TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ekonomide son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Hükümete seslenen Özilhan, 'Yüksek faize dayalı şok tedavisi kısa sürmeli' dedi.
Abone olTÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan Türkiye ekonomisinde yaşanan önemli değişiklerle ilgili bir takım açıklamalarda bulundu. Tuncay Özilhan yaptığı konuşmasında hükümete özgür medya ve faiz uyarılarında bulundu.
Özgür medya çağrısı yaptı
Özilhan, özgür tartışma ortamı ve özgür medya çağrısı da yaparak düşünce özgürlüğünün iyi yönetimde önemine dikkat çekerken "Düşüncenin ve eleştirinin özgürce dile getirilebildiği bir tartışma ortamı, çoğulcu ve özgür bir medya, birbirini dinleyen bir toplum, topluma kulak veren bir siyaset anlayışı, yetkin ve çözüm odaklı bir bürokrasi, ülke yönetiminde hata yapma ihtimalini düşürür. Yine de, kul işidir, hata olabilir, ama bu durumda da hatanın boyutu küçük olur; hatadan dönmek kolay olur. Eğer toplum içinde istişare mekanizmaları sağlıklı biçimde çalışabilirse, karar alma süreçleri de aşağıdan yukarıya çalışmaya başlar. Bu yöntem, deneme yanılma mekanizmasından çok daha iyi çalışır. Daha etkindir ve maliyeti daha düşüktür. Dün alınan kararlar bugün değiştirilmez. Dün yapılan yatırımlar bugün atıl hale gelmez." diye konuştu
"Yüksel faizli şok tedavisi uzun süre kullanılamaz''
Konuşmasının devamında son donemde Merkez Bankası'nın gerçekleştirdiği faiz artışlarına da değinen Özilhan Yüksek faize dayalı şok tedavinin uzun süre kullanılmaması gerektiğini vurguladı. Özilhan konuşmasına şöyle devam etti
"Makroekonomik istikrarın ciddi ölçüde bozulduğu durumlarda, şok tedavisi olarak faiz artışı kaçınılmaz olur. Ancak adı üzerinde, şok tedavisi uzun süre kullanılmaz. Kullanılırsa bünyede başka rahatsızlıklar baş gösterir. Yüksek reel faiz, sonuçta, para üzerinden para kazanmaktır. Para üretime gitmez. Üretime giderse, getiri oranı, olağandan yüksek olan çok riskli alanlara gider. Bunun sonucunda üretim kapasitesi daralır, kaynaklar verimli projelere değil spekülatif alanlara kayar. Üstelik gelir dağılımı da bozulur. Bunlar arzu edilir sonuçlar değildir. Eğer geleceğe ilişkin belirsizlikler azalırsa, enflasyon beklentileri düşerse, siyasi ve ekonomik riskler hafiflerse, faiz oranları da düşme eğilimine girer. Faiz oranlarını kalıcı olarak düşürmek istiyorsak enflasyonu düşürmemiz, ekonomik reformları yapmamız, siyasi ve jeopolitik riskleri hafifletmemiz ve öngörülebilirliği sağlayacak olan hukuk reformlarını tamamlamamız gerekiyor. Aksi takdirde, faizler asansör gibi bir iner bir çıkar."