BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

Ufak Uras'ın Kandil için tatil hayali!

Eski milletvekili Ufuk Uras barış sürecinin ardından Kandil'in tatil merkezi olacağını iddia etti.

Abone ol

Geçtiğimiz dönem BDP destekli olarak Meclis'e giren Ufuk Uras, Milat gazetesinden Nil Gülsüm'e verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu. CHP'ye yönelik sert eleştirilerde bulunan Uras, "Kılıçdaroğlu'na çok büyük bir umut bağlandı, fakat kısa süre içinde bir balon olduğu ortaya çıktı" dedi.

ÖDP Genel Başkanlığı da yapan Ufuk Uras, sosyalist camianın önde gelen temsilcileri arasında yer alıyor. Çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda da bulunan Uras, sorunun çözülmesi halinde Kandil'in tatil merkezi olacağını ileri sürdü.

İşte Uras'ın o çarpıcı açıklamaları;

"KANDİL TATİL MERKEZİ OLACAK"

Müzakerelerin başlangıcından itibaren Öcalan'ın hareket üzerindeki etkisi tartışıldı, hâlâ da tartışılıyor. Öcalan'ın otorite eksikliği gibi bir risk var mı sizce?
Kürt siyasi hareketinde böyle bir problem olmaz. Öcalan iradesine hem Avrupa hem de Kandil tabi olur. Süreç salimen işleyecektir. Bir süre sonra Kandil de bir turizm merkezi haline gelecektir. Yaz tatilleri, kış tatilleri yapılacak noktaya gelecektir.

Akil insanların isimleri henüz kamuoyuna açıklanmasa da belli oldu. Bu ekip nasıl bir vazife yüklenmeli?
Akil insanlar dediğimiz ekip ihtiyari bir yapılanmadır, siyasi değil. Esas görev TBBM'ye, hükümete ve partilere düşüyor. Akil insanlar grubu siyasetin yerine ikâme edilecek bir oluşum değildir. Çok abartmaya gerek yok. Bu arada memlekette epey akil adam olduğunu da gördük. Öte yandan sürece ket vurmak isteyen 'akılsız insanlar'ın da olduğunu gördük.

"ÇOK ACEMİCE NUMARALAR"

Ertuğrul Özkök geçtiğimiz günlerde Türklerin Kürtleri sevmediğini, hatta büyük bir kesimin 'Kürtleri sabun yapalım' diye düşündüğünü yazdı. Sahiden de Türkler Kürtleri sabun mu yapmak istiyor?

Bu görüşe hiçbir şekilde katılmıyorum. Böyle düşünen istisnalar vardır muhakkak, ama ana halkın birlik, beraberlik barış içinde yaşamak istediğini düşünüyorum. Eğer Özkök'ün dediği oranda bir durum olsaydı, Türkiye şimdiye dek çoktan bir iç savaşa giderdi. Bu toplumsal mühendislik girişimi, bir takım 'öcüler' üreterek statükonun devam etmesinden yana tutum aldırmaya çalışıyorlar, ama çok acemice numaralar. Bu analizlerin ciddiye alınır hiçbir yanı yok.

Barışın sağlanması kimlere yarayacak?
Anahtar cümlemiz 'barış hasatı' ve bu hasat herkese yarayacak. Bir tek zararlı ot gübreleme siyaseti yapanlara yamayacak. Bu siyaseti yürütenlerin de Türkiye'nin geleceğini belirlemede bir şanslarının olmadığını düşünüyorum

"KILIÇDAROĞLU UMUDU BALON GİBİ SÖNDÜ"

Dünyada 'Sol' güç kazanırken, Türkiye'de neden kan kaybediyor?
Biz o yenilenmeyi yapamadık. AK Parti, Refah Partisi geleneğinden gelerek yenilendi. Bizim de Refah Partimiz CHP, Erbakan'ımız da Deniz Baykal'dı. Kılıçdaroğlu'na çok büyük bir umut bağlandı, fakat kısa süre içinde bir balon olduğu ortaya çıktı. CHP, referandum sürecinde bile 12 Eylül anayasasına sahip çıktı. Bırakın da buna Evren sahip çıksın. Referandumda 'Evet' kararı çıkmasaydı, CHP 'Ne güzel, 12 Eylül anayasasının değişmemesini sağladık' diye sevinecekti. CHP'nin pusulası yanlış olduğu için hiçbir rüzgâr yaramıyor. Pusulaları da 12 Eylül rejiminin kazanımını cumhuriyetin kazanımı olarak takdim etmek.

Doğru pusula nedir?
Mesela başörtüsü yasağı Kenan Evren ve Doğramacı zamanında üniversitelere geldi. Biz neden üniversitelerde kılık-kıyafet yasağını savunalım? Biz her türlü özgürlüğün savunucusu olmalıyız. Yasakları savunmak solculuk zannedildi. 'Herkes istediği gibi, istediği kimlikle yaşasın'ı savunduğunuz zaman anlamlı. Kenan Evren'in, Doğramacı'nın yasaklarını solun argümanı olarak görmek yanlıştır. Bunu da zaten artık kimse yutmuyor. Kılıçdaroğlu'nun söylediği bir şey yok, açıklamaları sadece laf yetiştirmek üzerine.

"KILIÇDAROĞLU UZATMALARI OYNUYOR"

Nasıl yapıyor bunu?
'İsrail Türkiye'den özür dilesin' diyorlar. Dilediğinde de 'Niye özür diledi!' diyorlar. Burada ne öneriler önem kazanıyor. Oysa ki, İsrail'in özür dilemesi iyi bir şeydir. Kürt meselesinde Erdoğan'ın söylediğine göre tavır almak yerine bu meselenin çözümünde 'Bizim önerimiz şu şekildedir' diyerek kendi önerilerini sunmalı. CHP, en temel şeylerde bir şey söylemiyor. CHP, şark kurnazlığı yapmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu, uzatmaları oynuyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde de bu büyük bir skandala dönüşecek.

DEVLET BAHÇELİ'NİN SÖYLEMLERİ

MHP'nin aldığı konum peki?
MHP ise kategorik olarak süreçten memnun olmayanların oyunu almayı amaçlıyor; alabilir de. Herkesin desteklemesi de gerekmiyor, ama Devlet Bahçeli bence 'Vur de vuralım' sloganına, 'Onun da zamanı gelecek' diyerek bence siyasi hayatını bitirdi. Bu sözler bu yüzyılın sözleri değildir. Bu siyaset, soğuk savaş döneminin siyasetidir. Bugünün makul insanı, Bahçeli'nin bu sözlerine makul bakmıyor. Bu tavra düdüklü tencerenin gazını almak gibi bakılamaz. Bunlar çok tehlikeli retoriklerdir.