Bir otomobille derin bir uçurumdan geçebilir misiniz? Su üzerinde arabanızla bir balık kadar iyi süzüldüğünüz oldu mu?
Abone olPeki sizin otomobiliniz kalbinizi yumuşatıp dünyaya sevgi saçmanızı sağlıyor mu? Bunları yapamıyorsanız, biraz daha düşünün, hayal gücünüz biraz zayıflamış olmalı. Ya da siz çok fazla otomobil reklamlarıyla ilgilenmiyor olmalısınız. Oysa otomobil reklamları neler satıyor insanlara, ne büyük heyecanlar yaşatıyor. En azından ona sahip olana kadar!?. Artık her markanın her sınıfta otomobil üretip rekabeti ‘detaylara’ sakladığı günümüzde otomobil reklamları da bu detaylardan birini oluşturuyor. Gazete, dergi reklamları genellikle daha ‘akla’ yönelik mesajlar verse de televizyonda otomobil adeta lastikleri yerden kesilen ürün oluveriyor. Bu mesaj bazen de artık çığırından çıkıp ‘hayal’ satmaya kalkışıyor. Çoğu zaman başarılı da olabiliyor. ...‘Bir jeep, motor kaputunun ve tavanının üzerinde iki geyikle birlikte orman içinde hızla ilerliyor. Bu görüntü bir dürbünden süzülüp ortaya çıkıyor. Dürbünün arkasında ise sıkı sıkı giyinmiş bir avcı. Jeep orman içinde yolu bulduğu yerden ilerlemeye devam ediyor. Biraz ileride iki avcı ağacın tepesinde sandalyelere kurulmuş, merak ve hayretle jeepi seyrediyor. Yine ağaçların arasından görülen başka bir avcı ise hayretten öte aracın üzerinde hızla geçen geyiklere iştahla bakıyor. Ve araç ‘Burası özel sahadır, av yasaktır’ levhası önüne geldiğinde duruyor. Aracın içinden çıkan adamın elinde bıçak var; geyiklerin bağlı olduğu ipler özgürlük için kesiliyor! Jeep’in Grand Cherokee için hazırlattığı reklam tam anlamıyla bir sosyal içeriğe dönüşmüş. Mesaj açık; müşterilerimiz bu jeeplerle dağlara bayırlara da çıkıyor; ama hepsi iyi insanlar, korumaktan yanalar!.. Yine ABD’den bir reklam: New York’ta bir cadde üzeri... Herkes telaşlı telaşlı etrafa bakınıyor, bir Çinli sokak üstü satıcısı bir zenci takım elbiseli yaşlı adam ve diğerleri herkes panik halinde kaçışıyor. Kaldırımda kuyruğu ile sağı solu deviren bir timsah. Bir adam kahvesini içmiş yürüyor. Timsahı görünce ona yaklaşıyor, konuşur gibi yapıyor, onu sakinleştirmeye çalışıyor, sonunda timsah avcısı gibi hayvanın üzerine çıkıp ağzını kapatıyor, doğruca kanalizasyon kapağından içeri atıyor. Genç adam sakince yol kenarında park halindeki Land Rover Freelander’ına binip müteşekkir bakışlar arasında oradan uzaklaşıyor. Şimdi mesaj ne? Gerçekten Freelander sahipleri bu kadar cesur yürekli ve mütevazı insanlar mı? Kuaförden kuaföre gidip gelen Freelander’lar da sahibine bu özellikleri veriyor mu acaba?!. Alfa Romeo 156 yolda hızla ilerliyor, gökte bulutlar arasında ‘ay yüzlü’ bir kadın ona bakıp, yolları açıyor. Suya giriyor, balıklar gibi süzülüp yoluna devam ederken yol ortasına çıkan dev duvarı da bir gürz ortadan kaldırıyor. ‘Hayallerini yenile’ sloganı ‘güzellikler yetmez’le tamamlanıyor. Alfa birçok modelinde olduğu gibi yine ‘insan üstü’ güçlerle ‘hayal yeniliyor’. Bazı reklamlarda ise ‘hayal’ yerine gerçek; otomobile olan tutku, otomobille gelen kişisellik ön plana çıkıyor. VW’nin Passat reklamı gibi... Adam köpeğiyle kırlara çıkıp dolaşıyor. Köpekle oynuyor, köpek suya giriyor, toprağa bulanıyor, çamura dalıyor derken gitme vakti geliyor. Adam yoldan bir taksi çevirip adama bir miktar para vererek çamur içindeki köpeğini söylediği yere götürmesini istiyor. Sonra da biraz ilerideki Passat’ına doğru ilerliyor. Taksici şaşkın, biraz da sinirli. Ne yapsın adam otomobilini çok seviyor... Bu kadar değil, Nissan Micra tamamıyla Matrix mantığına bürünerek, Renault Megane yeryüzünden uzaklaşıp kendine Ay’da mekan arayarak, Seat duran hayatı harekete geçirerek, Audi kamyonetle şık bir A3’ü yarıştırmaya kalkarak ‘hayal ötesi’ne hitap ediyor. Sonra tenisçi Andre Agassi, Kia Sorento’yu uçurumlardan ‘uçurup’ Mercedes’lerle yarıştırıyor. Hayal sürüp gidiyor!...