BIST 10.446
DOLAR 32,56
EURO 35,01
ALTIN 2.433,06
HABER /  SPOR

Twente zaferi için kim ne dedi?

Fenerbahçe ligdeki performansını Hollanda'ya taşımadı. Peki üç günde ne değişti? Spor yazarları yorumluyor.

Abone ol

Fenerbahçe'nin Twente galibiyeti ilaç gibi geldi. Üst üste alınan kötü sonuçların ardından ortaya konan futbol taraftara umut verdi..

Spor yazarları üç gün arayla bu kadar farklı bir görüntü veren takımı değerlendirdi. İşte görüşler..


Rıdvan Dilmen (Milliyet): Ders alınacak bir maç!

Fenerbahçe’nin bu maça ihtiyacı vardı. Galatasaray derbisinden sonra yaşanan müthiş düşüşe son vermesi gerekiyordu. Bu anlamda dünkü galibiyet iyi oldu diyebiliriz. Tabii ki grubu lider olarak bitirerek yoluna devam etmesi de bir başka artı. Ancak dünkü karşılaşmadan çıkarılması gereken önemli dersler de var.
Birincisi; iyi oynamasalar da bu kez mücadele ettiler. İkincisi; Bilica - Lugano’nun uyumlu bir ikili olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bunda ısrarcı olunmalı. Üçüncüsü; Mehmet Topuz, sağ ön oyuncusu. Bunu ilk yarıda net bir şekilde gördük. Dördüncüsü; Cristian’a bu maçı ve Kasımpaşa maçını tekrar izlettirmeli. Beşincisi ise takımın en büyük sıkıntısı yine en uçtaydı. Oraya kadar getiriyorsunuz sonuç alamıyorsunuz. Güiza yetersiz kalıyor. Bunlar Fenerbahçe’nin geleceği için önemli detaylar aslında.
Futbol ilginç bir oyun... Twente, Kadıköy’de kazandığı maçtan aslında daha iyiydi. Ama o günkü Fenerbahçe karşısında yoktu. Çok iyi oynasa da yenilgiden kurtulamadı.
Kuralar çekildiğinde Fenerbahçe zaten favori gözüküyordu. İlk hafta alınan yenilgi takımı kendine getirdi. Twente iyi bir tokat attı, ardından beşte beş yaptı. Bu lige de ardından iyi yansımıştı. Şimdi Eskişehirspor maçı Fenerbahçe’nin ligdeki geleceği açısından çok önemli. Aynı ciddiyeti orada da göstermeliler. Bu kadar pozisyon vermeyip iyi bir dönüş yapması gerek.
Futbolda hep geyikler vardır. Sezon başında da Fenerbahçe için “Avrupa’ya değil Türkiye’ye uygun hoca buldular” denmişti. Bakıyoruz Fenerbahçe’nin hocası Avrupa’da şu an için daha başarılı. Bunun böyle olmadığı herhalde anlaşılmıştır. Daum’a ve yönetime, “Türkiye’de 5. olacaksın, ama Avrupa’da final oynayacaksınız... Kabul ediyor musunuz?” diye sorsalar kabul etmeyen bir kişi çıkmaz...
Son bir paragraf da yönetime... Bu takıma el atmaları şart. Futbolculara bu takımın değerini anlatmalı, anlamayanları da kapıya koymalılar. Mesela Kazım; Fenerbahçe Kulübü’nü kimse küçük duruma düşüremez. Yönetimin gelecek nesillere örnek adına bu hatayı cezasız bırakmamalı. Gerekirse bonservisini cebine koyar, gönderir. Evet zarar eder, ama kulübün büyüklüğünü gösterir. Sorun sadece Kazım da değil. Aynı havada olan başka isimler de var. Samandıra’ya Fenerbahçe ruhunun geri gelmesi şart.

Mehmet Demirkol'un yorumu sonraki sayfada?

[PAGE]


Mehmet Demirkol (Milliyet) Ligden farklı


Türk takımlarının, Avrupa’nın başaltı liglerinin standart, ama başarılı sistem takımlarıyla baş edebilmesi, ancak daha özellikli ve daha pahalı oyuncularla mümkün oluyor.
Bir üst sınıf takımlar ise standart sistemi pahalı ve iyi oyuncularla yapanlar.
Yani, biz arada kalmış karma bir haldeyiz.
Dün bu durumun bir gösterisiydi sanki. Fizik, sahaya yayılma, garanti pas ve sürat olarak daha iyi bir rakip. Ama maç denk geçiyor. Karşılıklı net pozisyonlarla...
Fenerbahçe açısından ilginç olan ise şu: senelerce, ligde fırtına gibi estiği dönemlerde dahi, böyle başaltı Avrupa takımları karşısında rahatça çözülen bir takımdılar. Son 3 yılda bu durum 180 derece değişti. Şimdi ligde en sıkıntılı döneminde dahi olsa, -en azından bu seviyede Avrupa’da belli bir standardı ortaya koyabiliyor. Rakip Hollanda’da geçen yılın ikincisi ve bu yılın flaş lideri de olsa. Çok iyi biliyoruz ki 10 yıl önce böyle bir maç 3-0’dan aşağı bir skorla bitmezdi.
Lig - Avrupa standartlarının farklı olmasının futbol açısından temel bir açıklaması var. Avrupa kupalarında kimse başı sıkışmadıkça risk alıp önde basıp, tempoyu yükseltmeye çalışmıyor. Böyle olunca Fenerbahçe savunması ve orta sahası için top yapmada var olan riskler otomatikman ortadan kalkıyor. Top rakibe geçtiğinde çok daha rahat yerleşebiliyor ve tek ayak üzerinde yakalanmıyorlar.
Durum böyle olunca Fenerbahçeli oyuncular için Avrupa her anlamda daha çekici oluyor. Dün birbirlerine yakın oynayarak savunma yapmayı ve hızla açılarak rakibi dağınık yakalamayı bu rahatlıkla ve disiplinle başardılar. Ancak yakalanan şanslarda genel olarak göze çarpan fizik olarak eksik kalarak rakibe özellikle de Brezilyalı müstakbel Hollandalı Douglas’a yakalanmaları, ezberlerinde bir hücum planı olmadığı izlenimi ve Alex’in fizik ve mantal olarak rahat olmayışıydı (Bu arada Douglas ve Çek Stoch’un adını önümüzdeki transfer döneminde gazetelerimizde fazlasıyla göreceğimize eminim. ama şimdiden söyleyeyim. Zor değil de sanki imkânsız).
Dün Twente’nin iki topunun direkten döndüğü bir maçtı, ama Fenerbahçe istediği gibi oynayan en azından hiçbir an aciz duruma düşmeyen bir takımdı. Ne olursa olsun evinizde kaybettiğiniz Hollanda lig liderini deplasmanda yenmek önemli bir iştir. Liderlik için tebrikler!

Alattin Metin'in Metin'in yorumu sonraki sayfada

[PAGE]


Alattin Metin (Akşam): Sahanın en iyisi iğneyle oynadı


Cristian, Fenerbahçe için çok önemli oyuncu. Alex, Emre kadar olmazsa olmazlardan.
Orta sahayı toparladı, hücuma destek verdi. Nerede bir sıkıntı varsa, gitti arkadaşına yardım etti. Sahanın her yerinde o vardı.
Üstelik sakattı...
Zor günde arkadaşlarını yalnız bırakmamak için iğne olup sahaya çıktı. Böyle yürekli profesyonele şapka çıkarılır.
Ama aynı şeyi Mehmet Topuz için diyemiyorum.
Bu futcolcuyu anlayamıyorum. Biraz kıpırdansa, Cristian'ın oyununa ayak uydursa, kendisi de Fenerbahçe de çok farklı olacak.
Savunmayı düşünmekten hücuma çıkamıyor. Riske girmek istemiyor. Oysa Fenerbahçe'yi heyecanlandıracak, arkadaşlarını ateşleyecek çok önemli bir oyuncu.
Kayseri'de Topuz'u Topuz yapan özellikleri Fenerbahçe'de kullanamıyor. Alex'in de oyun ritmini bozuyor.
Güiza için hiçbir şey söylemek istemiyorum.
Arkadaşlarla maçı izlerken devamlı gözümüz ona takıldı. Herkes Güiza'nın kötü futbolundan 'illallah' diyor.
O kadar güçsüz ve moralsiz ki bırakın gol vuruşlarını pas veremiyor. Sonra da kendi kendine kızıyor. Yapma kardeşim!
Biraz az gez, otur evinde kafanı dinle, nasıl bu krizden kurtulacağını düşün. Bu futbolla seni İspanya da almaz.
Fenerbahçe, bu önemli galibiyetle grup liderliğini garantiledi. Peki krizden kurtuldu mu?
Henüz değil. Futbolcuların yüzü gülmüyor. Oynamak, eski günlere dönmek istiyorlar ama henüz o patlama noktasında değiller.
Twente karşısında sadece mücadele ettiler ve haklı bir galibiyet aldılar. Fenerbahçe adına sevindirici olan Bilica'nın gelmesiyle defansın toparlanması, orta sahada Vederson'la yeni bir direnç yakalaması ama golcüde sorun devam ediyor.
Güiza'yla da bu iş zor olur. Daum'un ya Semih'i ya da Deivid'i kullanması lazım.
Not: Maçın dönüm noktası Fenerbahçe'yi grup lideri yapan Lugano'nun kafa golü değil, Roberto Carlos'un kale çizgisinden çıkarttığı toptu.

Ahmet Çakar'ın yorumu sonraki sayfada

[PAGE]


Ahmet Çakar (Sabah): Tek forvetle iyi mücadele

Fenerbahçe zor günler geçiriyordu ama dün gece kazandılar. Böylesine maçlar çok zordur. Aynı zamanda tedavi edici özelliği vardır. Mesela Fenerbahçe dün gece kaybetseydi, sadece büyük oranda grup birinciliğini kaybetmeyip iç huzurunu da ciddi bir şekilde yitirecekti.
Dün geceye bakıyoruz Fenerbahçe hem çok pozisyon buldu, hem de çok pozisyon verdi. İlk lafımız kaleci Volkan'a; ya iyi antrenman yapmıyor, ya da bazı önemli problemleri var. Dün gece öylesine hatalar yaptı ki Fenerbahçe ucuz kurtuldu. Gelelim Bilica'ya, Fenerbahçe savunması için çok stratejik bir isim. Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusu mu? Hayır. Ama o defansta olmayınca Fenerbahçe savunması rahat olamıyor.
Fenerbahçe ilk yarıya iyi başladı. Pas yaptı ve en önemlisi iyi mücadele etti. Fenerbahçeli oyuncular şunu çok iyi bilmeliler ki, kazansanız da kaybetseniz de çok koşup iyi mücadele ettiğinizde çok şey farklı oluyor. Kasımpaşa maçına bakıyoruz nerede o Fenerbahçe, nerede dün geceki Fenerbahçe? Dün gece herşey toz pembe miydi? Bu sorunun cevabı da hayır. Fenerbahçe yine alıştığımız defans hatalarından mütevazı rakibi Twente'ye gereksiz pozisyonlar verdi.

CARLOS MAÇI ÇEVİRDİ
Şurası çok açık ki bu takım çift santrfor oynayamaz. Böyle bir durumda Fenerbahçe orta sahası bir kişi eksik kalıyor. Son haftaların en çok eleştirilen ismi Roberto Carlos'tu. Ama dün gece öyle bir anda çizgiden öyle bir top çıkartti ki belki de bu pozisyon maçın kırılma anıydı.
Fenerbahçe grup birinciliğini garantiledi. Ama bu grup herkesin takdir ettiği gibi kolay bir grup. Bundan sonrası ise Avrupa'da hiç de kolay olmayacak.
Twente'ye bakıyoruz; Hollanda liginde bu senenin en flaş takımı. Ama bizim ligimizde oynasa ilk 5 takım arasına zor girer. Demek ki Hollanda ligi öyle çok büyük bir lig değilmiş.
Gelelim hakeme; İspanyol hakem bir iki ufak hatası dışında çok başarılıydı. Özellikle Twente'nin son dakikalarda bulduğu golde ofsayt pozisyonunu iyi tespit etti.

Hakan Ünsal'ın yorumu sonraki sayfada


[PAGE]



Hakan Ünsal (Hürriyet): Carlos isterse

İSTANBUL’da neredeydiniz? Herkesin sorduğu soru budur herhalde. Öyle ya bu Fenerbahçe’yi görünce “Neden” diye düşünülür. Takımdaki bu farklılığın sebebi neydi?


1-Seyirci ve saha atmosferi
2-Maçın önemi
3-Kasımpaşa mağlubiyeti
4-Kazanma zorunluluğunun olmaması
5-Ciddiyet ve istek
Bu 5 sebepten 4’ü Kasımpaşa maçında yoktu ve farklı mağlubiyet geldi. Takımdaki değişikliğin en büyük emaresi Roberto Carlos’tur. Kasımpaşa maçında umursamaz ve kötü gözüken Carlos’un bu oyununun tek bir anlamı var; “İstedi.’’ Daum’un ciddi ciddi her maçtan önce Carlos’la konuşup, “Bugün oynamaya niyetin var mı? Yoksa idare mi edeceksin?” diye sorması lazım. Çünkü Carlos isterse ama isterse hala en iyi solbeklerden biri. Vücudu burada, kafası Brezilya’da olduğu sürece faydalı olmaz. Bu kadar büyük kariyeri olan bir oyuncuyu ancak önemli maçlar heyecanlandırır. Türkiye Ligi artık Carlos için birkaç maç hariç bir şey ifade etmiyor. Bu yüzden ayrılık Fenerbahçe’nin de çıkarına olur. Yaptığu kademe ile boş kaleye giden topu çıkarması maçı çeviren kırılma anıydı.

Herkes iyi oynayınca

F.BAHÇE’de diğer oyuncularda da maçı istedi. İlk yarıda girilen net pozisyonlara Türkiye’de bile girilmedi. F.Bahçe maçı yarım saat dolmadan koparabilirdi. Bu değişimin sebebi olarak sistem değişikliği gibi gözükebilir ama bence asıl sebep futbolcuların futbol oynamaya karar vermeleri. Kasımpaşa maçında oynayan oyuncuların çoğu sahadaydı. Lugano’dan Güiza’ya kadar herkes topun arkasında rakibi karşılamaya çalışıyordu. Gökhan alışıldık bindirmelerini yapınca, Carlos iyi savunma yapınca, Cristian geri dönünce, Alex ve Güiza iyi anlaşınca daha doğrusu F.Bahçe istekli ve ciddi olunca pozisyona girmekte zorlanmadı.

Volkan unutmalı

VOLKAN, Kasımpaşa maçındaki hatasından sonra büyük özgüven kaybına uğramış. Sezona çok iyi giren Volkan yaptığı bu hatayı bir an önce unutmalı. Yoksa geri dönüş çok zor olur. Aslında Volkan’ın bu durumu Avrupalı oyuncu ile aramızdaki belki de tek farkı gösteriyor. Biz hatayı yaşarız ve devam ettiririz ama Avrupa mantalitesinde hata yapıldığı
andan sonra unutulur.

Futbolun gerekleri

İSTANBUL’da ruh gibi sahada dolanan oyuncular yerine ne istediğini bilen futbolcular gelmişti. Kaldı ki, Twente kadrosu ve sistemi oturmuş formda bir takım. F.Bahçe, Twente’nin en artı yanlarından biri olan iyi pas yaparak, organize ataklara çıkmasına izin vermedi. Oyunun kontrolünü vermiş olsa zaten mağlubiyet kaçınılmaz olurdu. Futbolun gereklerini yerine getirirsen şans da yanında oluyor.

Ogün Altıparmak'ın yorumu sonraki sayfada


[PAGE]


Ogün Altıparmak (Yeni Şafak): Helal olsun


Dört gün evvel İstanbul'da Kasımpaşa karşısında seyrettiğimiz Fenerbahçe'ye bir bakın, bir de dün akşamki Twente maçındaki Fenerbahçe'ye.

Gözümüze ilk batan husus, Fenerbahçe takımının klasik 4-4-1-1 sistemiyle oynamasıydı. Çok insanın kafa karıştırıp çift santrfor oynama duygusuna Fenerbahçeli futbolcular da katılınca takımın teknik direktörü futbolcuların arzusuna uyup sistemi değiştirdi ve Fenerbahçe'nin rezaletini önleyemedi.

Bir de dün akşamki Fenerbahçe'ye bakalım. Bilica'nın gelmesiyle geri dörtlünün göbeği şahane futbollarıyla moralleri düzeltirken bunlara da Roberto Carlos'un uyması, sağ koridorda Gökhan ile Mehmet Topuz'un iyi anlaşması, Vederson'un solu iyi kullanması, orta sahanın göbeğinde oynayan Cristian ve Selçuk'un akıllı futbollarını kattığımızda gözlerimizin önüne muhteşem bir futbol serildi. Avrupa'da deplasmanda oynamasına rağmen rakip kale önünde mutlak 8 gol pozisyonu yakalamak kolay bir iş değil.

Sistem oturursa, saha içindeki uygulaması iyi olursa, bloklar arasında boşluk kalmaz ve güzel tablo ekonomik futbolu ortaya çıkartır, ekonomik futbol da neticeyi getirir. Dün akşam seyrettiğimiz Fenerbahçe de böyle bir görüntüdeydi. Maçı kazanarak ikinci tura yükseldi ve büyük iş becerdi.

Şimdi teknik direktöre tavsiyemiz takımı serbest bırakmadan cumartesi oynayacağı Eskişehir deplasmanına iyi hazırlayıp sakat futbolcuların iyileşmesini sağlamasıdır.

Demek ki maceraya girmeden takım tertibi yapılırsa ve oturmuş sistem takıma uygulanırsa netice almak hiç de zor değilmiş. Kötü futbolda eleştirdiğimiz Fenerbahçe'yi, iyi futbolda da methetmemiz bizim en önemli görevimiz sayılmalıdır.

Semih Yuvakuran'ın yorumu sonraki sayfada

[PAGE]


Semih Yuvakuran (Zaman): Kanarya, Hollanda'da mücadelesiyle kazandı


Birçok eksikle Twente'ye giden F.Bahçe'de en büyük sıkıntı bence Emre'nin yokluğu. Emre'nin, Cristian ile beraber sezon başından beri gösterdiği performans her zaman söylediğimiz gibi alkışa değerdi.
Sakatlıklar ve cezalılar, takımı bir anda nerelere getiriyor, hep birlikte izliyoruz. Oynamayanların yerine forma giyenler de ligimizin en iyi futbolcuları; ancak form durumları merak konusuydu. Temsilcimiz, daha önceki maçlara nazaran dünkü karşılaşmaya biraz istekli başladı. İlk yarıda bir-iki gollük fırsat da yakaladılar. Yalnız rakibin atakları daha tehlikeliydi. Kademeye tam zamanında giren Roberto Carlos ve Bilica, Twente forvetlerine fırsat tanımadı. Uzun süredir sahalardan uzak kalan Selçuk ise takıma fazla katkı sağlayamadı. Özer Hurmacı ne zaman iyi oynayacak çok merak ediyorum. Hâlâ hazır duruma getirilemiyorsa teknik heyette büyük problem var demektir. Ancak ben onun Kanarya'ya fayda sağlayacağına inananlardanım. Bir diğer dikkatimi çeken husus da Sarı-Lacivertli oyuncuların sürekli kayıp düşmesi. Sanırım kramponlar problemliydi.

Hollanda ekibi Twente iyi bir takım değil, ama çok disiplinli oynuyor. F.Bahçe'de isteksizlik maçın ilerleyen dakikalarında yine boy gösterdi. 42. dakikada F.Bahçe açısından şanslı dakikaydı. Perez'in topu direkten döndü. Bu oyuncuya vurdurmak için her şeyi yaptılar adeta! İlk yarı F.Bahçe için sancılı geçti. İkinci devrede F.Bahçe kötü oynadığı zamanlarda Lugano'yla golü buldu.

Sahada sivrilen, arzulu olan hiç kimse yoktu. Fenerbahçe böyle kötü oynamaya devam ederse ligde kötü sonuçlar da peş peşe gelmeye devam eder. Kaleci Volkan'a da bir şeyler oldu. Kasımpaşa maçında yaptığı hatayı, dün de tekrarladı. Boş kaleye giden topu Roberto Carlos'un çıkartması yine F.Bahçe açısından büyük şanstı. Bu maç kazanıldı, ama bence bu skor kimseyi aldatmasın. Kaçan gollere bakarsak F.Bahçe'nin farklı yenilmesi lazımdı. Ama şans faktörü dün akşam bizim yanımızdaydı.

Daha önceki zamanlarda F.Bahçe'de her maçta bir iki oyuncu sivriliyordu. Her şeye rağmen Kanarya çok iyi mücadele etti. Bunun da semeresini aldı. Twente kesinlikle Fenerbahçe ayarında bir ekip değildi. Beceriksizlikleri de eklenince sahadan mağlup ayrıldılar. Fenerbahçe ise bir üst tura çıkmayı garantiledi.

Selçuk Yula'nın yorumu sonraki sayfada

[PAGE]



Selçuk Yula (Takvim): Bileğinin hakkıyla


Daum, Kasımpaşa maçında uyguladığı sistemden vazgeçip kendi doğrularından geri döndü. Dün akşam tek forvet olarak da Güiza'yı tercih etti. Santos'u dışarda bırakıp Vederson'u oynattı. Gördüğüm kadarıyla böyle olunca Roberto Carlos ileriye daha rahatlıkla gidebiliyor. Çünkü biliyor ki gittiği zaman Vederson arkada kalacak. Santos bunu yapmıyor. Emre'nin yokluğunda Cristian'ın yanına Selçuk'u tekrar monte etmesi ona güvendiğini gösterir ama Selçuk özellikle ilk 45 dakikada yaptığı pas hatlarıyla saç baş yoldurdu.
İlk 45 dakikada derken yanlış anlamayın Fenerbahçe, bu devre oyunun tek hakimiydi. Harika oynadı çok pozisyonlar buldu kaleciyi geçemedi. Şuanda Avrupa'nın belki de tek namağlup lider takımı Twente'nin üstüne üstüne giderken kalesinde direkten dönen topu gördük. Yani Fenerbahçe, son haftalardaki başarısız sonuçlardan sonra Twente'den fark yiyecek diyenleri yanıltan bir futbol ortaya koydu.
Mehmet Topuz, Alex, Vederson, Bilica, Baroni maça iyi başlayan futbolcularımızdandı.
İki puan önde olan takım biziz. Yani saldırması gereken takım Twente ama maça tam tersi bir şekilde başladık. İlk 45 dakika eğer 0-0 bittiyse bu Twente'nin balıydı.
İkinci devrede de değişen birşey olmadı. F.Bahçe yine üstün oynayan taraftı. İlk devrede direkten dönen top gibi Carlos'un kale içinden çıkardığı mucize bir top vardı. Ama şuanda Avrupa'nın en iyi takımı dedikleri Twente'nin yaptıkları bu kadardı. F.Bahçe'nin kaçırdığı sayısız pozisyonlardan sonra yine Alex'in korneriyle Lugano'nun vuruşu gol getirdi. Hak edilen bir sonuç alındı. Asıl önemlisi F.Bahçe'nin bundan sonra ligde neler yapabileceğinin göstergesi Hollanda'da vücut haline gelmiş oldu. Önümüzdeki 3 haftaya bakarken bu maçı da düşüneceğiz ama bu maçı düşünürken Bilica, Lugano, Alex, Vederson, Mehmet Topuz, Cristian'ın ve özellikle herkesin şu anda saldırdığı Güiza'nın mücadelelerini yürekten tebrik etmek lazım diye düşünüyorum.