepimizin ortak acısıdır. Ortak acılarımızın toplumsal barışa vesile olması en büyük dileğimizdir." diye konuştu.