Uğur Dündar, hakem Halil Umut Meler'e yapılan saldırının ardından Fenerbahçe'nin resmi hesabından açıklama yayınladı.
Abone olFenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Uğur Dündar, kulübün resmi internet sitesinden dikkat çeken bir açıklama yaptı.
Dündar, Süper Lig'in 15. haftasındaki Ankaragücü - Rizespor maçı sonrası Faruk Koca'nın hakem Halil Umut Meler'e saldırılmasının ardından sosyal medyada ortaya atılan, "Ali Koç'un sözleri nedeniyle durum bu noktaya geldi" iddiasına cevap verdi.
Uğur Dündar'ın açıklaması:
Dün akşam yaşananlar yeşil sahalarda görmemeyi dilediğimiz görüntülerdi. Öncelikle Sayın Halil Umut Meler'e çok büyük geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum, acil şifalar diliyorum. Dün akşamki olay neresinden bakarsak kınanması gereken ve bir daha asla sahalarımızda benzerini görmeyi istemediğimiz olaydır. Futbol barış, dostluk, kardeşliktir. Evrensel mesajları olan heyecan verici bir aktivitedir.
Biz cumartesi günü Beşiktaş'ın sahasında bir derbi maçı oynadık ve 3-1 kazandık. Biz Fenerbahçe heyeti olarak gittiğimizde genellikle Beşiktaş Divan Başkanı Sayın Tevfik Yamantürk ve Sayın Hinginar, onun arkadaşı, onlarla yan yana otururuz. Tevfik Bey'le kendi aramızda şunu konuştuk: Futbol aslında bir zevk, keyifle izlenmesi gereken 90 dakika. Bizim bunu herkese anlatmamız lazım. Sanki olabilecek bu hadiseyi önceden görmüş de onu önleme içgüdüsüyle söylenmiş sözler gibiydi.
Dün de Süper Lig'de şampiyonluk yaşamış kulüplerin divan heyetleriyle Faruk Ilgaz Tesislerimizde geleneksel dostluk yemeğimizi yedik. Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Başakşehir, Bursaspor konuğumuz oldular. Fenerbahçe'nin YDK Başkanı olarak ben ve arkadaşlarım ev sahibi olarak onları ağırlamanın onurunu ve mutluluğunu yaşadık. Öğle yemeği yedik. Toplantıya Sayın Başkanımız Ali Koç'la Genel Sekreterimiz Burak Kızılhan da katıldılar.
Çok samimi bir atmosferde geçti ve şöyle bir prensip kararı aldık; Bundan sonra biz YDK Başkanları ve heyetleri, camialarımızın ak saçlı insanları, deneyim sahibi kişiler olarak Türk sporunun yapısal sorunları konusunda taşın altına elimizi koymalıyız ve çözüm önerileri getirmeliyiz şeklinde bir değerlendirmede bulunduk. Herkes bu konuda prensip mutabakatına vardı.
Ne yapılabilir diye daha sonra düşündüm ve Divan Başkanlarıyla oluşturduğumuz Whatsapp grubunda şöyle bir mesaj paylaştım: 'Sayın Başkanlar, Türk sporunun çözüm bekleyen –özellikle futbolun- yapısal sorunları var. Biz bunları Sayın Cumhurbaşkanımıza arz etmeliyiz, anlatmalıyız ve ondan sonra da neler konuştuğumuzu ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın tabii ki böyle bir randevuyu vermesi ve bizlerle konuşması halinde çözüm önerilerinin ne olabileceğini kamuoyuna bir deklarasyonla anlatmalıyız.' dedim. Bunu paylaştım ve gece de bu olay gerçekleşti maalesef.
Takımımızın kimler tarafından kurşunlandığı ki o çok büyük bir suikast girişimiydi. Eğer otobüs şoförü kumandayı kaybetmiş olsaydı uçuruma yuvarlanacaktı ve Türkiye büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktı. Bunun hala failinin bulunamamış olması gerçekten adli açıdan çok üzücü bir durumdur ve saldırganları cesaretlendiren bir olaydır.
Şöyle bir olay hatırlıyorum. Yıllar önce TRT'de çalışırken alt liglerde bir hakem çok fena darp edilmiş ve komaya girmişti. Yerel gazetenin manşeti de aynen şöyleydi: 'Sahalarda centilmenlik kalmadı.' Alt liglerde neler neler oluyor ama çok popüler kulüpler olmadıkları için kamuoyuna aynı ölçüde yansımıyor.
Futbolu yönetenlerin de bir anlamda bazı sorunları halı altına süpürmemeleri gerekir.Süpürülüyor, görmezden geliniyor.
Belgeli ve üzerine gidilmesi gereken konular göz ardı ediliyor. 'Bu haftayı geçelim, bakalım ondan sonrası ne olur' şeklinde bir beklentiye terk ediliyor. Dolayısıyla bunlar da taraftar kitlelerinde birikim yapıyor ve sürekli adaletsizliğe uğrama algısı ortaya çıkıyor. Bunları çok iyi değerlendirmek gerek.
Şu anda bütün futbol paydaşlarının çok serinkanlı bir şekilde olaya bakması ve bunların yarınlarda tezahür etmemesi, tekrar etmemesi için de herkesin kendi payına düşen sorumluluğu müdrik olarak söylemler geliştirmeleri gerekir.
İngiltere sporda şiddetin gereğini yerine getirdi. İngiltere'de futbol sahasında holiganlık yapan, saldırganlık yapan bir kişinin bir daha o sahalarda yer bulması mümkün olmadığı gibi cezaevlerinde bunun karşılığını mutlaka hapis yatarak ödeyebiliyor.
Bizde de geçmişte bir takım önlemler alındı, yasalar çıkarıldı. Hani statta kötü tezahürat yapan, küfür eden kişiler nokta olarak tespit edilecekti, kameralar onları belirleyecekti. Ne oldu? Hiçbiri olmadı. Kulüpler bunları bildiriyorlar ama gereken cezayı uygulama hiçbir şekilde yapılmıyor. Sözde kalıyor.
Hakem Halil Umut Meler FIFA kokartlı olduğu için uluslararası organizasyonlarda bir cezai müeyyideyle karşılaşılır mı?
Hayır, öyle olacağını zannetmiyorum. Bunu kıyaslamak amacıyla söylemiyorum, Yunanistan'da kulüp başkanı silah çekerek hakeme saldırdı. Dolayısıyla orada böyle bir yaptırım olmayınca bize yönelik bir yaptırımın gerçekleşmesi bence düşünülemez. Ama bu hadiseyi bütün futbol paydaşlarının topyekûn kınamaları ve bir daha olmaması için üzerlerine düşen sorumlu davranışları yerine getirmeleri gerekir.
Başkanımız Ali Koç'u yakından tanıyanlar bilirler ki kendisi daima dostluktan, barıştan ve sevgiden yanadır. Biz bu divan toplantılarını Galatasaray, Beşiktaş divan başkanın davetlisi olarak da yaptık. Bizim ev sahibi olduğumuz yemeğimize Ali Başkan da katıldı. Orada bir saate yakın süreyle hep birlikte konuşup, ortak sorunlarımızı nasıl ele almamız gerektiği konusunda bir mutabakatın oluşmasına gayret sergiledi.
Ali beyin dostluğa ve sorunlarımıza ortak bir yaklaşımla çözümüne nasıl katkı sağlamak için gayretli olduğunu o ortamda da gördüm. Ayrıca biz Fenerbahçe olarak çok mağdur edilmiş bir kulübüz. FETÖ kumpasına biz maruz kaldık. Fenerbahçe dünya çapında bir mali değere sahip iken, şike kumpası sonucunda kolu kanadı kırılmış, budanmış, eğer başka bir kulüp olsaydı böyle kökleri Kuva-yi Milliye'den almamış çok geniş taraftar kitlesine sahip olmayan bir kulüp bunlara maruz kalsaydı tabelasını indirmişti. Bize çok ağır faturası oldu. Ardından Trabzon'da takımımızın kurşunlanması. Ardından göz göre gelen haksızlıkların odağında Fenerbahçe'nin olması.
Sn. Başkanımız da her zaman dün akşamki olayın yaşanmaması için alınması gereken önlemler bulunduğunu vurguladı. Dedi ki, bu sorunları bizim dile getirdiğimiz belgeli bir takım konuları siz halı altına süpürmeye devam ederseniz, bir gün istenmedik hadiseler yaşanır, anlamında bunları dile getirdi. Bunu aklıselim herkes böyle okuyor. Nitekim geldiğimiz noktada ne yazık ki konu buralara geldi. O sözler, bugün bu yaşananları, hepimizin kınadığı şeyleri engellemek ve bunların önüne geçmek amacıyla tüm yetkilileri uyarmak ve sarsarak uyarmak açısından telaffuz edildi.
"Ali Koç'a yapılan haksız, yanlış"
Ben o toplantılarda vardım. Kulaklarıma mı inanayım yoksa bu söylenenlere mi? Ali beye yapılan bu yakıştırma fevkalade haksız, fevkalade adaletsiz, fevkalade yanlış. Zaten cümlenin sonunda 'tepkinizi demokratik şekilde gösterin, söylediklerimi sakın başka yere çekmeyin' dedi. Maalesef bir kısmı kesilerek devamı göz ardı edilerek yapılan bir algı oldu. Rakiplerimizin neler söylediklerinin altını çizerek söylemek istemiyorum ama birini belirteyim. 'Eğer bu hakem hataları devam ederse bu ligi bitirmeyiz' dediler. Bu demek, tehdit kokuyor değil, tehdit. Burada herkes sorumlu davranmalıdır. Bu tür olayların bundan böyle yaşanmaması için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Futbolun yöneticilerinin özellikle federasyon başkanının adaletin sağlanacağı konusunda kesin güvence vermesi gerekir. Dün akşamki açıklamalarını fevri buluyorum. Hepimiz hadiseden büyük acı duyduk, gencecik bir hakem sonuçta yanlış bir karar bile vermiş olsa onun karşılığı yumruk, yerde yatarken acımasızca tekmelemek mi olmalı. Asla, kata.
Federasyon başkanının da yatıştırıcı, futbol kamuoyunu teskin edici ve güven verici bir yaklaşım sergilemesini beklemek bizlerin en doğal hakkı. Bu tip olaylar her toplumda olabilir. Ayrıca Ankaragücü milli mücadelede en fazla şehit veren kulübümüzdür. Bunun bir milat olması adına herkes elini taşın altına koymak zorundadır.
Divan Başkanları olarak biz bir deklarasyon yayınlayabiliriz. Yapıcı bir yaklaşım içerisinde futbol dünyamızın hem sorunlarını hem de çözüm yollarını önerebiliriz. Bu konuda sükunetin Cumhurbaşkanımızın katılımı ile mümkün olunabileceğini düşünüyorum.
Biz kulüplerin divan başkanları olarak bunu kendisine anlatabiliriz. Sonuçta kulüp başkanları rekabet halindeler. Ama bizler kulüpler üstü bir yaklaşım sergileyebilecek olgunlukta ve düzeyde-birikimde heyetleriz. Bizim taşın altına elimizi süratle koymamız gerekir.
Devlet tüm kurumları ile gereken refleksi gösterdi. Zanlılar, şüpheliler yakalandı. Sanıklar tutuklandı. Bundan sonra da soruşturma genişletilerek devam edecektir. Orada bir endişem yok ama bu Türk futbolu açısından milat olmalı. Bunun bir benzerinin tekrar yaşanmaması için.
Bundan sonrası için bütün futbol kamuoyunun aynı duygu ile bir daha benzerinin yaşanmaması için ortak bir söylem geliştirmeyi benimsemesi gerekmektedir. Buradan yola çıkarak, hakemler eleştirilemez mi? Tabii ki eleştirilebilir.
Hakemler hata yapmaz mı, tabii ki yapabilir. Göz göre göre bazı hataların halının altına süpürülmesi, üzerine gidilmemesi daha sonra bütün hakemlerin töhmet altında olmasına neden olan bir süreci yaşattırıyor TFF.
Artık bu toplum TFF'nin sorunlara ilişkin ne tür adımlar atacağının cevabını bekliyor.
Bu sebeple Sayın Mehmet Büyükekşi'nin de şapkasını önüne koyup, neden bu noktaya geldik diye düşünmesi gerekiyor. Sonrasında da çözüm önerileri ile kamuoyunun önüne çıkması gerek.