Ukrayna için 'soykırım' diyen ABD Başkanı Joe Biden Gazze sorusunu duyunca kaçtı
ABD hükümeti yetkilileri, bugüne kadar Ukrayna savaşında yaşananlar karşısında sert yaptırımlarla köşeye sıkıştırmaya çalıştıkları Rusya'yı suçlamak ve kınamaktan çekinmezken İsrail'in Gazze'deki saldırıları konusunda ise tam tersi bir tavır sergiliyor.
Abone olAmerikalı yetkililer, İsrail'in saldırılarını kınamak bir tarafa, bu eylemleri meşru gördüklerini ima eden açıklamalar yapıyor.
Rusya'nın 9 Mart 2022'de hedef aldığı Mariupol'deki kadın doğum hastanesindeki sivil kayıplar, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'nde el-Ehli Baptist Hastanesindeki sivil kayıplardan çok az olmasına rağmen ABD yönetimi, Rusya'ya verdiği sert tepkiyi İsrail'e vermedi. Aksine, olaydan İsrail'i sorumlu tutmaktan kaçındı.
Biden, Mariupol'deki hastane saldırısının ardından 16 Mart 2022'deki konuşmasında, saldırıya ilişkin, "Bunlar, zalimliktir. Bunlar, tüm dünya için bir rezalettir. Tüm dünya Ukrayna'ya destek ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e ağır bir bedel ödetmek için birlik olmuş durumda." ifadelerini kullandı.
Gazze'deki söz konusu saldırının ertesi günü İsrail'i ziyaret eden Biden, buradaki açıklamasında ise "Gazze'deki dünkü hastane patlamasından dolayı çok üzüldüm ve çok öfkelendim. Benim gördüğüme göre, bunun sorumlusu siz değil, diğer ekip." diyerek elinde bunu ispat eden bir kanıt olmamasına karşın İsrail'i aklamaya çalıştı.
Ukrayna'da yaşananlara "soykırım" diyen Biden, İsrail sorusunu duyunca gazetecilerin yanından ayrıldı
Biden, Ukrayna'nın Bucha bölgesinde bulunan toplu mezarların ardından 12 Nisan 2022'de düzenlediği bir mitingde, yaşananları "soykırım" olarak nitelendirdi.
Mitingin ardından bir gazetecinin "Sayın Başkan, Ukrayna'da 'soykırım' ilan etmek için yeterli kanıt gördünüz mü?" şeklindeki sorusunu Biden, "Putin'in Ukraynalı olma fikrini ortadan kaldırmaya çalıştığı her geçen gün daha da aşikarlaşıyor. Her geçen kanıtların miktarı artıyor. Rusya'nın Ukrayna'da kelimenin tam anlamıyla yaptığı korkunç şeylere daha çok kanıt geliyor." dedi.
Biden, Gazze'deki saldırının hemen ardından ziyaret ettiği Tel Aviv'den dönüşte bir gazetecinin "Sayın Başkan, İsrailliler savaş hukuku çerçevesinde mi hareket ediyorlar? Geçen hafta bunun önemli olduğunu söylemiştiniz." sorusuna ise ilginç bir tepki verdi.
Gazetecinin sorusunu yanıtlamak yerine, "Hepinizle konuşmak güzeldi." diyen Biden, arkasını dönerek gazetecilerin yanından ayrıldı.
ABD Dışişleri Bakanı, Gazze'deki hastane saldırısı konusunda sessiz
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Mariupol'deki hastane saldırısının ardından 17 Mart 2022'de yaptığı açıklamada, Rusya'nın tiyatroları ve hastaneleri hedef aldığına işaret ederek "Başkan Biden, Ukrayna'da savaş suçu işlendiğine inandığını söyledi. Buna ben de katılıyorum. Sivilleri kasti olarak hedef almak, savaş suçudur. Son 3 haftadır yaşanan yıkımın ardından, Rusya'nın aksi bir şeyi yaptığı sonucuna varmak zor." ifadelerini kullandı.
Gazze'deki hastane saldırısını ise kınamaktan kaçınan Blinken, saldırının üzerinden yaklaşık 2 hafta geçmesine rağmen bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı.
20 Ekim'de düzenlediği basın toplantısında bölgedeki sivil kayıplarına ilişkin ise "savaş suçundan" hiç bahsetmeyen Blinken, İsrail'in saldırılarındaki sivil kayıplardan sadece Hamas'ı sorumlu tuttu.
Beyaz Saray Gazze'deki saldırı konusunda Hamas'ı suçlamakla yetindi
Beyaz Saray yetkilileri de hastane saldırıları konusunda Ukrayna ve Gazze konularında farklı tutumlar takındı.
Dönemin Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Mariupol'deki saldırıdan sonra yaptığı açıklamada, "Kadın doğum hastanesinin vurulması korkunç, barbarca. Bunu gören birinin duygusal olarak derinden etkilenmemiş olabileceğini düşünmüyorum." ifadelerini kullanmıştı.
Bu saldırının "savaş suçu" teşkil edip etmediği sorusunu ise Psaki, "Tabii ki, Rusya kasıtlı olarak sivilleri hedef alıyorsa bu bir savaş suçu olur." demişti.
Gazze'deki saldırının ardından ise Beyaz Saray yetkililerinden net bir kınama ya da mesaj gelmezken Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Adrienne Watson ise konuyla ilgili X üzerinden yaptığı açıklamada, ellerindeki bilgiye göre, hastane saldırısının sorumlusunun İsrail olmadığını belirtmekle yetindi.
Blinken, Ukrayna'da yaşananları detaylı anlatırken Gazze'de altyapı konusunda İsrail'e üstü kapalı destek verdi
Blinken, saldırılarda altyapıların hedef alınması ve çatışma bölgelerinde enerjinin kısıtlanması konusunda da Ukrayna ve Gazze konusunda tam zıttı tutumlar takındı.
Romanya'da 30 Kasım 2022'de yaptığı konuşmada Blinken, "Putin, askeri olarak yenildiği için savaşını sivillere yönelik sürdürüyor. Bunu, Ukrayna'nın enerji altyapısını yok ederek, elektriği, ısıtmayı ve suyu keserek ve yapıyor ve siviller acı çekiyor." dedi.
Blinken, tüm ülkelerin Ukrayna'nın yok olan altyapısının onarılması için yardım etmesi gerektiğini belirterek "Bu saldırı, enerji altyapısına yönelik. Bu saldırı, ülkenin her yerindeki sivillere yönelik. Bu, normal değil ve normalleştirilemez. Ülkede yaşanan vahşetin barbarca olduğuna dair ortak bir görüşe ihtiyacımız var." diye konuştu.
Aynı günkü başka bir konuşmasında da Blinken, Ukrayna halkının durumunu detaylarıyla şöyle anlattı:
"Ukrayna, savaş alanında ivme kazanmayı sürdürürken Putin, öfkesini ve ateşini Ukrayna'nın sivil halkına yöneltti. Son birkaç haftada Rusya, Ukrayna'nın enerji sisteminin üçte birini bombalayarak, dondurucu soğuklar arttıkça milyonlarca insanı, soğuğa, karanlığa sürükledi.
Çocuklar için, yaşlılar için, hastalar için, ısınma, su, elektrik... Bunlar, Putin’in yeni hedefleri. Onları çok sert vuruyor. Ukrayna halkına yönelik bu gaddarlık barbarca."
Öte yandan Blinken, 13 Ekim'de Katar'ı ziyaretinde yaptığı açıklamada, Gazze'ye elektrik, yakıt ve su akışının kesilmesine değinmezken İsrail'in Gazze'deki saldırılarında altyapıyı hedef almasından da Hamas'ı sorumlu tuttu ve bu saldırılara açık kapı bıraktı.
Blinken, "Hamas, sivilleri canlı kalkan olarak kullanıyor. Filhakika (Hamas) onları, Hamas yetkililerini veya teçhizatını ve altyapısını korumak için kullanıldıkları mevzilere yerleştiriyor. Tabii ki siviller, askeri operasyonun hedefi olmamalı. Onlar, İsrail operasyonlarının hedefinde değil. Onlar, Hamas'ın eylemlerinin bilfiil kasıtlı hedefi." değerlendirmesini yaptı.
Gazetecilerin öldürülmesi farklı yorumlandı
ABD'li yetkililer, çatışma bölgelerinde gazetecilerin hedef alınması konusunda da Rusya ve İsrail'e aynı tepkiyi göstermedi.
ABD'li gazeteci Brent Renaud'un Ukrayna'da öldürülmesinin ardından, dönemin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price yaptığı yazılı açıklamada, "Sahada savaşmak için bulunmayan gazeteci ve film yapımcılarının Kremlin güçlerince öldürülmesi ve yaralanmasından dolayı dehşete kapıldık." ifadesini kullandı.
Gazetecinin ailesine başsağlığı dileklerini ileten Price, "Bu, Kremlin'in ayrım gözetmeyen eylemlerinin başka bir ürkütücü örneğidir." dedi.
Mevcut Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ise İsrail bombardımanında bugüne kadar 36 gazetecinin yaşamını yitirmesine ilişkin İsrail'i doğrudan kınamadı ya da suçlamadı.
Miller, 26 Ekim'deki basın toplantısında, ABD hükümetinin gazetecilere önem verdiğini belirterek "Bu gazetecilerin ölümünden dolayı yas tutuyoruz." demekle yetindi.
RSF'ye göre Lübnan-İsrail sınırında kameramanın öldüğü olayda kasıtlı saldırı yapıldı
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Lübnan-İsrail sınırında Reuters kameramanı İssam Abdullah'ın öldüğü olaya ilişkin balistik analizin, İsrail yönünden kasıtlı saldırı yapıldığını ortaya koyduğunu duyurmuştu.
RSF'den yapılan açıklamada, saldırı günü saat 18.00 sularında aralarında Abdullah'ın da olduğu 7 gazetecinin bulunduğu bölgeye yaklaşık 30 saniye aralıkla 2 saldırı gerçekleştiği kaydedilmişti.
RSF tarafından yapılan balistik analizin, söz konusu atışların gazeteci grubu ve araçlarının hedef alındığı bölgenin doğusundan, İsrail sınırı yönünden geldiğini ortaya koyduğu aktarılan açıklamada, "Bu kadar kısa sürede (30 saniyeden biraz fazla) aynı noktaya aynı yönden gelen iki saldırı olması kasti hedefleme olduğunu açıkça gösteriyor." ifadesine yer verilmişti.
Açıklamada, olay günü saldırının gerçekleştiği noktada bulunan gazetecilerin üzerinde "basın" yazılı kurşun geçirmez yeleklerinin olduğu ve kasklarını taktıkları kaydedilmişti.