Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Gezi Parkı olaylarında yakıp yıkma olaylarını kınadıklarını belirt...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Gezi Parkı olaylarında yakıp yıkma olaylarını kınadıklarını belirterek, "Biz bütün bu olaylara Türkiye’de toplumun demokratik katılım kanallarından ülkesinin, şehrinin, semtinin meselelerine sahip çıkmanın ötesinde bir yere gitmesine sıcak bakmıyoruz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, görüşmenin ardından çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ziyarete ilişkin olarak "Sayın Başbakanı yönetim kurulumuzla birlikte ziyaretimizde, diyalog içinde olma konusunda bir anlayış birliği tesis etmiştik. Bu çerçevede bugün kendilerini ziyaret ederek bu diyalog anlayışının gereğini yerine getirdik" diyen TÜSİAD Başkanı Yılmaz, görüşmenin içeriğine ilişkin olarak şu bilgileri verdi:
"Yararlı bir toplantı oldu. Hem güncel konularla ilgili Sayın Başbakan’la gerekli değerlendirmeleri yapma fırsatı bulduk hem de ekonomimizin ulaştığı seviyede, kurumlarıyla, kurallarıyla, piyasasının derinliğiyle hiçbirimizin korkmasına gerek olmayacak bir güçte olduğunu birlikte tespit ettik. Türk ekonomisinin bugünü de geleceği de hepimizin güven duyacağı bir seviyededir. Bu bakımdan ekonomiyle ilgili kaygılarımız olmadığına göre ekonomide sağladığımız bu itibarın aynı şekilde ülkemizin toplumsal yaşamında, demokrasisinde sağlanması için eksiklerimiz varsa bu konuda da gereken adımların atılmasıyla ilgili görüşlerimizi ifade ettik. Sayın Başbakan, hukukun üstünlüğü ve katılımcı demokrasi noktasındaki çözümüyle güncel yaşadığımız olayları bu yöndeki çözüm açılımıyla bu konudaki inancını ifade etmişlerdi. Zannediyorum bunun çerçevesinde Türkiye’nin demokrasi alanındaki eksiklerinin giderilmesiyle yeni bir anayasa sürecini yaşadığımız bugünlerde hem çözüm sürecini rahatlatacak, kolaylaştıracak, sonuca ulaştıracak hem Türkiye’nin 21. yüzyıla uygun bir demokratik standartlar seviyesine ulaşmasını sağlayacak bir anayasayı beklediğimizi umut ettiğimizi kendilerine aktardım. Bu konuda onun da katılımcı demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışıyla memleketin önündeki meselelerine çözüm getirmeye çalıştığını görmekten duyduğum memnuniyeti ifade ettim."
"BAŞBAKANIN KAYGILARI OLABİLECEĞİNİ TESPİT ETTİM"
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, açıklamalarının ardından ise gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin görüşmede "faiz lobisi" konusunun gündeme gelip gelmediğini sorması üzerine Yılmaz şunları söyledi:
"Faiz lobisiyle ilgili kavramda Sayın Başbakan’ın ekonomide ulaştığımız istikrarı tehlikeye düşürebilecek piyasa ekonomisinin kural ve düzenin bozulmasına sebep olabilecek gelişmelerle ilgili kaygıları olabileceğini tespit ettim. Ancak Türkiye’deki düzenleyici ve denetleyici kurumların gerçekten ekonominin geleceğiyle ilgili sağlam bir altyapı olarak güvenebileceğimiz kurumlar olduğunu tespit ettik. Bu alanda bir eksiklik varsa bu kurumların bunu ele alacaklarını ifade ettik. Zannediyorum bu konuyla ilgili kaygılarını Sayın Başbakan’ın tabi Türkiye’nin ekonomik istikrarının bozulmayacağı yönündeki kaygılardan kaynaklandığını düşünüyorum."
"DEMOKRASİMİZİ GELİŞTİRMEK DIŞ ETKİLERİ DE ETKİSİZLEŞTİRİR"
TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Taksim Gezi Parkı protestolarıyla başlayan olayların sizce dış bağlantısı var mı?" şeklindeki soruyu da cevapladı. Yılmaz, "Ben böyle bir istihbaratın sahibi değilim. Bu konuda bir değerlendirme yapmak istemem. İç bağlantısı, dış bağlantısı ama bunu Türkiye’nin bir an önce katılımcı demokrasi ile ve hukukun üstünlüğü ile çözülecek sorunları olduğunu görüyorum. Demokratik standartları yükselttikçe tabi ki Türkiye’nin sorunlarını çözeriz ve eğer dışarıdan da etki olacaksa o etkilerin amacına ulaşamamasını sağlarız. Kendi demokratik standartlarımızı yükseltmek, kendi demokrasimizi geliştirmek bizi güçlendirir. Eğer bir dış etki varsa o etkileri de etkisizleştirir" diye konuştu.
Boykot konusunu da değerlendiren Yılmaz, "Böyle bir konu gündeme gelmedi, boykot olduğunu da düşünmüyorum ben. Bunlar ele alınabilecek seviyede konular olmadığını düşünüyorum" dedi. Başbakan Erdoğan’ın olaylara destek veren bazı firmalardan hesabının sorulacağı açıklamasını da değerlendiren Yılmaz, "Sayın Başbakan bunları hukuk yoluyla, eğer hukuka aykırı eylem içerisinde olan varsa, hukukun bunu çözmesi gerektiği kanaatinde olduğunu düşünürüm. Çünkü kendileri bu konunun çözümünü hukukun üstünlüğüne dayandırarak ele almışlardır" dedi.
Bir gazetecinin "Başbakan Erdoğan’ın iş dünyasından bu sürece yönelik bir talebi oldu mu?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Ben bir kurumu temsil ediyorum. TÜSİAD kurum olarak Türkiye’de piyasa ekonomisinin tüm kural ve kurallarıyla çalışmasını, Türkiye’de refahın artırılmasını, Türk toplumsal hayatının geliştirilmesini, refahın güvencesi olacak demokratik standartların geliştirilmesini ister. TÜSİAD’ın bu çalışmaları çerçevesinde bu olaylara yön verebilecek faaliyetleri olacaksa veya bir eksiklik varsa Türkiye’nin demokrasisinde, ekonomisinde bunların giderilmesi için bir tamamlayıcı katkımız olacaksa bugüne kadar olduğu gibi görev yapmaya devam edeceğimizi ifade ediyorum."
"YAKIP YIKMAYI TABİİ Kİ KINIYORUZ"
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, "Gezi olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Biz bütün bu olaylara Türkiye’de toplumun demokratik katılım kanallarından ülkesinin şehrinin, semtinin meselelerine sahip çıkmanın ötesinde bir yere gitmesine sıcak bakmıyoruz. Yani yakıp yıkmak, kırmak dökmek şiddetten arınmaya çalıştığımız terör ve şiddet geri gelmemeli. Bunları tabi ki kınıyoruz, benimsemiyoruz ama bunlar hiçbir zaman toplumun katılımcı iradesine de engel olamamalı. Türkiye’nin olgunlaşması, gelişmesi bireylerin daha güçlendikleri devlet-birey ilişkisinde bireyin öne çıktığı bir demokrasi gelişimi ile olabileceğini sizlere ifade etmek isterim. Devlet -birey ilişkilerinde bireyi öne çıkartan bireyin katılımcı taleplerini karşılayan bir olgunlaşma içerisinde ilerlememiz lazım. Ekonominin de güvencesi bu olacak, refahın da güvencesi bu olacak. Her şeyin, geleceğin de güvencesi bu."