NATO zirvesinde Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya ile imzaladığı mutabakat muhtırasına muhalefet 'hezimet', Erdoğan 'zafer' diyor. Konuyu değerlendiren Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, "İşin gerçeği, Madrit’te bir “orta yol” bulunduğudur." dedi.
Abone olİsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine onay verilmesini de içeren mutabakat muhtırası gündem olmaya devam ediyor.
Muhalefetin tepki gösterdiği anlaşmaya cumhur ittifakı diplomatik zafer olarak görüyor.
Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, "Zafer mi diyeceğiz hezimet mi?" başlıklı yazısında tartışmalara ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Karmaşık diplomatik olaylara ak ya da kara damgası vurulmasını bekleyen bu soru kökten yanlıştır" diyen Akyol, yazısında şu ifadelere yer verdi:
"İşin gerçeği, Madrit’te bir “orta yol” bulunduğudur. Erdoğan zirve öncesi, “Türkiye gibi bir gücü NATO kaybetmeyi göze alabilir mi?" demişti. Erdoğan da NATO’dan çıkmayı göze alamazdı; Türkiye çok büyük zarar görürdü. Bir S-400’ler macerasının bize neler kaybettirdiği ortada.
ABD faktörü
Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini kabul eden Türkiye zirvede ne kazandı?
En önemlisi ABD’den almak istediğimiz F-16’lar konusunda ortaya çıkan gelişmedir. F-35’leri elinden kaçıran Türkiye F-16’ları alabilecek!
Aylardır Erdoğan’la görüşmeyen Biden, Madrid zirvesi öncesinde Erdoğan’ı aradı, “görüşmeyi dört gözle bekliyorum” diye konuştu… Değerli diplomat Namık Tan’a göre, Türk-Fin-İsveç zirvesinden sonuç çıkmazsa, “Biden’ın, Erdoğan’la görüşmeyebileceğine işaret eden” haberler de sızdırıldı. (YetkinReport)
Ve, Biden, zirveden sonra “Türkiye’ye F-16 satmalıyız” diye açıklama yaptı.
Erdoğan, Finlandiya ve İsviç’in NATO üyeliğini veto etseydi, F-16’lar çıkmaza girebilir, döviz kurları çıldırabilirdi, Batı ile mesafe büsbütün açılırdı…
Bütün bu riskler dikkate alındığında, Erdoğan’ın iç kamuoyuna dönük yüksek perdeden konuşmaları bir tarafa, Madrid’de uzlaşmayı tercih etmesi kaçınılmazdı.
Erdoğan duygularını bastırıp Türkiye’nin NATO kimliğini güçlendiren başka adımlar da atarsa, özellikle Yunanistan’ı dengelemek gibi başka olumlu gelişmeler de sağlanabilir.
Terörü kabul ettiler mi?
Bütün NATO devletleri PKK’yı terör örgütü sayıyor zaten. Fakat, Erdoğan “zafer” dese de Türk-Fin-İsveç zirvesinde kabul edilen mutabakat metninde YPG ve FÖTÖ için “terör örgütü” denilmiyor… Zaten İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde “Erdoğan’a boyun eğmedik” diye konuştu. Fin Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, YPG’ye insani yardımın devam edeceğini ve mutabakat metninin YPG’nin terör örgütü olarak kabul edilmeyeceği bir ifadeyle yazıldığını söyledi.
Ancak mutabakat metninde şöyle maddeler de var:
“Milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verirler. Bu çerçevede Finlandiya ve İsveç PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır.” (Madde 4)
Mutabakat metninde PKK ve “diğer tüm terörist örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu terör örgütleriyle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder” maddesi de yer alıyor. (Madde 5)
Evet, Erdoğan bu örgütlerin “terör örgütü” olduğunu kabul ettirememiştir, bardağın bu tarafı boş… Fakat böyle bir siyasi taahhüt almak, olumlu bir gelişmedir, bardağın bu tarafı dolu.
Hukuki durum
Türkiye’nin elindeki teröristler listesinde yer alan isimlerin Türkiye’ye iadesine nihai olarak Fin ve İsveç mahkemeleri karar verecek.