ABD'de, sosyal paylaşım platformu Twitter'ın iki eski çalışanı hakkında "Suudi Arabistan yönetimine para karşılığı istihbarat sağladıkları" suçlamasıyla dava açıldı.
Abone olWashington Post gazetesindeki habere göre, San Francisco'daki Kuzey Bölge Mahkemesine açılan davada, eski Twitter çalışanları Ahmed Ebuammu ve Ali ez-Zebara, 2015'te Twitter kullanıcılarının kişisel bilgilerini, Suudi yönetimine yakın isimlere para karşılığı aktarmakla suçlandı.
Savcılık, dava dilekçesinde, ABD vatandaşı Ebuammu ve Suudi vatandaşı Zebara'nın, Ahmet el-Mutayri adlı üçüncü bir şahısla bağlantılı olarak faaliyet yürüttükleri, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'a ait MiSK Vakfının yöneticisi Bedir el-Asakir tarafından yönlendirildiklerini belirtti.
"Anonim muhalif hesaplara ait bilgileri sattığı" iddia ediliyor
Dava dilekçesinde adı geçen ilk şüpheli Ahmed Ebuammu, Twitter kullanıcılarına ait kişisel bilgileri, yetkisi dışında sorguladığı suçlamasıyla hakkında sürdürülen soruşturma kapsamında önceki gün ABD'nin Seattle kentinde gözaltına alınmıştı.
Twitter'da medya iş birlikleri uzmanı olarak görev yapan şüpheli Ebuammu'nun, aralarında Suudi yönetimindeki yolsuzlukları sorgulayan 1 milyon takipçiye sahip anonim bir hesabın da olduğu muhalif Twitter kullanıcılara ait kişisel bilgileri, Bin Selman'a yakın bir isme para karşılığı aktardığı iddia edildi.
Ebuammu'nun, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'a ait MiSK Vakfının yöneticiliğini yapan Asakir ile 2014'ün son günlerinde Londra'da buluştuğu ve birkaç hafta içinde istihbarat toplama amacıyla kullanıcı veri tabanına yetki dışı sorgulamalar yapmaya başladığı ifade edildi.
Savcılar, Asakir'in bu çabaları karşılığında Ebuammu'ya 300 bin dolar ödeme yaptığı ve 20 bin dolar değerinde lüks bir marka saat hediye ettiğini öne sürdü.
Mayıs 2015'te Twitter'dan istifa ederek Seattle'a yerleşen Ebuammu, geçen sonbaharda kendisini soruşturmak için evine gelen FBI ajanına, ödemeler için 100 bin dolarlık sahte fatura gösterdiği ve ödemelerin MiSK Vakfı için yürüttüğü medya stratejisi çalışmasının karşılığı olduğunu söylediği aktarıldı.
Kullanıcı veri tabanında toplu sorgu işlemleri
Dava dilekçesinde, suçlanan ikinci Twitter çalışanı Ali ez-Zebara'nın ise 6 binden fazla Twitter kullanıcısına ait kişisel bilgileri, Muteyri aracılığıyla Bin Selman'ın yakınındaki Asakir'e aktardığı iddia edildi.
Dilekçede, Ağustos 2013'ten itibaren Twitter'da "site güvenilirliği mühendisi" olarak görev yapan Zebara'nın 2015 Mayıs'ında, Bin Selman'ın ABD ziyareti sırasında, uçakla Washington'a gittiği ve burada o sırada Suudi Kraliyet Divanı'nda görevli Asakir'le buluştuğu, görüşmede Muteyri'nin de bulunduğu belirtildi.
Buluşmanın ardından şirketin merkezinin bulunduğu San Francisco'ya dönen Zebara'nın, bir haftada kullanıcı veri tabanındaki özel kişisel bilgileri toplamak için "toplu sorgu işlemleri" yapmaya başladığı kaydedildi.
Veri tabanına yetki dışı erişim çabalarının yöneticilerince fark edilen Zebara, bu konuda sorgulandı.
Kullanıcıların kişisel bilgilerine neden erişmeye çalıştığı sorulan Zebara, "meraktan" karşılığını verdi.
Şirket tarafından zorunlu izne ayrılan Zebara, ertesi gün ailesiyle Suudi Arabistan'a kaçtı.
Kaşıkçı'nın arkadaşını da izlemişler
Zebara'nın kişisel bilgilerini ifşa ettiği hesaplar arasında, geçen yıl kasımda İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın arkadaşı olan ve Kanada'da ikamet eden Suudi muhalif Ömer Abdülaziz'e ait bir hesabın da bulunduğu ifade edildi.
Washington Post'a bilgi veren kaynaklar, Abdülaziz'in 2017'de Kaşıkçı ile arkadaş olduğu ve ikilinin Kaşıkçı'nın öldürülmesinden birkaç ay önce Suudi Arabistan'da internette ifade özgürlüğünü geliştirmek üzere projeler üzerinde çalıştığını aktardı.
Dilekçedeki üçüncü şüpheli Muteyri'nin ise iki eski Twitter çalışanıyla Asakir arasında aracılık yaptığı düşünülüyor.
"ABD teknolojisinin, yabancı ülkelerin baskı aracı olmasına izin vermeyeceğiz"
ABD Adalet Bakanlığı adına davayı açan Federal Savcı David L. Anderson, "Bugün açığa çıkan bu suçlamalarda, Suudi ajanlarının rejim muhalifleriyle diğer Twitter kullanıcılarının kişisel bilgilerini elde etmek için şirket içi bilgi sistemlerini kullandığı iddiaları yer alıyor. ABD şirketlerinin ve teknolojisinin, yabancı ülkelerin baskı aracı olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Twitter ise yaptığı açıklamada, şirkette kişisel bilgilerin yalnızca az sayıda eğitimli ve yetkili personelin erişimine açık olduğunu belirtti.
Washington Post'a konuşan Twitter sözcüsü, şunları kaydetti:
"Twitter'ı kendi görüşlerini dünyaya duyurmak ve iktidar konumundakilerden hesap sormak için kullanan insanların ne denli olağanüstü risklerle karşı karşıya olduğunun farkındayız. Onların bu hayati uğraşı yerine getirirken, kişisel mahremiyetlerini ve güvenliklerini korumak için gerekli araçlarımız mevcuttur."
Bin Selman 2015'te ne yapıyordu?
İddialara konu olan olayların yaşandığı 2015'te Muhammed Bin Selman, Suudi Kraliyet ailesi içinde yeni yükselmekte olan bir figürdü.
Kral Abdullah Bin Abdülaziz'in Ocak 2015'teki ölümünün ardından tahta babası Selman Bin Abdülaziz'in geçmesiyle, Bin Selman önce Savunma Bakanlığı ardından Veliaht Prens Yardımcılığı görevine getirilmişti.
Sonraki yıllarda rejim içindeki etkisini giderek arttıran Bin Selman, Muhammed Bin Nayef'in görevden alınmasının ardından "Veliaht Prens" ve "Başbakan Birinci Yardımcısı" unvanını da almıştı.
Kaşıkçı cinayeti
Suudi gazeteci Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de gittiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmüştü.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğince haziranda açıklanan 101 sayfalık raporda, Suudi Arabistan, Cemal Kaşıkçı'yı kasten ve taammüden öldürmekten sorumlu tutulmuştu.
Raporda, aralarında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da bulunduğu üst düzey yetkililerin soruşturulması için güvenilir kanıtlar olduğuna işaret edilmişti.
Raporda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin tamamlayıcı kriminal soruşturma başlatmaya davet edilmiş, Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin yaptırımların Veliaht Prens ve onun yurt dışındaki kişisel mal varlıklarını da kapsaması gerektiği vurgulanmıştı.