1912 sonları, belki de 1913 baharı... Osmanlı köyüne Sırp askeri giriyor. Bir daha çıkmamak üzere... Çocuklar selam duruyor...
Abone olZaman Gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan tesadüfen bir fotoğraf bulur. Fotoğraf Makedonya'da bir Osmanlı Köyü'nde çekilmiştir. Hiçbir şeyden habersiz masum çocuklar köylerinden bir daha çıkmayacak Sırp askerlerine selam durmaktadır. Alkan "İşte bu fotoğraf mağlubiyetin fotoğrafıdır" diyor...
Efendim, geçenlerde bir kitap karıştırıyordum, adı "Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti". Yazarı Sacit Kutlu.
"Balkanlar..." kitabını karıştırırken, içindeki zengin illüstrasyon ve fotoğrafları gözden geçirmekteydim hani...
Derken o fotoğraf ilişti gözüme; o fotoğraf, aşağıda gördüğünüz fotoğraf.
Önce fotoğrafı uzun uzun seyretmeniz, tek tek her figürü, her hareketi mânâlandırmanız lâzım. Sonra birazcık "alt yazı bilgisi".
Fotoğrafı, o tarihlerde çok tanınan meşhur "L'illustration" mecmuasının muhabiri çekmiş.
Sene 1912 sonları, belki 1913 baharı...
"İleri ileri, haydi ileri/ Alalım düşmandan eski yerleri" heyecan ve beklentisiyle, "Harp isteriz" mitinglerinde bağırmaktan kendimizden geçerek giriştiğimiz Balkan Harbi'nin ilk safhasında, Türk tarihinin en büyük mağlubiyetine uğramışız. Altıbuçuk milyon Osmanlı teba'sının 400 seneden beri yurt bildiği yerler bir ay gibi kısa bir zaman içinde Balkanlı müttefik düşmanın eline geçmiş. Ordularımız ilk ciddi çatışmada birer tahta kılıç gibi kırılıp dökülmüş. En az Anadolu kadar Osmanlı toprağı ve yatağı olan Rumeli, ta Adriyatik'ten Ege, hatta Karadeniz sahillerine kadar uzanan zenginliği ve beşeri dokusuyla elimizden çıkıvermiş.
FOTOĞRAF OSMANLI KÖYÜ'NDE ÇEKİLMİŞ
Fotoğraf, o tarihte Sırp Birliklerinin işgaline uğrayan Makedonya'da bir Müslüman Osmanlı köyünde çekilmiş.
Çocuklar at arabasının üzerinde
Köye Sırp Birlikleri giriyor; köyün çocukları ne olup bittiğinden habersiz; belki gelenlerin Sırp askeri olduğunu bile bilmiyor. Belki az önce oyun oynarken köyde bir hareketlilik olduğunu farkedip daha iyi seyredebilmek için yol kenarında boş bir at arabasının üstüne çıkıvermişler.
ÇOCUKLAR SIRP ASKERİNE SELAM VERİYOR
Çocuklar için sıradan bir seyirlik...
Daha önce asker görmüş olmalılar; doğrusu fırtınalı ve kara günlerde Balkanlar'da yaşayan çocuklar için asker görmek, sıradan bir seyirlik olmalı. Öyle olduğu için askerlerin kendi aralarında nasıl selamlaştıklarını da öğrendikleri anlaşılıyor. Kim bilir belki babaları, abileri de askerdi...
Sırp askerine selam veriyor çocuklar; Bulgar askeri de olabilirdi pekâlâ, Yunan veya Karadağlı da... Onlar işin oyun kısmındalar... Facianın boyutlarından haberleri yok.
SELAM VERDİKLERİ ASKERLER ONLARI ÖLDÜRDÜ MÜ?
O karmaşa içinde çocuklara ne oldu?
O askerler bir daha çıkmayacaklar o köyden, o topraklardan. O fotoğrafın çekildiği tarihin üstünden çok geçmeyecek, yakın tarihin en büyük göç hareketlerinden biri başlayacak İstanbul üzerinden Anadolu'ya doğru. Sırp askerine selam veren çocuklar göç kafilelerinden birine katılabilmişler miydi? Meraka değer ama ne kadarının o karmaşa içinde ayaklar altında kalıp savrulduklarını kimseler bilemez.
O günün devlet adamlarından biri, Balkan mağlubiyetini öğrenince, "Ciğerimiz söküldü; Rumeli bizim ciğerimizdi; ciğersiz bir vücut nasıl yaşar" diye ağlamıştı. Öyle oldu. Balkanlar gitti, aradan altı sene geçtikten sonra düşman zırhlıları tâ Haliç'e Kasımpaşa önüne demirlediler. İmparatorluk, o dünyadan habersiz mâsum Müslüman evladının Sırp askerine oyun olsun diye selama durduğu gün çökmüş, bitmişti zaten.
BU FOTOĞRAF MALUBİYETİN FOTOĞRAFIDIR
Bu fotoğraf bana çok dokundu
Balkan Harbi'nde çekilmiş başkaca kara fotoğraflar da vardır: Muhacir kafilelerinin batak yollarda nasıl perişanlıkla öz yurtlarından kaçtıklarını resmeder.
Bu fotoğraf mağlubiyetin resmidir ve mağlubiyetleri öğrenmek, sadece zafer şarkılarıyla büyümüş olanların zaman zaman kapıldıkları dengesizliği tedavi etmenin en iyi yoludur.
Bu fotoğraf aynı zamanda ordusu birbirine düşmüş, kumandanları arasında sen-ben davası başlamış bir milletin ne hâllere düştüğünün de resmidir. Bizde "Asker millet" edebiyatının başlaması, Balkan Harbi'yledir. En ağır Osmanlıcı abilerin, Millici, Turancı defterine yazılmaları da yediğimiz Balkan köteğinden sonraya tesadüf eder; bunlar ilginç şeylerdir.