Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, üç haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belir...
Abone olGöğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, üç haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında derhal Verem Savaş Dispanseri veya bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini söyledi.
Denizli Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk 3-9 Ocak tarihleri arasında kutlanan Verem Savaş Haftası dolayısıyla bir açıklama yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, verem hastalığının, soluduğumuz hava ile akciğerlere giren verem bakterisinin (mikrobu) yol açtığı bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirterek, veremin dünyada ve ülkemizde çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini söyledi. Dr. Öztürk, ülkemizde hastalığın 20.yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yaptığını belirterek şöyle konuştu: "Bir numaralı ölüm nedeniydi. Yürütülen yoğun verem savaşı çabaları sonucunda bu durum değişmiştir. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir. DSÖ Küresel Tüberküloz 2013 Raporu’na göre, dünya genelinde verem görülme sıklığı ve hastalığa bağlı ölüm hızları düştü, buna rağmen küresel verem hastalığı yükü halen yüksektir."
"VEREM MİKROBU VEREM HASTALIĞI OLAN KİŞİDEN BULAŞIR"
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, verem hastalığının akciğerlerde yüzde 70-80, akciğer zarı, lenf bezleri, beyin zarı, kemikler, böbrekler ve kalp zarı gibi diğer birçok organda ise yüzde 20-30 oranında görülme olasılığının olduğunu söyledi. Verem mikrobu, aktif verem hastalığı olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile havaya yayılır ve vereme genellikle verem hastası birisi ile uzun süre kapalı bir yerde birlikte bulunmak ile yakalanıldığını anlatan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tedavi edilmeyen her hasta, yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Bulaşmada, mikropla karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve mekanın havalandırma durumu çok önemlidir. Toplumda vereme yakalanma riski fazla olan bazı gruplar vardır. Bunlar; sağlık görevlileri, alkol bağımlıları, yaşlılar, tutuklu ve hükümlüler dahil, çeşitli kurumlarda kalan ve çalışan kişiler, kalabalık ortamlarda yaşayan kişiler, HIV virüsü taşıyan ve AIDS olan kişiler, şeker hastaları, bağışıklık sistemi zayıf kişiler, ağır böbrek ve karaciğer hastalığı olan kişilerdir."
BELİRTİLERİ
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, verem hastalığına yakalanma olasılığını ve belirtilerini şöyle anlattı: "Öksürürken ağzımızı kapatmalı, yerlere tükürmemeliyiz. Akciğer veremi, kilo kaybı, iştahsızlık, hafif ateş, özellikle geceleri artan terleme, halsizlik gibi genel belirtilerin yanı sıra akciğerde meydana gelen doku reaksiyonu ve harabiyet neticesinde öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ilerlemiş olgularda nefes darlığı gibi akciğere özgü belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtilerin hiçbirisi verem hastalığına özgü değildir ve birçok akciğer hastalığında aynı semptomlar vardır. Üç haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında derhal Verem Savaş Dispanseri veya bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir. Ayrıca hastanın yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar doktora başvurmalıdır. Hasta yakınlarının taramaları dispanserlerde ücretsiz yapılmaktadır."
Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolunun verem hastalarının erken teşhis edilmesi olduğuna dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, çevresinde veya ailesinde verem hastası olanların kontrol altında olması, gerekli tetkikleri yaptırması gerektiğini söyledi. Dr. Öztürk, sigara, alkol, madde bağımlılığının bırakılması, düzenli yaşam, temizliğe önem vermek, yeterli beslenmenin hastalığın kontrol altına alınması ya da başlamaması için önemli olduğunu vurguladı.
(İHA)