BIST 9.660
DOLAR 34,61
EURO 36,34
ALTIN 2.916,33
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Üç kez askere alınan Ermeni

Üçüncü kez askere alınan ünlü modacı

Abone ol

Araştırmacı Rıfat Bali bu kez gayrimüslimlerin zorla askere alındığı Yirmi Kur'a uygulamasını irdeliyor. Bali, belgeler, mektuplar, anılar ve fotoğraflarla o dönem yaşanan olayları gün yüzüne çıkarıyor.

1941 yılında II. Dünya Savaşı sürerken Türkiye'de hükümet yaşları 20 ile 45 arasında değişen tüm gayrimüslimlerin askere alınmasına karar verdi. Anadolu'nun çeşitli vilayetlerine gönderilen askerler daha çok yol yapımında çalıştırıldı. Silah altına alınan Yirmi Kur'a Nafıa Askerleri 1942 yılında terhis edildi. Ancak bu bir yıllık süreç gayrimüslim ailelerde onarılmaz yaralar açtı.

Ünlü araştırmacı Rıfat Bali tarihin bu karanlık dönemi, adını taşıyan çalışmasında masaya yatırıyor. O dönemi, askere giden ya da tanıdıkları askere alınan gayrimüslimlerin anıları, mektuplar, mülakatlar, karikatürler, fotoğraflar ve daha bir çok bilgi ve belgeyle yaşanan olaylar gün ışığına çıkarıyor.

"Türkiye'de yaşıyorsan her 10 senede bir sopayı yiyeceksin kafana"

Kitabın alıntılardan oluşan kısmında Agos gazetesi yazarı Serkos Seropyan'ın çarpıcı tespitleri yer alıyor: “Ermenilerin bir inancı vardır: 'Türkiye'de yaşıyorsan her 10 senede bir sopayı yiyeceksin kafana.' Bu artık bir atasözü oldu. Gerçekten de 10 senede bir gayrimüslimlere yönelik bir operasyon olmuştur. Aklıma gelenleri sayarsam Yirmi Kur'a Askerlik, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül Olayları. Yirmi Kur'a Askerlik'te amaç 20'den 40 yaşına kadar gayrimüslimleri askere almaktı. Şaheser bir fikirdi! İsmet Paşa'nın o dokuz tilki dolaştığı beyninden çıkmış bir şaheserdi.”

Kitabın Nafıa Askerleriyle ilgili anılar bölümü gayrimüslimlerin yaşadığı zorlukları yansıtıyor: Sarkiz Çerkezyan: “Adına 'askerlik' diyorlardı, ama askerlikle zerre kadar ilgisi yoktu, bizler çalışma kampına toplanıyor ve çalıştırılıyorduk. Gayrimüslimlere silah verilmiyor, normal asker üniforması giydirilmiyordu. Başlarında eli silahlı muhafızlar bulunduğu halde sabahtan akşama kadar çalıştırılıyorlardı, kışın soğuğu karı, yazın sıcağı güneşi denmiyordu.

Vartan İhmalyan: “Türk arkadaşlarım çok üzülmüşlerdi, biz azınlıkların böyle 20 sınıf birden askere alınmamıza. Aralarında bana 'Bu hiç iyi belirti değil, sizleri öldürmeye götürdükleri söylentileri dolaşıyor, dikkatli olun, bir yere çağıracak olurlarsa tek gitmeyin, grup halinde gidin' diyenler olmuştu.”

Vitali Hakko: “Polisler mağazamıza geldiler “Vitali sen misin?” dediler. Ben “Evet” deyince koluma girip, “Hadi askere” dediler. Onlara boşu boşuna, askerden yeni döndüğümü, bu işte bir yanlışlık olduğunu anlatmaya çalıştım. Hiçbir yanlışlık yokmuş. Üçüncü askerliğim için Selimiye Kışlası'na gönderiliyorduk.”