Uçan-kaçan röportajlar
Gazetecilikte değişik röportaj türleri bulunuyor. Seri röportajlar,
kişi röportajları, yöre röportajları, olay röportajları, tarih
röportajları vb.gibi gidiyor.
Şimdilerde yeni türler ortaya çıktı.
Artık gazeteciler konuğu ile yürüyerek röportajlar yapıyorlar.Parti
lideri ya da büyük işadamı muhabirlerle yürüyor.
Bunun röportaj veriyordu anlamına geldiğini anlamış olmanız
gerekiyor.
Yazıişlerinin arzusu doğrultusunda böylesi komikliklerin
yapıldığını biliyorum:
-Abi bu ne böyle? Biraz hareket olsun sayfada… Şöyle yürüyün
falan!
Oysa herkes gayet iyi biliyor ki, yürüyerek sohbet etmek ancak
hapishane avlusunda “volta atarken” mümkün olabilir.
Yürüyen röportajların çok zararlı olduğunu söyleyemeyiz.
Bir de “uçan röportajlar” var ki, bunlar tadından yenmiyor.
Özel uçağında Başbakan’a teyp tutuluyor…
O ne söylerse yazılıyor.
Eğer içinden önemli bir başlık çıkmazsa “önemli mesajlar” başlığı
atılıyor. Ya da “Başbakan on bin metrede yükseklikte konuştu” gibi
ha deyince her orta zekalının aklına fikrine gelemeyecek manşetler
yaratılıyor!
On bin metrelik irtifadaki demeçleri Beykoz’da kahvede okuyan
Hafiye Nejat’ın ilk yorumu şöyle oluyor:
-Yine yüksekten atmış!
Uçarken ve kaçarken verilen röportajlar yazıişleri ekranına
düştüğünde ilk yorumların da farkı olduğunu söyleyemeyiz:
-Mıçarken röportajını kaçıncı sayfaya koyacağız?
-Ya ne bileyim işte koyun bir yerlere…
Bunun Türkçe’si de şöyledir:
-Aslında haber değeri yok ama ne halt edelim, röportajı yapan üst
düzey gazeteci… Mutlaka geniş göreceğiz!
Eski başbakanlık muhabirleri böylesi bir metinleri “özel röportaj”
diye gazeteye yollamaktan utandıkları için “Haber Merkezi” diye
imza atarlardı.
Şimdi gazetecilik çok yüksekten uçuyor…
O nedenle de okurlar bir türlü o mertebeye çıkıp da gazete
alamıyorlar!