Ülke batıyor, ama kime batıyor!
Levent Kırca'nın içinde bulunduğu minibüs, Bursa yolunda şarampole yuvarlanmış.
Levent Kırca'nın içinde bulunduğu minibüs, Bursa yolunda
şarampole yuvarlanmış. Kaza sonrası açıklama yapan Levent Kırca,
arabasının şarampole yuvarlanmasının önemli olmadığını söylemiş,
"Asıl ülke şarampole yuvarlandı, onu düzeltmeye
çalışıyoruz" demiş.
Ülkede kala kala 1 minibüs yolcusu kadar kalan İşçi Partililerle
birlikte, ülkeyi şarampolden çıkarmaya çalışan adama yakışır bir
açıklama!
Şükürler olsun ki kazayı sıyrıksız atlatmış.
Hani Allah korusun hayatını kaybetse, şu an bazı kanallarda Selda
Bağcan'ın "Uğurlar olsun" türküsü son ses çalıyor,
bazı karanlık tipliler, "Hükümete muhalifti,
öldürüldü!" diyor olacaktı.
Kimilerine göre Levent Kırca, komedi yapa yapa gerçeklerden
uzaklaşmış, kayışı koparmış eski bir sanatçı. Kimilerine göre
ise o bir vatansever.
Bana göre ise eline tutuşturulan Sözcü, Aydınlık, Cumhuriyet ve
Yurt Gazeteleri'ni okuya okuya Türkiye'nin uçurumun eşiğinde
olduğuna iyiden iyiye inanan, hayata at gözlükleriyle bakan
biri.
Hayır, hayır!
AK Parti'yi savunmaya falan çalışmayacağım. Ne benim AK Parti'yi
savunmaya, ne de AK Parti'nin benim desteğime ihtiyacı
var.
Amacım Levent Kırca'nın yaşadığı paranoyayı ve siyasi acemiliğini
kendi çapımda yorumlamak.
Levent Kırca benim ilgi alanıma önce İşçi Partisi'ne katılarak,
daha sonra ise geçen gün, sahnede "Madem Kemal Kılıçdaroğlu
beni dinlemeden gitti. Ben de bir karı buldum onu düzmeye
gideceğim" dedikten sonra girdi.
Ondan önce Çin'de bisikletten düşen adam kadar bile ilgimi
çekmediğini samimiyetle söyleyeyim.
Şimdi bir adam düşünün.
Önce, ülkeyi başında bulunduğu koalisyon hükümeti döneminde
şarampole yuvarlayan Ecevit'in partisine sonradan girerek siyasete
başlıyor. Üsküdar Belediye Başkan adayı oluyor.
Olabilir, normaldir.
Sonra bu adam ne oluyorsa Ecevit'in partisini bırakıyor, Doğu
Perinçek'in İşçi Partisi'ne gidiyor.
Hani Levent Kırca'nın vatansever dediği Perinçek var ya. Bakın
Abdullah Öcalan yakalandıktan hemen sonra DGM savcısına verdiği ve
altına imza attığı ifade tutanağında Perinçek hakkında neler
söylüyor:
"Doğu Perinçek'in 1991 yılında kampımıza geldiği ve benimle
görüşmeler yaptığı doğrudur. Bana 'Siz bu şekilde muvaffak
olamazsınız benim siyasi yapılanmam içinde yer almanız daha doğru
olur' şeklinde telkinlerde bulunuyor, stratejik konularda destek
oluyordu..."
İşte böyle bir yerden sesleniyor bizlere Levent Kırca.
Vatana ihanetin merkez üssünden vatan kurtarıyor!
İşçi Partisi'ne değil de, AK Parti'ye oy veren Halil Ergün, Ali
Poyrazoğlu, Sezen Aksu gibi sanatçıları işte buradan mimliyor
"Vatan haini" olarak... Hem de bir hafta önce
vatanperverken!...
O, "Vatan elden gidiyor" diye haykırıyor, siyaha
beyaz, beyaza siyah demeye and içmiş bir zümre ise
"Bravooo, bravooo, yanındayız, arkandayız" diyerek
onu gazlıyor!
"Önündeyiz" diyemiyorlar çünkü "Karı
buldum düzerim" diyen bir adama sırt dönmenin tehlikesinin
farkındalar!
Hadi gelin Levent kırca'nın gerçekten samimi olduğuna inanıp,
ülkesi için feryat eden bir kahraman olduğuna inanalım.
O zaman şu soruları sormamız gerekiyor:
Bundan 10 yıl önce koalisyon hükümeti döneminde ülke şarampollerden
yuvarlandı. Bankalar boşaltıldı. Dolar bir günde iki kat arttı,
şekere, çaya, una, ekmeğe, yağa sabah akşam zam yapılıyordu.
Enflasyon 3 haneli rakamlardaydı. Çocukların evlerinde açlıktan
öldüğü haberleri medyada yer aldı.
Ülkede polisler bile "Maaşımızı verin" sloganları
ata ata sokaklarda eylem yaptı. Esnaf kendini canlı canlı yaktı,
Ecevit'in başına yazarkasa fırlatıldı.Aynı Ecevit Clinton'un
huzurunda el pençe divan durdu. IMF borç para vermiyordu. Sen o
dönem bunları izleyip "Olacak o
kadar" skeçleri eşliğinde paraya para, servete servet
katmaktan başka ne yaptın? O zaman ülke batıyor diye neden nara
atmıyordun da şimdi böyle alevlendin?
Bugün ülke batıyor derken neyi baz alıyorsun?
10 yıl önce tam takır- kuru bakır olan Hazine'nin kasasında 120
milyar TL biriktiği için mi? 152 milyar dolar ihracat yapıldığı
için mi? İMF'ye borcumuz kalmadığı ve üstüne üstlük 5 milyar
dolar borç verdiğimiz için mi? Enflasyon tek hanelere düştüğü için
mi?
Üniversite harçları kaldırılıp üstüne 480 TL burs verildiği için
mi? Okullarda bedava kitap dağıtıldığı için mi?
Türkiye tarihinde ilk kez kendi uydusunu fırlattığı, kendi tankını,
kendi insansız hava aracını yaptığı için mi?
Patikaları andıran yollar duble hale getirildiği için mi?
Türkiye'nin dört bir yanında kentsel dönüşümler başladığı için mi?
İnsanlar artık hastanelerde rehin kalmadığı için mi battı bu ülke
diyorsun?"
Bu kıyaslamaya ve bu sorulara cevap verebilirsen, belki kendini
daha iyi anlatmış olacaksın bu millete...
Ha!
"AK Parti hükümeti Öcalan ile, PKK ile müzakere masasına
oturuyor" diye isyan ediyorsan...
Öcalan yakalanmadan çok önce dahi, iktidarda olan hükümetler adına
istihbarat servislerinin kendisiyle çeşitli zamanlarda barış
ortamını tesis etmek için masaya oturduğunu bil. Özal, Ecevit,
Demirel ve niceleri zamanında bunlar defaatle oldu, olması da
normaldir.
Onların farkı, senin liderin Perinçek gibi haince planlar içinde
olmadılar, APO'yu kampında ziyaret edip, teröristleri,
"Selam gerillaaaa" diye selamlamadılar.
Kaldı ki...
Türkiye Harp Malulü, Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri dernekleri,
"Kiminle görüşülecekse görüşülsün. Yeter ki barış
olsun" diyorsa burada sana ve senin gibilere sadece susmak
düşer.
Onun içindir ki, sizin "Ülke batıyor"
hezeyanların, sarhoş skeçlerinden daha çok güldürüyor milleti.
.
Bakma sen onlara...
Yıllardır aptal muamelesi yapılan bu millet, "ülkenin
halinin birilerine battığını" çok net bir şekilde görüyor,
biliyor!