Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne, hükümetin 4+4+4'lük eğitim sistemini köşesine taşıdı.
Abone olZaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne son günlerin en tartışmalı konusu olan 4+4+4 olarak bilinen kesintili eğitim sistemini köşesinde ele aldı. Türköne, yapılmak istenen düzenlemenin eğitimle bir alakası olmadığını, hükümetin aslında din eğitiminin önünü açmak istediğini söyledi.
İşte Türköne'nin "Ne kadar demokrasi?" başlıklı o yazısı
"Reel ihtiyaçlar üzerine oturmayan demokratikleşme talebinin karşılığı olmaz" diyen Osman Can tamamıyla haklı. İlerlemenin anası ihtiyaçlardır. O zaman siyaset piyasasına talep olarak yansıyan daha fazla demokrasi ihtiyacının olması gerekir. Markar Esayan'ın demokratikleşme için "bu değerler bütünüyle ancak buraya kadar" diye verdiği karamsar hükme Osman Can, "100 yıllık militarizasyon ve milliyetçilik kirlenmesi"ni mazeret olarak ileri sürüyor.
Peki, bu karamsarlık ve toplumun demokratikleşme kapasitesinin aşıldığı tezi gerçeklere uyuyor mu?
AK Parti hükümeti askerî vesayet düzenini, AB standartlarını alıp uygulayarak tasfiye etti. Evrensel standartlar açık olunca, kat edilen mesafeyi anlamak kolay ve neden yerimizde saymaya başladığımızı sormak mantıklı. Ancak bu siyasal sistemin demokratikleşmesi idi. Toplumun demokratikleşmesi ve demokrasiyi biçimlendirme talebi hakkında hüküm vermek için ihtiyaçlarına bakmamız lâzım. Teoriyle değil pratikle yüzleşmeliyiz. Halkın pratik ihtiyaçları ve sorunlara getirilen çözüm arayışları bize yol göstermeli.
Hükümetin birdenbire gündeme getirdiği "kesintili eğitim" projesi, özünde bir demokratikleşme sorunu.
Altını çizelim: Bu projenin eğitimle bir alâkası yok. Hükümet din eğitiminin önünü açıyor.
Peki demokrasi ile ilgisi?
Toplumun din eğitimi ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, arzu edildiği ölçüde karşılanamıyor. Çünkü devlet din eğitimini tekeline almış durumda. Bu yüzden bir demokratikleşme sorunu ortaya çıkıyor. Bu talep din eğitiminin özgürleşmesi talebi olarak siyaset piyasasına yansıyor. AK Parti bu talebin bir kısmını, aynı tekel mantığı içinde karşılamak için imam hatip ortaokullarını devreye sokacak bir proje geliştiriyor. Siyaset piyasası hemen gündeme gelen bu talep üzerinden rekabete girişiyor.
MHP liderinin AK Parti'ye yaptığı "İmam-hatip ortaokullarını birlikte açalım" önerisi, aynı mantıkla bu talebe verilen bir cevap niteliği taşıyor. Bu sorunun eğitim üzerinde de, siyaset üzerinde de ağır bir yük oluşturmasını engellemenin ve sorunu kökünden çözmenin tek yolu var:
Din eğitimi talebinin demokratik ölçülerde karşılanması. Alın size bir demokratikleşme sorunu. Herhangi demokratik bir ülkede bu işler nasıl düzenleniyorsa, neden aynısını talep eden aydınlarımız yok?
Bu somut sorun, yani din eğitimi talebi AK Parti arkasındaki halk desteğinin dinamiğini anlamak için canlı bir misal. MHP demokratik ölçülerde rekabet ediyor. Bu canlı tartışmada demokratikleşmenin sınırını, bu ihtiyaca gözlerini kapatan CHP tayin ediyor.