Bilen bilir Türköne'yi! Gençliğinde hızlı ülkücü olan Prof. Türköne, Bahçeli'yi bakın neyse suçladı.
Abone olProf. Dr. Mümtaz'er Türköne ve Prof. Dr. Vedat Bilgin karşı karşıya geldi. Canlı yayında MHP'nin damarına damarına basan Prof. Mümtaz'er Türköne, Bahçeli'yi de bölücülükle suçladı.
Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ve Prof. Dr. Vedat Bilgin, Balçiçek Pamir'in Habertürk'de hazırlayıp sunduğu Karşıt Görüş'te bir araya geldi. Kürt sorunu ve Demokratik Açılım tartışmalarının ene alındığı programda eşi AK Parti Milletvekili olan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Bahçeli'nin kızacağını bile bile yine MHP'nin damarına bastı.
Bahçeli'yi bölücülük yapmakla suçlayan Türköne, Türk ve Kürt isimlerinin aynı harflerden oluşmasının da oldukça anlamlı olduğunu savundu.
İşte programdaki o ilginç sözler;
Türköne: Türklere Türk ismini kendileri koymadı. Türklerin kendileri için kullandıkları tabirler arasında Türk yok, Oğuz diyorlar mesela. Kürt diye de bir kavim yok. Onun kaynağı da bilinmiyor. Kırmançe ya da Zaza derlerdi kendilerini tanımlarken. Kürt lafı da dışarıdan geliyor muhtemelen. Aynı harflerden meydana geliyor Türk ve Kürt kelimeleri bu da ilginç. Ziya Gökalp'ın 1924'te yaptığı araştırma da Kürt lafının Kürtler arasında kullanılmadığını gösteriyor.
Bilgin: Türkler'in millet olması imparatorluk sürecinde başlamıştır. 12'inci- 13'üncü yüzyılda önce bir Fransız tarihçisi sonra bir İtalyan tarihçisi Türk ismini kullanıyor. İmparatorluk çok parçalı yapıdır. İmparatorluk içinde ortak bir kültür alanı yaratıyor. Sadece siyasal alan değil, farklı yönleriyle bu insanları birbirine entegre ediyor. Bu entegre olan insanlarda milletleşme süreci başlıyor.
BAHÇELİ KÜRT KELİMESİNİ KULLANIYOR MU?
Türköne: Bahçeli, Kürt kelimesini ağzına almıyor, Kürtçe kelimesini de ağzına almıyor. 'Farklı bir dili konuşan yöre halkı' gibi tabirleri kullanıyor. Bunun bir bölücülük olduğunu düşünüyorum.
Bilgin: Sayın Genel Başkanın konuşmalarında hangi kelime kaç defa geçiyor, saymadım. Ama Kürt kelimesini kullandığını, 'Kürtçe konuşan kardeşlerimiz' dediğini, dışlayıcı olmayan bir ifade kullandığını hatırlıyorum.
ONUR ÖYMEN ve DERSİM
Türköne: Onur Öymen, Münir Raşit Öymen'in oğlu. Muhtemeldir ki Seyit Rıza'yı asan Abdurrahman Paşa ile babasının kadeh tokuşturmuşluğu vardır. Yani varsayım olarak söylüyorum. Öbür taraftan Kılıçdaroğlu'nun da muhtemeldir ki babası veya dedesi Seyit Rıza'nın isyanında silah tutmuş bir adamdır. Sorun şu: Bu iki adam CHP'de ne arıyor! 1937'deki CHP'nin tavrı neyse, Deniz Baykal'ın tavrı da aynı oldu. Halbuki orada haksızlığa uğrayan Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği insanlardı. Benim anlayamadığım şey Tunceliler neden CHP'yi destekler? O isyanda yer alanlar hem Kürt hem Alevi. Belki de Kürt sorununun anahtarı da onlarda. Tuncelileri'in ne düşündüğünü anlamak lazım.
Bilgin: Türkiye'nin temel sorununun günümüzde militarizmn sorunu olduğu kanaatindeyim. Devletin kendi halkına karşı şiddet unsurlarını kullanması sorunlu bir şey. Fakat Tunceli'de yaşanan olaylar biraz farklı. Merkezi yapının kurulması süreciyle merkezkaç unsurlar arasındaki çatışmadır. Etnik bir ayaklanma değildir. Ama bu sorunların bugün nasıl çözüleceği, hangi meşruiyet zemininde değerlendireleceği ayrı bir konudur.