BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Twitter'da tecavüz tehdidi: İngiltere-Türkiye karşılaştırması

Twitter her ne kadar demokratik bir tartışma platformu olsa da, kullanıcının niyetine göre kişilerin ölüm veya tecavüzle tehdit edildiği bir ortama da dönüşüyor. Uzmanlar, yasal mercilerin devreye sokulabileceğini söylüyor. Çağıl Kasapoğlu'nun haberi.

Abone ol

Twitter, demokratik bir tartışma platformu olduğu kadar, tehdit ve küfürlerin parmak uçlarından hızla sosyal ortama karıştığı bir mecra haline de geldi.

Kimi gözlemcilere göre, yaptırım ve düzenlemelerdeki esneklik, sosyal medyada kişilerin doğrudan hedef alınmasını da kolaylaştırıyor.

Sosyal tehditler Türkiye’de birçok kullanıcının sık sık şikâyette bulunduğu bir konu.

Her ne kadar Türkiye kadar bu konuda deneyim sahibi olmasa da, internet üzerinden kadınlara yönelik sözlü tehditler yeni yeni İngiltere’nin de gündemine gelmeye başladı.

Bu tartışmayı tetikleyen, feminist gazeteci Caroline Criado-Perez’in, 10 sterlinlik banknotların üstüne ünlü İngiliz yazar Jane Austen’ın fotoğrafının basılması için yürüttüğü kampanya oldu.

Criado-Perez’in kampanyası sonuç verdi ve İngiltere Bankası 2017’de 10 sterlinlik banknotlara basılmasına karar verdi.

Fakat, feminist gazeteci başarısını kutlamaya fırsat bulamadan, Twitter’dan ardı ardına ölüm ve taciz tehditleri gelmeye başladı.

Criado-Perez’in şikâyeti üzerine Manchester’da 21 yaşında bir şüpheli, twitterdan ‘taciz içerikli mesajlar attığı’ suçlamasıyla gözaltına alındı ve Pazartesi günkü sorgusunun ardından kefaletle serbest bırakıldı.

Criado-Perez’in, ‘suç ve hakaret içerdiği tespit edilen her bir tweetin ayrı ayrı bildirilmesine yönelik’ başlattıkları kampanya 20 bine yakın imza aldı.

Fakat kampanyanın destekçileri, bu uygulamanın genişletilmesi ve internet ile diğer akıllı telefonlarda da kullanılabilmesi için baskı yapıyor.

Twitter 4 Ağustos'ta boykot edilecek

Caroline Criado-Perez Twitter'dan tehdit mesajları alınca polise başvurdu.

İngiltere’de ‘Everyday Sexism Project (Günlük Hayatta Cinsiyet Ayrımcılığı)’ adlı projesiyle kadınların sosyal medyada karşılaştıkları cinsiyetçi saldırıları internet sitesine taşıyan Laura Bates de tecavüz tehditleri alan kullanıcılardan biri.

BBC’nin Newsday adlı radyo programına konuşan Bates, ölüm ve tecavüz tehditlerinin ‘kadınlar ve hayatları üzerindeki etkilerinin yeterince anlaşılmadığını ve sosyal alanlardaki faaliyetlerini nasıl etkilediği konusunda yeterince düşünülmediğini’ söylüyor.

Kadınların bu gibi tehditlerden bahsetmeye çekindiğini, bahsetseler de ‘abarttıkları’ eleştirisiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Bates, Pazartesi günü katıldığı programda, “Laura Bates yarın akşam 9’da tecavüz edilecek. Çok ciddiyim… “Patronunun kim olduğunun hatırlatılması için her gün tecavüz edilmen gerekiyor” gibi tehditler almış.

Twitter'in İngiltere merkezi Twitter UK’in Genel Müdürü Tony Wang, şirketin ‘taciz olaylarını’ ciddiye aldığını belirtip yine Twitter üzerinden, “Kullanıcıların Twitter kurallarını ihlal eden hesapları bildirmelerini” isteyen genel bir mesaj attı.

Fakat Twitter’ın bu açıklaması İngiliz yetkililer tarafından zayıf ve yetersiz görüldü.

İngiltere’de 4 Ağustos Uluslararası Arkadaşlık Günü (International Friendship Day) dolayısıyla Twitter’ın boykot edilmesi çağrısı yapılıyor.

iPhone kullanıcılarına 'bildirim' kolaylığı

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Twitter yetkilileri şimdilik yalnızca iPhone ve iPad’in Twitter uygulamalarında geçerli olan ve her bir tweet’in ayrı ayrı bildirilebilmesini sağlayan uygulamanın yakında Android ve internette kullanılabilmesine ilişkin planları olduğunu belirtti.

Belirli kullanıcılara ait özel hesaplar hakkında yorum yapmayan Twitter yetkilileri, kendilerine bildirilen ve Twitter kurallarını çiğnediği anlaşılan hesapları donduracaklarını ifade edip kullanıcıların bu hesapları kendilerine bildirmeleri gerektiği mesajını verdi.

İngiltere’deki tartışma aslında Twitter’ın karmaşık şikâyet mekanizmasına yönelik eleştirilen yalnızca bir dilimi.

İngiltere’nin yeni yeni gündemine giren bu ‘sosyal taciz ve ölüm tehditlerinden’ Türkiye’deki kullanıcılar da uzun bir süredir şikâyetçi.

Artık iPhone ve iPad kullanıcıları, her bir tweet için ayrı bildirim yapabilecek.

Özellikle Gezi Parkı olaylarını takip eden gazetecilere yönelik hedef gösterme kampanyasının ardından tehditler sahte ve gerçek hesapların yanı sıra Türkiye'deki bazı politikacılardan da geldi.

İngiliz ve Türk uzmanlar, Twitter’da ‘şikâyet mekanizmasının, tehdit savurmaktan daha karmaşık olduğunu, dolayısıyla sözlü saldırıların önüne geçmenin kolay olmadığını’ söylüyor.

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz Twitter’da ağır işleyen iç denetleme mekanizmaları nedeniyle şikâyetin yerine ulaşması ve işlemlerin başlatılmasının haftalar sürebildiğini belirtiyor.

Prof. Akdeniz, Twitter sayfasından şikâyet formunun çok zor bulunduğunu ifade edip sistemin nasıl işlediğini şöyle anlatıyor:

“O formu bulup doldurmaya başladığınız zaman, hangi hashtag’ten (# ya da etiket) kullanıcıdan veya tweet’ten şikâyetçi olduğunuzu yazarak büyük bir enerji harcadıktan sonra size “Yerel polise haber verin” diye standart bir mesaj geliyor.”

Tehditler yalnızca sahte hesaplardan gelmiyor

İngiliz feminist yazar Caroline Criado-Perez’in izlediği yol da bunun benzeri.

Prof. Akdeniz’e göre ABD merkezli Twitter, diğer ülkelerin kanunlarına uyma zorunluluğu da olmadığı için “Yasal mercilere şikâyet edin diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor.”

Twitter’a veya yasal mercilere bildirim yapıldığında, yetkililerin şikâyet konusu olan hesaplar hakkındaki bilgileri gizli tutma yetkisi var.

Zira genel olarak, hesapların kime ait olduğunun anlaşılması da çok güç.

Fakat tehditler yalnızca az sayıda takipçisi olan veya hedef gözetme amacıyla yeni kurulduğu belli olan sahte hesaplardan gelmiyor.

Türkiye’de çok sayıda takipçisi olan politikacılar ve üst düzey yetkililer de alenen kişileri hedef gösterip hayata kasteden tehditler savurabiliyor.

Özellikle Gezi Parkı eylemleri sırasında, alenen Twitter’da tehdit mesajları atan politikacılar hakkında yasal bir işlem başlatıldığı görülmedi.

Kimi uzmanlara göre, “kimse bu kişilerle uğraşmak istemiyor, fakat bu hakaretlerin ve tehditlerin sona ermesi için yasal sürecin devreye sokulması gerekiyor.”

Mercilerin harekete geçmesi için yalnızca hedefteki kişin değil, sosyal medya kullanan ve bu açık platformda rahatsızlık duyanların şikâyetlerini yargıya taşıma hakları var.

Alenen hakaret ve tehdit içeren mesajlar, şikâyet olmadan savcılık tarafından da incelemeye alınabiliyor.'

'İnsan hakları boyutu önemli'

Tehditlere karşı ne gibi önlemler alınmalı sorusunu yönelttiğimiz bilişim hukuku uzmanı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, meselenin ‘insan hakları boyutuyla ele alınması gerektiği’ görüşünde.

Sosyal medyada, tehditler aracılığıyla kişisel söz hakkı engelleniyorsa, bu eylemin uluslararası sorumluluk dâhilinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Altıparmak, “Bu çok zor çünkü insan hakları hukuku devletlerin sorumluluğunda düzenleniyor” diyor.

Altıparmak, devletin bilgi toplamak amacıyla sosyal medya şirketleriyle işbirliği niyetinde olan devletlere, “kişinin ifade ve toplantı özgülüğünü bastırma amacıyla bilgi verilmemesi gerektiğini’ belirtiyor.

Altıparmak’a göre bilgi paylaşımı ve kişisel özgürlüklerin sınırlandırılması arasındaki dengeyi kurmak zor:

“Bir yandan devlet kendi çıkarları, çoğunlukla insan haklarına aykırı eylemler hakkında bu şirketlerden bilgi almaya çalışıyor… o bilgileri alıp protesto hakkını sınırlandırabilmek için kullanmak istiyor… Bu ne kadar sorunluysa, birilerinin başkalarının ifade özgürlüğünü, vücut bütünlüğünü vesaire korumak için hiçbir şey yapmaması da o kadar sorunlu. İngiltere’deki örnek de bunun ne kadar ciddi bir duruma gelebileceğini gösteriyor.”

'Ciddiye alınmamalı'

Özellikle kadınlara yönelik tehditler, sosyal medyada kullanıcıyı kendi sosyal alanını daraltmaya iterken bir yandan da psikolojik rahatsızlıkları da tetikleyebiliyor.

Uzmanlar her ne kadar hedef gösterilenler için zorlu bir süreç olsa da, “internette yazılıp çizilenlerin ciddiye alınmaması gerektiği” tavsiyesinde bulunuyor.

Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Twitter’ın saldırı amaçlı kullanımı dışında demokrasi aracı olarak da öne çıktığına dikkat çekiyor.

“Gezi olayları sırasında, penguenler, gurme programları, güzellik yarışmaları gösterilirken Gezi olayları gösterilmiyordu. Twitter’dan takip ediyorduk. Ama diğer taraftan Twitter kullandığınızda başınıza bunlar gelebiliyor.”

Zamanla Twitter’ın nasıl kullanılacağıyla ilgili bilincin de oluşacağı beklentisini dile getiren Prof. Akdeniz, “Sokaktaki insana ağzınıza geleni söyleyebiliyor musunuz? Söylemiyorsunuz. Twitter’da niye söylüyorsunuz o zaman?” diyor ve asıl sorunu şu ifadelerle özetliyor:

“Aslında beni şaşırtan… İnsanların sahte hesaplar değil, gerçek isimler altında insanlara neler söyleyebildiği… Sahte olmayan hesaplar da kapatılabiliyor… Tartışılacak bir konu…”