Taraf gazetesi yine ortalığı karıştıracak. Üst rütseli subaylara ait olduğu ileri sürülen darbe planı tüylerinizi ürpertecek.
Abone ol2002 sonunda 1. Ordu'nun İstanbul Selimiye'deki karargahının raflarından 12 Eylül darbesinin Bayrak Harekat Planı indirildi. Hedef önce sıkıyönetim, ardından da hükümeti devirmekti.
Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan'a ait olduğu ileri sürülen darbe planı şoke etti. "Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan cuntasının 2003 yılındaki darbe planlarını ele geçirdik" diyen Taraf gazetesinin haberine göre, 12 Eylül'ü model alan darbe planı, kaos amaçlı bir dizi eylem planıyla desteklendiği öne sürülüyor. .
YENİ KABİNE BİLE HAZIR
Yasemin Çongar, Mehmet Baransu ve Yıldıray Oğur, imzalı haber ortalığı karıştıracak.. Öyle ki darbe sonrası oluşturulacak yeni kabinenin isimleri de hazır.. Görevden alınacak belediye başkanları da belirlenmiş.. Sözü uzatmıyor ve Taraf'ın herkesi şoke eden haberi ile sizi baş başa bırakıyoruz:
AK Parti'nin 2002'de hükümet kurmasından rahatsız olan bir grup üst rütbeli subay "Balyoz Harekâtı" adı altında çok ayrıntılı bir darbe planı hazırladı.
Haber “doğru” ya da “eksik” bilemem ama bir gazetenin böylesine büyük bir “yalan” haber yapmayı göze alamayacağını da bilirim çünkü… Ordumuzun geçmişi “demokrasiyi kirletme suçu” ile doludur… Haberi okuduktan sonra, “Yok canım daha neler” demedim… Dünyada, milletin sevgisinden bu kadar korkan ordular sadece, “az gelişmiş” ülkelerde var… Bir de bizde… Ve kimileri halen, Türk ordusunun “darbe yapma hazırlığı içinde olduğu” tespitlerinin “iftira” olduğunu yazıyor, yazabiliyor… Bu Ordu’nun geçmişte bir Başbakan ve iki bakanını nasıl da astığını unutuyor… Yaşları henüz 18'i bulmamış delikanlıların yaşlarının vicdan fukarası mahkemeler tarafından büyütülerek ipe çekildiğini hatırlamak istemiyor… Pes yani… Adnan Berk Okan |
Bu planın her veçhesini anlatan elektronik, sesli ve yazılı askerî belgeler, amacın Türkiye çapında sıkıyönetim ilânı, ardından da Meclisin kapatılması ve hükümetin devrilmesi olduğunu ortaya koyuyor.
12 Eylülü model alan darbe planı, kaos amaçlayan bir dizi eylem planıyla destekleniyor.
Bu eylem planları, halkın kanını akıtmayı ve Türkiye'yi Yunanistan'la savaşa sokmayı göze alan dehşet verici senaryoları en ince ayrıntısına kadar tarif ediyor. Darbe planını destekleyen Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj başlıklı eylem planlarının 2003'te Birinci Ordu Komutanlığının öncülüğünde, Karacıların yanı sıra Hava, Deniz ve Jandarma'dan üst rütbeli personelin katılımıyla gerçekleştirilmesini öngören beş bin sayafadan fazla belge var.
2003 tarihli Çarşaf ve Sakal kodlu eylem planlarına göre, darbe ortamı yaratmak amacıyla Fatih ve Beyazıt camilerinde cuma günü bombalı saldırı düzenlenecekti.
FATİH'E DOKUZ KİŞİLİK ÖZEL TİM
JANDARMA Yüzbaşı H.T. komutasındaki dokuz kişilik eylem timi, cep telefonu düzenekli patlayıcıyı cemaate en yakın ayakkabılığa yerleştirecek ve cuma namazının farzının kılınmasının ardından düğmeye basılacaktı. Bölgedeki ajanlar da provokasyon amacıyla harekete geçecekti.
5000 sayfadan çok belge var |
Taraf Balyoz Darbe Planı'nın 2002 sonunda başlayan ve 2003 martına kadar süren çalışmalarının, basılı haliyle toplam 5 bin sayfayı aşan belgelerine ulaştı. Bu belgeler arasında "ıslak" yazışmalar power point sunumları ve orjinal antetli askeri CD'ler var. |
EZAN ÖNCESİ KAN DÖKÜLECEKTİ
Beyazıt Camii'ne yönelik Sakal Eylem Plam'na göre tahrip düzeneği, bir çanta içine yerleştirilecek ve şadırvanda unutulmuş görüntüsü ile bırakılacaktı.
Jandarma Binbaşı H.Ö. komutasındaki tim, bombayı yine cuma günü, ezandan 10 dakika önce patlatacaktı. Eylemde özellikle yaralı sayısının fazla olması isteniyor.
RUTİN TOPLANTIDA ÖRTÜLÜ GÖREV
Planın altında "Balyoz Sıkıyönetim Komutanı" unvanıyla imzası olan Orgeneral Doğan, yukarıda sözü geçen Birinci Ordu Plan Semineri'nin "kamuflaj" işlevini ve öncesinde yapılmasını emrettiği hazırlıkları şöyle anlatıyor:
"Balyoz Planı'nın 'Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo' isimli jenerik bir plan şeklinde onanacağı plan seminerine kadar, irticai yıkıcı ve bölücü gruplaar ait, mevcut tüm listeler ile teşkil edilecek olan özel görev timlerinin listeleri güncellenecek ve devamlı olarak güncel tutulacak. Buna paralel olarak Balyoz Güvenlik Harekat Planı 'Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo' isimli jenerik plan şeklinde 'GİZLİ' gizlilik derecesinde ve özel olarak seçilmiş sınırlı sayıda personelin katılımıyla icra edilecek bir plan seminerinde denenecek ve müzakere edilecek"
ÖFKELİ KALABALIĞI AVLUDA TOPLAYIN
Çarşaf Plam'na göre, patlama soması oluşacak panik havası iki kamera ile görüntülenecek, avluda toplanacak öfkeli kalabalığın da caddeye taşması sağlanacaktı. Ayrıca operasyonda kiralık araç kullanılması ve kiralamada gerçek isimle kayıt yapılmaması isteniyor.
29'U GENERAL 162 SUBAY VAR
Darbe öncesi kaos ortamı yaratmak için yapılan dört eylem planı ile darbenin bizzat kendisinin nasıl organize edileceğini öngören Balyoz Güvenlik Harekât Planı'nda 29'u general, 133'ü subay olmak üzere toplam 162 askerin isimleri yer alıyor.
ÖZDEN ÖRNEK DE VAR, SAYGUN DA, FIRTINA DA...
BU isimler arasında Darbe Günlükleri'nin yazarı Özden Örnek, Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına, Ergin Saygun, Süha Tanyeri, Nejat Bek, Hayri Güner, Şükrü Sarıışık ve Ergenekon sanığı Fikri Karadağ dikkat çekiyor.
Kimler tutuklanacak? Kimler bakan olacak? |
Darbe planlarında tutuklanacakların isimleri, kurulacak yeni kabinenin üyeleri, işbirliği yapılacak 137 gazetecinin ismi, tutuklanacak 116 gazetecinin ismi, görevden alınacak belediye başkanları dahil her şey var. Ve hepsi Tarafta olacak. |
KENDİ JETİMİZİ DÜŞÜRECEKTİK
Sıkıvönetim ilan edilmesini sağlamak için hazırlanan Oraj Hava Harekât Planı'nda, Ege'de uluslararası kriz çıkarmak amacıyla gerekirse bir Türk jetinin düşürülmesi yer alıyor
AMAÇ AKP'Yİ ZORDA BIRAKMAK
ORG. İbrahim Fırtına'nın Harp Akademileri Komutanlığı sırasında hazırlanan plandan: Mümkünse bir Türk jetinin Yunan uçaklarınca düşürülmesi sağlanacak.
ÖZEL FİLO PERSONELİNE GÖREV
Planda bu gerçekleşmediği takdirde Özel Fila Personelinden bir pilotun, uygun bir yer ve uçuş sırasında kendi jetlerimizden birini düşürmesi hedefleniyordu.
HAVA MÜZESİ BASILSIN
PLANIN icra bölümünde 134. Filo'nun Kadıköy ve Fatih'te iki gösteri yapması hedefleniyor: Gösterilerin yapıldığı gece, cübbeli ve sarıklı grupların Hava Müzesi'ni basması sağlansın...
EMNİYETLİ TELEFONLAR KİRALIK ARAÇLAR
"Çarşaf" planının komuta ve muhabere bölümünde ise şöyle deniyor
"Operasyon Ekip lideri tarafından yönetilecektir. Ekip lideri tahrip timinde tahrip-b görevini icra edecek, görevi müteakip faaliyetleri hedef bölgeye hakim bir noktadan takmip ve kontrol edecektir. Ekip lideri etkisiz hale gelmesi durumunda tahrik Tim Komutanı (Tahrik -A) emir komutayı alacaktır. Operasyon esnasında muhabere emniyetli cep telefonları ile sağlanacaktır. Operasyon günü için kullanılacak cep telefonlarını Keşif Timi temin edecek aynı gün sabah tüm telefonlar personele dağıtılacaktır. Olayı müteakip cep telefonları kapatılıp Keşif Emniyet Tim K.'na geri teslim edilecektir. Operasyonda kiralık araçlar kullanılacak ve araçlar kiralanırken gerçek isimle kayıt yapılmayacaktır."
ANKARA TİCARET ODASI'NIN DAVETİYLE
“Tek yol sıkıyönetim” şiarını taşıdığı izlenimi veren Orja, hedefini açıkça ortaya koyuyor:
“Hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi sağlanıncaya kadar faaliyetlere aralıksız devam edilecektir. Meclisin sıkıyönetim ilan etmesi için gerekli oy oranı yakalanamazsa, Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) davetlisi olarak Ankara şehir merkezi üzerinde hava gösterileri yapılacak, TBMM’nin çalıştığı gün ve saatlerde meclis üzerinden çok alçak uçuşlar yapılmak sureti ile TSK’nin varlığı hissettirilecektir.
Sıkıyönetim ilan edildikten sonra Ege ve Trakya’da faaliyetler tedricen azaltılacak ve gerilim ihtiyaç nispetinde düşürülecektir. Özellikle İstanbul’daki sivil itaatsizliğe karşı Bandırma, Çorlu Meydanlarında 4’er uçak 24 saat hazırlık durumunda gösteri uçuşu ve gerçek atış yapabilecek şekilde yerde karışık yükle hazır bekletilecek, bu maksatla 162 nci Filo Komutanlığı’nın yarısı Çorlu Meydanı’na intikal ettirilecektir.”
HEDEFLER VE DÜŞMAN NASIL ANLATILIYOR?
[PAGE]Harekât planının altında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’ın imzası var. Doğan’ın imzasında kullandığı unvan “Balyoz Sıkıyönetim Komutanı.”
Planın vazife bölümünde hedef şöyle anlatılıyor: “Balyoz Komutanlığı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlayarak muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek ve laik demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırmak maksadıyla; derhal, AKP Hükümetini iktidardan uzaklaştıracak ve mevcut irticai yapılanmayı şiddetle bertaraf ederek, belirlenen kadroları iktidara getirerek laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis edecektir.” İşte icra planını da yarın Taraf’ta okuyacağınız Balyoz Harekât Planı’nın geniş bir özeti.
Maksat:
(1)BALYOZ Komutanlığı, İç Hizmet Kanunu’nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına yerine getirme azim ve kararlılığı içerisinde laik devlet otoritesinin temini için gerekli olan tedbirleri alacaktır.
(2)Harekatın maksadı; ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve laik demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırmaktır.
Kimlerin imzası var? |
Çarşaf Eylem Planı Harekât Emri’nde Jandarma Yüzbaşı Hüseyin Topuz’un, Sakal Eylem Planı Harekât Emri’nde ise Jandarma Binbaşı Hüseyin Özçoban’ın imzaları var. Belgeleri Taraf’ın elinde bulunan her iki eylem planı da, İstanbul’daki camilere saldırı düzenlenmesini öngörüyor. Çarşaf Planı İstanbul Fatih, Sakal Planı ise Beyazıt Camii’ni hedef alıyor ve her iki plan da hemen hemen aynı keşif, taarruz ve tahrip talişmatlarını içeriyor |
Düşman Durumu:
(1)İrticai grupların, hedefe giden yolda engel olarak gördükleri TSK’ya karşı bir taraftan sızma gayretleri artarak devam ederken diğer taraftan yıpratma, komuta zafiyeti içerisinde ve dinsiz gösterme çabaları da artan bir ivme ile devam etmektedir.
(2)Mevcut iktidarın uygulamalarından cesaret bulan irticai grupların, devlet düzenimizin temelini oluşturan laiklik ilkesini kendi çıkar ve amaçlarına göre yorumladıkları görülmektedir. Bu kapsamda; başta öğretim kurumları olmak üzere, kamu hizmetlerinin yerine getirildiği çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında, irticai hareketin simgesi olan türban ve başörtüsü kullanılmasında ısrarlı davrandıkları gözlenmektedir. Bu yoldaki ısrar, masumane bir tercihten ziyade, laik cumhuriyet ilkelerine karşı dine dayalı bir devlet düzeni kurmaya yönelik din ve vicdan hürriyetini aşan sistemli çabaların bir parçası olarak devam ettirilmektedir.
(3)ABD ve AB ülkelerinin karşılıklı paslaşmalarını seyreden ve ülke menfaatlerini gözetmeden her talebi emir telakki eden, Büyük Atatürk’ün deyimi ile müstevlilerin siyasi emellerine boyun eğmiş AKP Hükümeti;
(a)İrticai faaliyetlerin ülke içerisinde artmasına, güç kazanmasına, kadrolaşmasına ve teşkilatlanmasına tam destek vermekte,
(b)Ekonomik çözümsüzlüklerin yol açtığı boşluklardan da istifade ederek, istediği karşı devrimi gerçekleştirebileceğini hissettirmekte ve tüm ülke genelinde AKP yandaşları, tarikat ve cemaatler ile devlet kademelerinde hızla kadrolaşmakta,
(c)İktidarın kendisine sağladığı imkân ve kabiliyetleri kullanarak medya, sivil toplum örgütleri ve bürokrasiyi kendine bağımlı hale getirmeye çalışmakta,
(ç)Mevcut yetkiler ile hukuki boşluklardan da istifade edilerek mürteci ve dogmatik yapıda insan yetiştirmeye uygun ortam sağlayan medrese, tekke ve zaviye tipi, eğitim ve öğretim birliğini ortadan kaldıran çarpık bir eğitim sisteminin yeniden hayata geçirilmesini hedeflemekte,
(d)Bu amaçlarına ulaşmak maksadıyla, anayasa değişikliği ve hukuk reformu adı altında TSK ile birlikte laik cumhuriyetin en önemli teminatı anayasal kurumların etkinliğini kıracak, kendi amaçları doğrultusunda evrimleştirecek yollar aramakta,
(e)Başta dışarıdan müzahir ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, içeriden irtica ile iltisaklı medya, hukuk, bürokrasi, emniyet, maliye ve daha birçok kamu kurum ve kuruluşunda örgütlenmiş yandaşları ile koordineli ve planlı çalışmalarla laik kesimi ve rakiplerini hareket edemez hale getirmekte,
(f)AB üyeliğini ve terör sorununu bahane ederek, Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirmeye yönelik çabalarını, dış desteğin de etkisiyle devam ettirmektedirler.
(4)AKP Hükümetine, AB üyeliği kapsamında dış güçler tarafından sağlanan mali ve siyasal destek devam ederken, Ortadoğu ve Arap ülkeleri ile İslami gruplar tarafından sağlanan ekonomik destek de artmaktadır. ABD, AB, irticai unsurlar, bölücü unsurlar ve AKP ortak eylem ve söylem birliği ile hareket etmektedirler.
(5)İktidar ve irtica yanlısı basın yayın organları her geçen gün cesaretlenip palazlanırken, muhalif basın, geçmişte yaptığı şahsi yanlışlıkların bedelini, görevini yapmayarak ve/veya yapamayarak ödemektedir. Toplumsal muhalefet sindirilmiş, muhalif basın ekonomik ve mali denetim tehdidi ile susturulmuştur.
(6)İrticai faaliyet gösteren vakıf ve dernekler ile yıkıcı bölücü unsurlar işbirliklerini alenen yapma pervasızlığını göstermektedirler. Bunu AB süreci, birlik - beraberlik, kardeşlik, demokrasi vb. evrensel temaları kullanarak yapmaktadırlar.
(7)Buna karşın muhalefet partileri de etkin, önleyici, alternatif oluşturan, siyasal iktidarın faaliyetlerini denetleyici ve geniş halk kitlelerinde yankı bulan bir muhalefet sergileyememekte; basit, tutarsız, kişiliksiz, silik ve günü kurtarmaya yönelik söylemlerle muhalefet yapmaktadırlar. Mevcut durumları itibari ile halkta giderek artan bir umutsuzluğa yol açmaktadırlar. Laik cumhuriyeti kurtaracak, birlik ve beraberliği sağlayacak ve gerekli tedbirleri alacak siyasi ufuktan yoksun liderler, koltuklarını korumanın ötesinde, kısır ve uzlaşmaz tavırların üstünde bir davranış ortaya koyamamaktadırlar.
Dost Durumu:
(1)3 Kasım seçimlerinde AKP, % 30 civarında oy almıştır. Ancak son günlerde öne çıkan ümmetçilik faaliyetlerine rağmen, bu oranın tamamının irticayı desteklediği sonucunun çıkarılmasının uygun olmayacağı değerlendirilmektedir. Bunlardan birçoğu daha önceki hükümetlerin icraatsızlığına tepki oyları olup, AKP içinde de harekatımıza, müzahir ve dost gruplar bulunmakta, ihtimaller karşısında yönetici elite yakın durmaktadırlar.
(2)Buna rağmen, şimdiye kadar içimizde barınmayanlar meclise taşınmıştır. Bu meydan okuma karşısında kategorili personel pervasızca biraz daha cesaretlenmiş ve kadrolaşma faaliyetlerine hız vermişlerdir. Bu nedenle anılan personelin, sadece Silahlı Kuvvetler içerisinden değil, bütün kamu kurum ve kuruluşlarından derhal uzaklaştırılmaları bir zorunluluk haline gelmiştir.
(3)Her türlü olumsuz şartlara rağmen cumhuriyeti koruma ve kollamaya yönelik eylem ve planlamalarımız devam etmektedir. Bu kapsamda;
(a)TSK bünyesindeki dost ve müzahir unsurlar dışında kalan, özellikle yüksek rütbeli personelin kontrol altında tutulmasına,
(b)TSK’nın her kademesine müzahir eleman temini konusunda referans uygulamasına (ÇYDD, ADD, Türkiye Gençlik Birliği vb.) devam edilerek azami koordinasyon sağlanmasına,
...
(d)TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlar, basın yayın faaliyetleri ve sosyal sorumluluk projelerinin yakından takip edilmesine ve gerektiğinde koordinasyonun sağlanmasına,
(e)Aleyhe yapılan her türlü propaganda ve yasal düzenleme girişimlerinde muhalefet partileri ile koordineli fikir ve eylem birliği içerisinde hareketler sergilenmesine devam edilecektir.