Twitter'da Erol Köse ve Hilal Cebeci terörü!
Uzun zaman olmadı twitter'ı kullanalı. Çok, çok önceleri bir hesap açıldı adıma ama uzun dönem atıl olarak kaldı bir köşede...
Uzun zaman olmadı Twitter'ı kullanalı. Çok, çok önceleri bir
hesap açıldı adıma ama uzun dönem atıl olarak kaldı bir
köşede...
Dost-ahbap çevrem "ille de orada bulun" deyince
geldim aralarına katıldım. 2, bilemedin 3 ay önce biraz daha aktif
kullanmaya başladım
İyi ki de gelmişim.
Gündelik yaşamda belki de asla karşılaşamayacağım, buram buram
kalite kokan insanlarla tanıştım, tanışmaya da devam ediyorum. Ben
onları, onlar beni takip ediyor. Onlarla fikir alışverişi yapmanın
sağladığı getiriyi düşününce, şanslı hissediyorum kendimi...
Fikrimiz düşüncemiz çatışsa da saygı ve hoşgörü çerçevesinde,
iyiliklere açılan iyi bir koridor oluşturduk onlarla...
Aslında ne amaç için girersen, sana o amaç çerçevesinde hizmet
ediyor sosyal paylaşım siteleri. Bilgi edinme amaçlı girersen
bilgilin hasını, düşünce fırtınası oluşturmak istersen fikrin ve
düşüncenin alasını sunabiliyor.
Çok sevdiğim çok özel bulduğum bir arkadaşım, Twitter ve
Facebook'taki hizmeti anlatırken şu cümleyi kurmuştu:
"Bu iş fikir-zikir meselesi. Eskiden insanlar geneleve
giderdi. Artık gerek kalmadı. Bu amaçla buraya girince düşüncesine
hizmet edecek birini bulması da çok kolay oluyor. Genelev bu
düşüncedeki insanların ayağına kadar geldi. Evlere servis fuhuş
hizmeti var. "
Haksız da değil...
Tabi bir de buraları tetikçilik yapmak, çamur atmak, karalamak
amacıyla kullananlar var.
Hani bazen arabayla son sürat bir yoldan geçmenize rağmen,
burnunuza gelen o kötü kokudan kurtaramazsınız kendinizi ya....
Twitter da böyle bir yer işte..
İyi insanların arasında olsanız da, belli zamanlarda lağım gibi
ağızlardan çıkan kötü kokuların burnunuza gelmesini
engelleyemiyorsunuz.
Mahalle arası pazarlarda en kalitesiz malı satan en çok bağıran
kişidir. Ve onun tezgahının önü ana-baba günü gibidir.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek ne demiş:
"Siz hiçbir sarrafın
bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Domatesçi,
biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı
bağırmaz."
Bakıyorum Twitter'a..
Ar ve hayasıyla, edebiyle, kişiliğiyle, bilgi ve birikimiyle
topluma bir şeyler kazandırmaya çalışan ilim ve bilim adamları,
şairler, yazarlar 300-500..
Hadi bilemedin 3 bin 5 bin takipçi ortalamasına sahip..
Diğer tarafa bakıyorum...
Göğüs dekoltesiyle meşhur olan Hilal Cebeci'nin takipçi sayısı 1
milyon 150 bin.
Topluma verdiğine bakıyorsun. Elle tutulur, yüzüne bakılır hiç bir
şey yok..
Bu yazıyı yazmadan panpişlerinden biri olmayı göze alarak sayfasını
şöyle biraz dolaşayım dedim..
"Ay panpişlerim canım pasta çekti.. Ay panpişlerim yarın ne
giysem. Ay panpişlerim yarın nereye gitsem..Panpişlerim yeni üstsüz
fotoğraflarımı koydum gördünüz mü? Selülit var mı şekerlerim
benim.."
Takipçilerinin yazdıklarına bakıyorsun..
Fiber kablolar aracılığıyla o üstsüz fotoğrafların üzerine
tırmanmaya çabalayan, ağzından salyalar akıtarak şevhet duygularını
tatmin etmek isteyen bomboş bir güruh...
Sadece Hilal Cebeci mi?
Şu aralar bir fenomenimiz oldu!
Adı Doktor Erol Köse..
Bahsini ettiğim o lağım kokusu yayanların en başında geliyor.
On dakika yazdıklarına baktım..
Sadece on dakikacık...
Yemin ediyorum ki "Allah'ım bana böyle bir baba, böyle bir
ağabey, böyle bir kardeş, böyle bir arkadaş ve hatta böyle bir
düşman vermediğin için sana binlerce şükürler olsun"
dedim..
Eline geçirdiği ünlülere ait ilginç, çıplak, komik, alay konusu
olabilecek fotoğrafları yayınlayarak ve ona buna sataşarak gündemde
kalmaya çalışan bir aciz...
O yayınlıyor, 1 milyonun üzerindeki takipçi kitlesi,
"Doktor bu ney, doktor bu ney? Nereden buldun o resimleri.
Sen ne büyük adamsın!" diyerek ona büyük magazinci, büyük
haberci veya büyük insan ayarı çekiyor..
Doktor Erol Köse'yi tanımayanlar için kısa bir not düşeyim
öncelikle..
Mazisi çok da temiz olmayan, en az fotoğraflarını yayınladığı
ünlülerin kirli geçmişi kadar kirli bir geçmişe sahip biri bu
zat.
Bunu zaten kendisi de "Ben mafya ile hep içiçe
oldum" diyerek itiraf ediyor. Bunu bazen güç, bazen
tehdit, bazen gözdağı vermek amacıyla da tekrarlıyor.
"Bu görüntüleri nereden elde ettin" diye soranlar,
Erol Köse'nin bir zamanlar magazin ve iş dünyasının ünlülerinin
seks kasetleriyle uygunsuz fotoğraflarını elinde bulunduran Cem
Uzan'ın has dostu ve ortağı olduğunu bilmiyor.
Bu fotoğraflar o zamanlardan kalma fotoğraflar..
Geçen 8 şehit verdiğimiz günün akşamında bir baktım, sayfasında
Mehmet Ali Birand ile Fatih Altaylı'nın Abdullah Öcalan ile
çekilmiş fotoğraflarını yayınlamış. Sayfasında da, "Bu
fotoğrafları yayın ve vatan hainlerini herkese deşifre
edin" diyerek bu iki gazeteciyi açık açık hedef
gösteriyor.
Bit pazarındaki o ucuz ürünleri satmaya çalışan pazarcı gibi çığlık
çığlığa bağırıyor: "Türkiye Abdullah Öcalan'la kadeh
tokuşturan bu alçakları tanısın.."
Adeta "katledin" fetvası veriyor..
Çevresindeki müritlerinin ettiği küfürler, hakaretler ve
savurdukları tehditler tüyler ürpertici..
Oysa aklı selim her insan biliyor ki, bahsi edilen her iki gazeteci
de Abdullah Öcalan'la röportaj amacıyla bir araya gelmişti. O
röportaj bir çay veya yemek saatine denk gelmiş.
Kimse Erol Bey'in amacını bilmiyor tabi..
Kendisini Survavior'a almayan Acun Ilıcılayı'ya attığı iftiralar
yüzünden Mehmet Ali Birand'ın hedefi olduğunu...
Kanal D yönetiminden İrfan Şahin'e yönelik Twittar'da yazdığı ağır
sözler nedeniyle Kanal D ekranlarına çıkarılmadığını..
Bütün mücadelesine ve yalvarmalarına rağmen Birand'ın kendisine yüz
vermediğini... Hatta aynı Mehmet Ali Birand'ın Twitter'da kendisini
çok ağır sözlerle silindir gibi ezip geçtiğini...
Yine aynı şekilde Fatih Altaylı tarafından da Habertürk ekranlarına
çıkması yasaklandığı için ona da belaltı vuruşlarla saldırdığını...
Fatih Altaylı'nın, "Türkiye'de cevap verilemeyecek
yaratıklarla uğraşacak vaktim yok" diyerek kendisini
adamdan saymadığını...
Bilmiyor takipçileri..
Kendisine eleştiren takipçilerine özelden ettiği ağır küfür ve
hakaretleri de kimse bilmiyor. En küçük eleştiride özel mesaj
kutusuna ana-avrat küfürleri düşüveriyor.
"Pipini ağzından çıkar da konuşalım" diyorsun ı-ıh..
Geçen vatandaşın biri çok sert uyarmış.. "Erol bey,
insanların bedensel kusurlarıyla alay ediyorsun diye bu sözleri
hakediyorsun. Özelden küfür ediyorsun ama pipin yetmez buna. Boyuna
bakıyorum da, komple pipi olsan bile zarar veremezsin
bana..." demiş..
Ama anlamamış, anlamıyor..
Tehditler, bitirme, aldırma şantajları alıp başını gidiyor hal
böyle olunca..
Gururla "Ben mafya ile iç içe bir adamım"
diyen Erol Köse'nin hedefi olurlarsa nelere maruz kalacağını da
bilmiyor ergen takipçileri..
Alkışlıyorlar, yalıyorlar yaranıyorlar sadece...
Siz nasıl yorumlarsınız bilemem ama bana göre bu bir
terör..
Fikir terörü, çamur terörü, ahlak terörü..
Bunu yapan kim var ise düpedüz terörist!
Bakın size bir isimden bahsedeceğim..
O isim, Ankara Enstitüsü gönüllüsü, BETED Eğitmeni, Ankara
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şengül
Hablemitoğlu..
Hani bir hain suikast sonucu hayatını kaybeden merhum Doç. Dr.
Necip Hablemitoğlu'nun saygıdeğer eşi..
Hani Hablemitoğlu katledildiğinde, "Artık bize
emanet" dediğimiz eş..
Her satırıyla, her cümlesiyle topluma bilgi vermeye çalışan,
birikimlerini genç nesillere aktarmaya çabalayan saygın bir
hanımefendi..
Hilal Cebeci ile Erol Köse'nin takipçilerinin toplamı 3 milyon!
Şengül Hablemitoğlu'nu takip edenlerin toplam sayısı 3 bin
küsur!
Doktor bu ney?
Türkiye'nin gençlik profili işte..
Tepe tepe kullanın!