UETD’de Muta krizini ortaya çıkaran Arzu Kılıçoğlu ilk kez konuştu!
UETD (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) içinde Türk aile yapısına ters bir olaya neden bu kadar müsamaha gösterildi anlamış değilim. Yöneticiler, evli bir adamın, UETD’li bir bayanla gayri resmi nikahında mutluluk pozları verdiler..!
Bugün köşemde ilginç bir konuğum var, onu tanımanızı istiyorum. İstiyorum ki, Türk toplumu artık gözümüze gözüme sokulan figürleri merak etme sığlığından sıyrılıp, kendi doğallığına dönsün, var olan realiteye çevirsin kafayı. Atıyorum, dizilerde gözünde devleştirdiği ve için için özendiği janjanlı hayatları ve kişileri ve bunlar bağlamındaki mutsuzluklarını terk etsin, halktan, kendinden olanları takip etsin ve anlamaya çalışsın. Bu röportajda, ‘Anlamaya çalışmak’ bana dair, size dair.
Aynı şekillerde ve aynı duyguların, düşüncelerin ve davaların insanları olamayız. Olmaması da aslolan. Ama bu özellikler bizleri ayrıştırmamalı, bölmemeli, düşmanlaştırmamalı,savaştırmamalı. Bilakis, bu zenginlikten yararlanmalıyız. Kendi adıma herkesi anlamayı seçtim. Arzu Kılıçoğlu’da anlamayı seçtiklerimden…
Aslında İnternethaber okuyucularının, Ak Partinin, Avrupa’daki kolu olan UETD’yi artık çok iyi tanıdıklarını ve yakından takip ettiklerini biliyorum, bu sevindirici.
Arzu hanımı, basında yer alan ‘UETD’de Muta Nikahı’ ‘UETD’de Ahlak çöküntüsü’ türü haberlerin baş kahramanı olarak tanıdım.İtiraf etmeliyimki, ilk etapta, bende ‘avam’ bir etki yarattı ama başka başka farklı yükselen duygularımda oldu Arzu hanıma karşı.
Cesareti, kararlılığı, doğruların peşinde olması, haksızlıklara tahammülsüzlüğü noktasında baş kaldırışları, tek başına ayakta durmaya çalışan bir anne olması, toplum yararına yaptığı karşılıksız sosyal faaliyetler silsilesi zannediyorumki bir insana ‘iyi insan’ dememiz için hallice fazla özellikler.
Evli bir adamın, UETD bünyesindeki bir kadınla ‘Muta nikahı’ kıymasını protesto eden Arzu Kılıçoğlu, söz konusu evli adamın bundan bir kaç yıl önce şirketinde çalıştığı dönem kendisine de asıldığını açık bir yüreklilikle anlattığında, benim sorum, ‘Eee kıskançlık krizi mi yoksa bu başkaldırı?’ olmuştu. Öyle olmadığını biliyordum.
İstisnalar hariç, kadınların şöyle bir özelliği vardır; eğer çok kırılmışlarsa ve çok yaralanmışlarsa, o kızgınlıkla çok konuşurlar ama emin olunuz ki, söyledikleri her şey doğrudur. Kadınlar kızgınlıkları noktasında şeytanlaşabilirler de ama inanın kızgınlıkla söylenen her şey doğrudur, erkekler bu konuda çok temkinlidir.
Dolayısıyla, uzun süredir çalkalanan UETD’de neler oluyordu, neden sular durulmuyordu, art arda gelen istifa haberlerinin ardından bir de Muta nikahı haberi patlak verdiğinde, içeride olanları en gerçek haliyle Arzu hanımdan dinleyebileceğimi biliyordum. Röportaj teklifimi yaptığımda muta krizi yeni patlak vermişti, bana bir süre geri dönüş yapmadı, taa ki bugüne kadar.
Almanya doğumlu Arzu hanım, Psikoloji ve Sosyalbilimleri okudu. 17 yıldır STK’larda görev alıyor, 4-5 yıl UETD’nin şube, bölge ve Genel merkezinde görev yaptı. Almanya ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde sosyal danışmanlık yapıyor. Son yıllarda ağırlıklı olarak Gençlik Dairesi sorunlarıyla ilgileniyor. Arzu hanım boşanmış bir bayan ve bir anne. Kendisi, Muta krizi ve UETD’yi ilgilendiren bir çok konuya kendi pencesesinden açıklık getirdi. Sorduğum sorulara cevaplarını hiç yorum katmadan yayınlıyorum.
Bakalım Arzu hanım neler anlatmış…
UETD (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) içinde Türk aile yapısına ters bir olaya neden bu kadar müsamaha gösterildi anlamış değilim. Yöneticiler, evli bir adamın, UETD’li bir bayanla gayri resmi nikahında mutluluk pozları verdiler..!
Evli bir erkeğin, eşinden habersiz, UETD’nin bir şubesinde komisyon üyesi olan bir kadınla ‘muta’ nikahı yapması dolayısıyla UETD Halkla ilişkiler Başkan Yardımcılığından istifa ettiniz. Fuhuş yuvası ve açık genelev kavramlarının da sıkça kullanıldığı olayda teşkilat içinde birçok çarpık ilişki yaşandığına dair iddialar da var. ilk sorum, bu olay sizi istifa ettirecek kadar neden kastı, ikincisi teşkilat içi illegal ilişkiler yaşandığı iddilarının ne kadarı doğru?
Basında yer alan "Muta nikahı” haberindeki ‘Muta’ ibaresi benim kullandığım bir tabir değil. Baştan buna bir açıklık getirmek istiyorum. Malum Basın ve Yayın (Sözcü) Organı kendileri böyle bir benzetme kullanmışlar. Ben şimdiye kadar hiç bir gazeteciyle bu konuları görüşmedim. Açıklama yaptığım tek gazeteci sizsiniz. Bilgiler sadece kendi facebook hesabımdan paylaştıklarımdır. Habere konu olan kişi, UETD mensubu olmamakla birlikte UETD’nin siyasi görüşüne de muhalif biridir. Adamla birliktelik yaşayan ve sonrasında dini nikah kıydıran kadın UETD’nin bir şubesinin bir biriminde komisyon üyesiydi. Herhangi bir başkanlığı veya benzeri konumu dahi olmamasına ragmen, şikayet bize intikal ettikten sonra, yetkili şahıslar neden gerekeni yapmadılar ve bu bayanı ihraç etmeyip, olayları bu boyuta getirdiler anlamış değilim. Sonuçta bize gelen şikayette şu ifadeler kullanıldı ; "Ya bu kadını UETD gibi bir kurumdan ihraç edersiniz, ya da biz bu rezaleti basına yansıtacağız ve UETD’nin faaliyette bulunduğu diger kurumu da hedef alacağız"
Diğer taraftan, evet buna benzer ikili ilişkiler her kesimde yaşanıyor. Hepsine müdahale etme hakkımız da yok yetkimiz de. ‘Özel hayat’ denip geçiliyor. Ama bu olayda mağdur olan bir taraf vardı ve şikayet bize yansıtıldı. Açıkcası şahıs olarak asla müdahale etmezdim, milletin tercihlerini veya nefislerini kontrol etmek benim görevim değil. Asıl sorun kurumu ilgilendiren şikayettir. Türk aile yapısına ters bir olaya neden bu kadar müsamaha gösterildi anlaşılır gibi degil. Söz konusu kadının UETD dahilinde oldugu aşikar. Gerek çalışma arkadaşlarından, gerek kendi sayfasında yaptığı paylaşımlarda apaçık ortada. Ben, kendisini UETD nezdinde tanıdım, yani ‘UETD ile bir alakası yoktur’ söylemi kuyruklu yalandır. UETD bir kurum olarak, hakkında şikayet olan kişileri inkar edeceklerine, yönetici olarak doğru kararlar verip kuruma ve davaya zarar verilmesine engel olsalardı daha dogru bir tutum içerisinde olurlardı. Bu tür ilişkilerden haberdar olanların bir kısmı bana telefon açıp tepkilerini dile getirip türlü hakaretler yağdırdılar.
Benim bir kadın olarak zoruma giden, başkalarının yapmış olduğu hataların faturası bana ve benim gibi kadınlara kesilmesiydi. Genel Merkez ve bölgede yetkili şahıslara da aynen bu şekilde ifade ettim. Yetkililerle, malum toplantıda söz isteyip, verildikten sonra bu olayı gündeme getiren kadında görüştü. Söz konusu ‘muta’ nikahı olayının kahramanı kadının, teşkilattan ihraç edilmediği taktirde basına yansıtacaklarını belirtti. Ben kendi adıma şikayetin bize gelmesinden basına yansıyan süreçte elimden geleni yaptım. Ne gerekiyorsa yapın, bu nikah yüzünden kurum ve kurumun içindeki tüm bayanlar etiketlenecekler diye avazımın çıktığı kadar bağırdım. Maalesef kimse ciddiye almadı. Aksine, nikah yemeklerine yöneticiler de teşrif ettiler ve beraberce fotoğraflara mutluluk pozları verdiler. Yöneticiler bu kişilerin UETD mensubu olduklarını inkar edeceklerine, bu tür Ahlak dışı ilişkilerin kabul edilemez olduğunu göstermek için bu kadını teşkilatten ihraç edeceklerdi ve konu kapanacaktı. Bir yandan aile sağlığı ve çocuk sağlığı ile ilgili çalışmalar yaparken, diğer yandan Genel Merkezin bu çalışmalara ters tutum sergilemesi oldukça düşündürücü.
Poligami bakış açısında olanları, kimse bir kurum içinde baz olarak kullanamaz. Bu profesyonellik degildir,sorumsuzluktur.
Google arama motoruna Arzu Kılıçoğlu yazmanız yeterli.
Mehmet Kara’da, Süleyman Çelik’de hem kuruma hem de davaya zarar veriyorlar.
UETD Genel Merkez Yönetiminin hatalarını dile getirenler kolaylıkla muhbir veya paralel ilan edilebiliyorlar.
Ak Partiye yakınlığıyla bilinen UETD, Avrupa’da yapmış olduğu yanlışlardan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve AK Partiye büyük zarar vermektedir.
Siz UETD’de Halkla ilişkiler Başkan Yardımcılığı yaptığınızı söylüyorsunuz. UETD Genel Başkanı Sayın Süleyman Çelik ve Başkan Yardımcısı, Mehmet Kara, teşkilatla hiç bir bağınız olmadığını iddia ediyorlar. Kime inanalım?
Nikaha dahil olan kadının UETD ile bağı olmadığını iddia ettikleri gibi benim için de aynı iddiada bulunuyorlar. Muhtemelen, O kadın kuruma zarar verdiği için, ben ise kendi yönetici özelliklerine zarar verdiğim için inkar ediyorlar. (gülüyor) Kadının UETD ile bağını ispatlayabilirim, onlar olmadığını ispatlasınlar, benim de bağım olmadığını ispatlasınlar. Benim görevime Almanya’da yaşayan tüm gazeteciler, diger STK lar ve binlerce UETD mensupları şahitlik edebilirler. Google arama motoruna Arzu Kılıçoğlu yazmanız yeterli. Veya kendi facebook profilimdeki paylaşımlarımdan görebilirsiniz. Mehmet Kara’da, Süleyman Çelik’de hem kuruma hem de davaya zarar veriyorlar. O halde biz de onları inkar edelim (gülüyor)
Bu tür açıklamaların Almanya veya Avrupa’ya yönelik olmadığı belli. Amaç, Ankara’ya bu izlenimi vermek. Yani, UETD Genel Merkez Yönetiminin hatalarını dile getirenler kolaylikla muhbir veya parallel olarak lanse edilebiliyorlar. Burada bizleri tanıyan/bilen çevrenin bu safsatalara itibar etmeyeceği malum. Zaten asıl amaçları bu izlenimi ve algıyı Ankara’ya yansıtmak, onlara bu iftiraları inandırmak. Yazılarımda neden böyle bir açıklama yapma gereği duyduğumu hep ifade ettim. AK Parti’ye yakınlığı ile bilinen UETD, Avrupa’da yapmış olduğu yanlışlardan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza dolayısıyla AK Partiye zarar vermektedir. Basın açıklamalarında veya şubelere verilen bilgilerde ‘bu tür iftiralar’ yazılmasındaki ana hedef Ankara’dır. Bana tehdit, şantaj mesajları göndereceklerine, bu söylediklerimin yalan oldugunu ispatlamaları daha mantıklı olmaz mı? Tehditle veya benim iffetime çamur atmakla nereye varacaklarını sanıyorlar..? Dava o zaman mı anlam kazanacak! Kendi hatalarını dile getiren insanları sindirmeye çalışıp, mafya yöntemiyle susturmaya çalışmak da neyin nesi..! Ne yazık ki UETD artık benim için Sayın Erdoğan demek degildir. Kurumun başına davanın peşinde olan, kompleksleri olmayan, eğitimli ve dürüst insanlar getirilmeli.
Nasil ki,TGB veya TGD, CHP’ye yakın kuruluşlar ise, UETD’de AK Partinin misyonunu ve vizyonunu Avrupa’da temsil ediyor(!) Organik bağı olmasa da çok kuvvetli gönül bağı vardır.
Benim UETD’yle ilgili gerçekten çok merak ettiğim bir mevzu var. UETD, AKP’nin Avrupa kolu mu, yoksa Avrupa’daki tüm Türk Toplumuna hizmet anlayışıyla yola çıkan bir STK’mı? Hatırlatmakta yarar var, siz sosyal medyadan yaptığınız açıklamada UETD’nin içinde tüm CHP, MHP, BDP ve Cemaat’in temizlenmesinin gerekliliğinin altını kalınca çizmiştiniz. UETD tam olarak nerede?
UETD, AK Parti ve Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen bir kurumdur. Yurt dışındaki diğer STK’ların aldığı gibi proje destekleri alıyor. Nasil ki,TGB veya TGD, CHP’ye yakın kuruluşlar ise, UETD’de AK Partinin misyonunu ve vizyonunu Avrupa’da temsil ediyor(!) Organik bagı olmasa da çok kuvvetli gönül bağı vardır. Fakat AK Partiye yakınlığı, Avrupada ki tüm Türklere ve soydaşlarımıza hizmet etmiyor anlamına gelmiyor. Kim bizden yardım ve destek istiyorsa hak hukuk çerçevesinde onların yanındaydık. Yani en azından ben (gülüyor)
Din, dil, soy, siyasi görüş ayırımı yapmıyordum, sonuçta, üzüntü, acı bu özelliklere göre ayırt edilmiyor. Ama bir kurumun belli bir siyasi görüşü var ise, mensuplarının da bu çizgide olması daha sağlıklı. Kimin hangi amaçla bir siyasi kuruma girdiğini bilemeyiz. Türkiye ve Avrupa’da paralel yapıyla olan zorlukları görüyoruz. Kimin zarar vermek için, kimin hizmet için kurumlara girdiğini tayin etmek zor. Belli bir siyasi görüşe sahip bir kurumda, aynı yöne bakan insanlar değil de, karma bir siyasi topluluk oluşturulursa, söz konusu nikahta olduğu gibi, daha çok zarar verici olaylara şahit oluruz.Benim davamı başka görüşte olan bir kişi benim gibi koruyup savunamaz. ki öyle de oluyor gördüğümüz gibi. Herkese açığız derken oportünüstliğin dibine vurmanın da bir anlamı yok. Toplumun her bireyine açığız elbette, misal, yardıma ihtiyacı olanlar babında.
Üst düzeyde bir erkek ve alt düzeyde bir kadın arasında yakınlaşma olduğunda, kadına kariyer yolları açılıyor.
Yine facebook sayfanızdan yaptığınız açıklamanızda, ‘Benim Ankara’da ne sevgilim var ne dayım ne de param’ demiştiniz’ ‘bunlar olsaydı bu konumda olmazdım diyerek ekleme yapmıştınız. Ne yani, UETD’nin bir havuzu mu var, havuzun dışındakiler mi istifa ediyor?
Ayla hanim, Türkiye’de ve Avrupa’da saltanat olayını bilmiyormuş gibi soruyorsunuz. Kimin bir yerde yakını veya akrabası varsa, onun için imkanlar oluşturuluyor.
Liyakat sahibi mi, akademik deneyimi-tecrübesi var mı -yok mu bakılmadan. Birçok yerde oldugu gibi, kadın erkek ilişkilerinde de , üst düzeyde olan bir erkekle, alt düzeyde bir kadın arasında yakınlaşma olduğunda,herhangi bir özellik gözetilmeden, kadının kariyer yolları açılıyor, kolaylıkla referans veriliyor. Gerek konsolosluklarda, gerek başka devlet şirketlerinde bu işler böyledir. Bu durum sadece Türklerde bu şekil degil elbette. Alman kurumlarında da aynı.
UETD içinde kalanlar, sadece kendilerine dikte edilenleri papağan gibi tekrarlıyorlar, onların muhtemelen kendi ince hesapları var.Yüzlerce dava insanının istifa etmesini sorgulayamayacak kadar basiretsiz olunmasını nasıl açıklayabilirler. Teşkilat içinde, faaliyet ve çalışmaları ile tanınan insanların ihraç edilmesi veya art arda istifa etmeleri, sağlıklı bir beyni sorgulamaya ve düşünmeye teşvik etmesi gerekir.
Yaklaşık altı aydır UETD’den istifaların ardı arkası kesilmiyor. Şu an teşkilatta üçe ayrılmış grup var. İstifa eden birçok UETD’li içeride paralellerin kaldığını iddia ediyor ve bunların AKP’ye zarar vermek için çalıştığını söylüyor, bu birinci grup. UETD’den hala ayrılmamış ikinci grup ise aynı şekilde, paralellerden şikayetçi, özellike Belçika’dan gelen haberler oldukça sıkıntılı.
Üçüncü grup, hala teşkilatta olup, sanki o kadar istifa UETD’de yaşanmıyormuş gibi son derece relax davranan ve size söyledikleri gibi asıl istifa edenlerin paralel ve muhbir olduğunu söyleyen grup. Siz bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
İstifa edenlerin, ihraç edilenlerin bir kısmının söyledikleri aynıdır. Mevcut yönetimin hataları hükümetimize büyük zarar veriyor. Seçim dönemlerinde buraya maddi destek veriliyor mu verilmiyor mu bilmiyorum. Hesaplarla ilgili pek bilgi aktarılmaz. Sunulan, proje-program, şube veya bölgelerin herhangi bir ihtiyacı söz konusu olduğunda, Genel Merkez çoğunlukla ‘bizde para yok’ der.
UETD içinde kalanlar, sadece kendilerine dikte edilenleri papağan gibi tekrarlıyorlar, onların muhtemelen kendi ince hesapları var. Yüzlerce dava insanının istifa etmesini sorgulayamayacak kadar basiretsiz olunmasını nasıl açıklayabilirler. Teşkilat içinde, faaliyet ve çalışmaları ile tanınan insanların ihraç edilmesi veya art arda istifa etmeleri, sağlıklı bir beyni sorgulamaya ve düşünmeye teşvik etmesi gerekir. Hala UETD bünyesinde olup bana olumsuz tepki verenlerin çok az oldugunu açık yüreklilikle söyleyebilirim.
Birçok UETD’li ve sempatizanları, değişim için umutla bekleyişte. Ankara’nın duruma el atmasını, müdahale etmesini, buradan sorumlu kılınan şahıslara kararların bırakılmamasını, yanlış insanları ve yanlışlıkların düzeltilmesini bekliyorlar. Altını çiziyorum; kimse davadan ve hizmetten vazgeçmiş degil. Sadece yanlış bir yönetimin altinda hizmet etmeyi, yanlışa daha cok katkı saglanacağı kanaatinde. Ben dahil.
Belçika ve Almanya’dan edindiğimiz bilgiler gerçekten dehşet verici. Benim amacım ve ricam Ankara’nın müdahale etmesidir. Sayin Cumhurbaşkanımız, Türkiye’de paralel yapı ile bu kadar mücadele verirken, operasyonlar yaptırırken burada ona yakınlığı ile bilinen kurum onlarla içiçeler, işbirliği içindeler. İnşaat sektöründe bir takım ortaklıklar söz konusu. Bunlar iddialar ama şahitler de var. Emre Uslu’nun UETD Belçika başkanı ile yakın temasta olduğuna dair onlarca şahitler mevcut. Dava arkadaşlarımız cok zor durumdalar. Duyumlar, UETD Genel Merkezine bildirildiginde ise "biraz paralel olmalarından bir şey olmaz" yanıtı alınması ise traji-komik.
Soruyorum; Neye hizmet ediliyor, İş ortaklığına mı, davaya mı, paralel yapıya mı..?
Böyle bir proje gerçekleşmiş olsaydı mutlaka birilerinin haberi olurdu. Toplumun kanayan yarası için verilen maddi destek toplumdan gizleniyorsa amaç nedir?
Gençlik dairesi (jugendamt) mağduru çocuk ve aileler için, hayata geçirilen(!) bir proje var. YTB (Yurtdışı Türkler Başkanlığı) bu proje için UETD’ye yüklü bir ödeme yapıyor, fakat hiç bir icraat yok. Ortada nereye harcandığı belli olmayan kayıp bir para var. Bu paradan haberiniz var mı Arzu hanım? Veya kimin haberi var?
Bundan bir yıl önce, Genel Merkezde birim başkanıma, Gençlik Dairesi projesi için alınan desteği sormuştum, bana net bir cevap veremedi. Böyle bir projeden dahi haberi yoktu. UETD nezdinde, Gençlik Dairesi ile ilgili sorunlarla ilgilenen pek kimse yoktur. Böyle bir proje gerçekleşmiş olsaydı mutlaka birilerinin haberi olurdu. Toplumun kanayan yarası için verilen maddi destek toplumdan gizleniyorsa amaç nedir?
Yıllardır tek başıma hiç bir destek almadan bu konuda çalışmalarımı yapıyorum. Eğer böyle bir proje gercekleştiyse, neden atılan her adımda olduğu gibi basına bir şey yansıtılmadı. Neden kimsenin bu projeden haberi yok. Haberimiz olsaydı en azından çalışmalarımızda destek görürdük. Mütevazi olamayacağım, UETD tarafından, ne bir masrafım karşılandı, ne de bu sözde proje nezdinde çalışmalar yapıldı.
Daha sonra başka bir şubede hazırlanan koruyucu aile projesi kabul edildi. 2013 yılında verilen iftar yemeğinde Bekir Bozdağ , Aile Projesi kabul edildiğine dair müjdeyi asıl proje sahiplerine vermiştir Projeyi yazanlar da istifa ettiler ama gerçekleştirmeden. Gençlik Dairesi projesi de, Koruyucu Aile projesi de Berlin’e verildi. Bizim bulunduğumuz eyalette bu kadar sorun yogunluğu yaşanırken neden her iki proje de Berlin’e veriliyor? Bu da düşündüren başka bir husus. Yani Gençlik Dairesi projesi ile Koruyucu Aile projesinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca bunların ne gerçekleştiğinden ne de alınan proje desteğinden benim gibi pek kimsenin haberi yoktu. Bu konuda en cok YTB ve Ankara bilgi verebilir. Proje takibi yapıldı mı bilmiyorum. Nasil bir rapor verildi, ailelerin bilgileri mevcut mu? Çocukları alınan aileler için neler yapıldı..?
Ben şahsen ilgilendiğim, danışmanlık yaptığım. birlikte koşturduğum ailenin bilgilerini Genel Merkeze bildirmedim. Hem ilgisizliklerinden, hem de herhangi bir proje nezdinde olmadığı için anında rapor verme ihtiyacı duymadım. Ama bilgiler bende mevcut.
Sayın Metin Külünk Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerçekten takdire şayan bir çalışma sergilemiştir, bunu asla inkar edemeyiz. Ama ne yazık ki Metin Külünk her yere ulaşamazdı, Bunu UETD yönetimindekiler yapmalıydılar.
Secimlerdeki başarısızlığı toplumun bu kuruma olan güvensizliğinden kaynaklandığını düsünüyorum.
Secim çalışmaları sadece, Türkiye’den gelen misafirlerin ziyaretleriyle sınırlıydı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde UETD’nin başarısızlığı konuşuldu, sizce neden başarı sağlanamadı ve önümüzdeki Milletvekili seçimlerinde daha farklı bir tablo ortaya çıkar mı?
UETD’nin çalışmaları ile ilgili üç boyut düsünmek gerek.
1- Ankara’ya yansıtılan çalışmalar.
2- UETD içinde hizmet adına canla başla koşturup bir şeyler yapmaya çalışan ama destek görmeyen çalışmalar.
3- UETD dışındaki kişilere ulaşmaya çalışanlar.
Secimlerdeki başarısızlığı toplumun bu kuruma olan güvensizliğinden kaynaklandığını düsünüyorum. Çünkü bizden olan zaten bize oyunu verecektir. Mesele seçim çalışmaları sayesinde bizden olmayanları da ikna edip kazanmaktır. Sayın Metin Külünk Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerçekten takdire şayan bir çalışma sergilemiştir, bunu asla inkar edemeyiz. Ama ne yazık ki Metin Külünk her yere ulaşamazdı, Bunu UETD yönetimindekiler yapmalıydılar. Sadece bir örnek vereyim; Bir kaç şubelerin katılacağı seçim programının başlamasına yarım saat kala Genel Merkezden biri Sayin Külünk’ün o toplantıya katılamayacağını bildiriyor, oysa Sayın Külünk Genel Merkeze bir hafta öncesinde bu bilgiyi geçmişti. Türkiye’deki gibi seçimlerdeki çalışma disiplini burada yoktu anlayacağınız. İkinci faktör organizasyon eksikliği. Herkes kendisini bir ağa ,bir paşa görüp, orada gönüllü görev alan şahıslara olumsuz davranışlar sergilemişlerdir. Kendi dava arkadaşına bu şekil davranan, dışarıdaki insanı kazanabilir mi?
Secim çalışmaları sadece, Türkiye’den gelen misafirlerin ziyaretleriyle sınırlıydı. Yani buradakiler onların varlığı ile yetindi. 82 bin Türk’ün yaşadığı bir şehirde yaşıyorum. Burada da bölge şubesi var, bir kaç dağıtılan broşür haricinde ben hiç bir çalışmaya şahit olmadım. Ben birey olarak tek başıma insanların kayıtlarını yaptırıp randevu aldım. Bir ekip çalışması yoktu. Gerçi bulunduğum şehrin Bölge Şube Baskanı da MHP’ li olarak tanınan bir şahıs (gülüyor) En başta UETD Avrupa’nIn başına Almancaya tamamen hakim olan Başkan, Alman beyin kimyasını, düşünce tarzını, konuşma ve ifade adabını iyi bilen biri getirilmeli.