Twitter 'Ergen'ekon'u ve İmamıngülü!
Bingölde 200 askerin içinde bulunduğu konvoya saldırı yapıltığı an ben twitter'in başındaydım.
Bingölde 200 askerin içinde bulunduğu konvoya saldırı yapıldığı
an ben twitter'in başındaydım.
"Twitter'in başındaydım" diyorum çünkü bizim
işimizin bir parçası da, sosyal medyada önemli konularda neler
yazıldığını takip etmek..
Gelen tepkileri derleyip haberleştirme telaşındayken RT edilmiş bir
twit ilişti gözüme..
"AKP Ergenekon'u 200 askeri bir arabanın içine savunmasız
doldurup izne göndererek PKK'nın önüne attı. Hesap
verilmeli" deniliyordu twitte...
Toplumu yanlış bilgilendirme amaçlı bu twite, insani bir refleksle
cevap verdim. Dedim ki, "Bu konuda AKP'den önce, o
askerleri silahsız bir şekilde o araçlara dolduran komutanın hesap
vermesi gerekmez mi?"
Gelen cevap:
"Sen AKP'lisin anlaşılan. Git başımdan ibiş!"
Nezakete davet ettim ve ekledim:
"Bunlar izne gitmiyor. İzinden dönüyor. Arada fark
var"
Bu kez gelen cevap:
"Söyle bana gerizekalı. İzne gidişle geliş arasında ne fark
var?"
İsmini birazdan aşağıda okuyacağınız hanımefendi, kışladan yazan
komutan edasıyla yazıyordu ama, bilmediği bir şey vardı.
İzne gidiş ile geliş arasındaki fark şuydu. İzin çıkışlarında
askeri araçlar bırakmaz ama dönüşlerde bir toplama merkezinde
toplanan askerleri taşıma görevi alır..
Bu durumu yine nezaket içinde kendisine aktarmaya çalıştım,
"Burada ciddi bir komuta hatası var, yanlışsınız"
dedim.
14 bin kullanıcısına beni şikayet ederek, "Bu AKP
beslemesi, oradan para alıyor demek ki." diye abuk subuk
bir söz yazdı.
Bununla yetinmedi, yeni suçlamaları ardı ardına savurmaya
başladı.
Fethullah Gülen Cemaatini kastederek, "Fettoş'un
Cemaatinden, hain" dedi.
Başında bulunduğum gazetem inter'u hedef göstererek,
"AKP'nin reklamlarından besleniyor" iftirasını
attı.
Ve son olarak "Adımın, soyadımın" başında olduğu
twitleri takipçileriyle paylaşmaya başladı.
O gün beni, saatler boyunca takipçileri tarafından küfürlere
hakaretlere maruz bırakırken kendisi keyf twitleri atmaya devam
etti.
80 yaşında, bırakın eti, kemikleri büzüşmüş annemin ırzına
saatlerce küfürler yağdı. Mezardaki mevtam bırakılmadı. Kağıda
kaleme gelmez küfürlerle dolu dolu bir kaç saat
geçirdim.
Yapılanlar, iki ayak üzerinde duran ve "Ben
insanım" diyen her canlı gibi benim de kanıma dokundu.
Araştırdım bir gazetecilik refleksiyle..
Kim bu diye merak ettim..
Rumuzu "İmamıngülü" ama başka bir bilgi yok.
Twitter'daki profiline baktım. Bugün birilerinin adına
"Muhalefet" dediği ama asla alakası olmayan bir
çukur, insanlıktan çıkmış yaratıkların küfür ve hakaretlerinin arşı
titrettiği bir mekan adeta burası..
Gazeteciliğimi kullanarak kimliğini ortaya çıkardım.
Allah şahittir ki kendisini uyarmak üzere, "Bak artık seni
tanıyorum. Bu yaptıklarını, bir ekranın arkasına saklanarak
yapma" demek üzere tekrar iletişime geçtim.
Gün içinde yapılan küfürler hakaretler bu kez daha şiddetli haliyle
yöneltilince kendisine "Sevil öğretmen. Yapma! Seni
tanıyorum. Görev yaptığın okula kadar tanıyorum" diyerek
saldırıları bertaraf etme yolunu seçtim.
Bunu dememle, kimliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte ortalık
karıştı.
Meğer ne çok kişinin canı yanmış. Meğer bu hanım görünümlü insan
düşmanının bir çırpıda harcadığı, küfürlere hakaretlere boğdurttuğu
ne çok mazlum varmış.
Binlerce mesaj, binlerce insan, geçmişte kendilerine edilen küfür
ve hakaretleri, atılan iftiraları birer ikişer sahibine iade etmeye
başladılar.
Gerisini zaten gazetelerden ve twitterdan okumuşsunuzdur.
Gazetelerde okudunuz da nasıl okudunuz..
"AKP ve Cemaat karşıtı yorumlarıyla tanınan muhalif isim
afişe edildi. Ölüm tehditleri alıyor" diye okudunuz.
Hani "İmamıngülü"nü tanımayanlar haberi okuyunca,
Allah'ın alemlere rahmet diye gönderdiği ilk ve son dişi peygamber
sanacak.
O derece yağlamalar, o derece azize ilan etmeler..
Bir yaygara bir yaygara!
Biri, "Fotoğrafları izinsiz olarak ele geçirildi"
diyor, diğeri "Bilgileri ortalığa saçıldı" diye
anırıyor.
Gazetecilerin bilgi aldıkları kaynaklarını açıklamama hakları,
anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. Açıklamak zorunda
değilim. Ama bu seferlik bir iyilik yapıp açıklayayım!
Bu fotoğrafları hanımefendinin bizzat kendisi bana servis etti!
Nooldu, şaşırdınız mı?
Yemin billah ediyorum ki kendisi bizzat bana verdi
fotoğrafları..
Nasıl mı?
Bazıları kendi twitter hesabında vardı yayınlanıyordu kendi
rızasıyla.
Öteki fotoğrafları ise "Sevil Khrmn" ve ilişkili
diğer "Lorel Hove" ismiyle açtığı Facebook
hesabında tüm kamuya açık bir şekilde yayınlanır vaziyetteydi.
Yani olaya bir gizem katmanın, "Bilgisayarına girilerek
fotoğrafları ele geçirildi" demekteki niyeti neydi
anlamadım doğrucu medyanın!
Peki iddia edildiği gibi ben bu kadını afişe ettim mi?
Evet ettim!
Onun beni "PKK'lı bu gazeteci. TSK düşmanı ve AKP
beslemesi" diyerek onbinlere hedef gösterirken afişe
ettiği gibi ettim. Yani tıpkı onun yöntemiyle...
Bakın efendiler!
Türkiye burnundan soluyor. Hergün musalla taşlarına sıra sıra
tabutlar diziliyor. Acı ve keder, bir suçlu bulma dürtüsüyle yer
değişiyor her saat başı. Toplum ceza keseceği, faturayı ihale
edeceği birini arıyor.
Böyle bir ortamda, bir gazeteciyi, hele ki benim gibi PKK aleyhine
yazdığı yazılardan dolayı sabah akşam örgütten tehditler alan bir
gazeteciyi hedef göstermek, afişe etmek suç değil de, gizli saklı
rumuzlarla bu alçaklığı yapanı afişe etmek mi suç oldu?
Ben ne yaptım?
Bana "AKP beslemesi" dedi, ben AKP beslemesi
olmadığımı ispat edip, aksine onun CHP ile duygusal bir bağı
olduğunu taşıdığı pankartlarla, katıldığı mitinglerle, attığı zaman
tesirli bomba ayarında twitlerle ortaya çıkardım.
Bana "Cemaatin adamı, hain" dedi, ben aksine onun
kardeşinin cemaatin bir dersanesinde öğretmen olduğunu ortaya
çıkardım.
Bana bir iftira atıldı, ben iftira atanın pek de sağlam biri
olmadığını, bir muhaliften öte bir mürted olduğunu belgeledim.
Bu mudur suç?
Şimdi medyada tanıştığı "abiciklerini" de arkasına
alarak ortamı yangın yerine çeviriyor, "Beni vuracaklar.
Ben recm ediliyorum" hezeyanlarıyla ortalığı
inletiyor.
O zaman gelin, bir kadın nasıl afişe edilirmiş, bir kadın nasıl
tehdit edilirmiş, bir kadının arıyla, iffetiyle, namusuyla nasıl
oynanırmış kendisine soralım...
Anlat bize "İmamıngülü"
Anlat!
Bundan bir süre önce, Bloomberg TV'de bir kelime yarışmasına
katılan 29 yaşında bir genç kız vardı. Sırf sana twitter'dan bir
twit attı diye... Sırf bir twitinde seni eleştirdi diye onun o
yarışma programındaki videosunu sanal ortamda yayınlayıp,
"Eyyy millet. Bu videoda gördüğünüz 29 yaşındaki kız,
AKP'nin yaşlı bir bakanıyla düşüp kalkıyor. Onun metresi bu
kız" diyerek... O genç kızın "ismini ve soyismini
vererek" kendisini toplum önünde bir fahişe olarak lanse
ettin mi etmedin mi?
Anlat bize "İmamıngülü"
Bursa'da hasta olan ve yardıma muhtaç halde olan bir aileye yardım
için senin kapını çalan bir öğretmen vardı hani. Ona yardım
edeceğini söyledin mi? "Nazlı Ilıcak'ta benim kankim. Rica
ederim yardım ederiz. Siz bir hesap numarası açın bana
bildirin" dedin mi o hanıma?
Sonra o hanım bir gün görevdeyken, CHP Bursa ilçe teşkilatında
görevli olan ismi bende saklı bir adamı, "Ankara'dan
geliyor yardım için. Onu karşıla" diye uyardın mı?
O CHP'li beyefendiye bu hanımın telefonunu izni dışında verdin mi?
O beyefendi, "Ben şu an başka bir görevdeyim
gelemem" demesine rağmen bayanı, "Ben geldim. Siz
olmadan ben aileye gitmem. Gelin, beraber gideceğiz"
diyerek aradı mı senin yönlendirmenle?
Sonra o hanım görevini bırakıp gidemeyince kendisine twitter
üzerinden, "O...Pu. Ben o hesaba dünya kadar yardım
gönderdim, ne oldu o paralar. Ben adam gönderdim niye karşılamadın.
Ben Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli sivil polisim. Elim
çok uzun. Seni bitireceğim. Bursa'ya rezil edeceğim" diye
küfürler, hakaretler ve tehditler savurdun mu?
Ben bu yazıya başlamadan kısa süre öncesine kadar senin hakkında
toplamda 68 kişi suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Hepsinin
elinde yazışmaların kapı gibi belge halinde duruyor. Bu kadar
insanın canını nasıl ve niye yaktın? Hakaretlerle, küfürlerle,
tehditlerle onları sindirme çaban oldu mu olmadı mı?
Tıpkı beni toplumun önüne kurbanlık koyun olarak attığın gibi
onları da attın mı, atmadın mı?
Senin canın candı da, bu mağdurların canı patlacan mıydı
"İmamıngülü"?
Peki sen, "Beni afişe ettiler" diye
hüngürleştiğin, ağlaştığın medyadaki abiciklerine bunları yaptığını
da anlattın mı?
Daha anlatmadığın, toplumun bilmediği neler var neler
"İmamıngülü!"
Söyle hele!
Ben ulaştıktan sonra neden Facebook'taki hesaplarını hemen
kapattın? Orada seni zor duruma düşürecek ne vardı?
Neden Milli Eğitim'e müracaat edip, "O İmamıngülü olarak
açılan hesap var ya hani. O hesap benimdi ama birileri ele geçirdi,
birilerine hakaret ve küfürler savurdu. Benim haberim yok. Ben
suçsuzum, mağdurum" diye yalan uydurdun?
Seni bu islamcılar, dinciler recm edecekmiş öyle mi?
Şuna artık eminim ki...
"İmamıngülü" isimli bu iftiracı kadının etrafında,
onun birileri tarafından vurulması için inanmadığı Allah'a el açıp
yalvaran bir güruh var. O güruh bu hayalle yatıp kalkıyor iki
gündür.
"İmamın gülü vurulsa da, başına bir şey gelse de, 'Bir
muhalif ses irticacılar tarafından katledildi' desek, ülkeyi
karıştırsak" diye rüyalar gören bir azmanlar ordusu
var.
"İmamıngülü"nü gaza, galeyena getirenler de işte
bu yaratıklar. Belli gazete ve televizyonlar da bu kapkara oyunu
bilerek veya bilmeyerek sahnelemek için çaba sarfediyor.
Tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi bir oyun sahnelemek
istiyorlar. İki kelimeyi bir araya getirmekten aciz, küfür ve
hakaretten, tehdit ve şantajdan başka bir şey bilmeyen bir kadından
kahraman yaratma çabasındalar.
Ve son olarak..
Sana bir tavsiye "İmamıngülü"
Tüm bu yazdıklarım da dahil olmak üzere, hepsini bir kalın klasör
haline getir, yanına da seni gaza getiren o avukatlar ordusunu al
ve git beni dava et!
Ben de belgelerimi koyayım ortaya, sende!
Bak bakalım davanın sonunda kim teşhirci, kim şantajcı, kim
iftiracı ilan edilecek..
Bak bakalım kimin sokağa çıkacak yüzü olmayacak!
Hodri meydan "İmamıngülü"
Sana ve senin yanındaki azmanlarının topuna hodri meydan!