Türklerin sayısını yüzde 50 azaltmak zorunluluk...
ngiltere’de açıklanan gizli istihbarat belgesinde, Helmut Kohl’ün Başbakan olduğu dönemde;
İngiltere’de açıklanan gizli istihbarat belgesinde, Helmut Kohl’ün Başbakan olduğu dönemde; “Gelecek 4 yılda Türklerin sayısını yüzde 50 azaltmak zorunluluk haline gelecek...” dediği ve bu yönde hazırlık yaptığı iddiaları ve “Almanya’nın bu kadar çok Türk’ü asimile etmesimümkün değil...’’ ifadeleri, her iki Türk’ten birini göndermek için hazırlık yaptığı, sadece Türk işçilerden rahatsızlık duyduğu, Türklerin bambaşka bir kültürden geliyor olmasının bunu desteklediği, hatta yüklü tazminat ödeme planı yapıldığı fakat 80 darbesinin planları bozduğu bilgileri basında yankı uyandırdı…
Durum şu ki; dünyada artık hiçbir şey gizli kalmayacak. Çünkü giz; doğaya aykırı...
Biliriz, hissederiz, yaşarız ama cümle alemin bilmesi için argüment ararız. Bu!
Belki başarılı olamayız ama, bu o gerçeğin gizli kalacağı anlamına gelmemektedir.
Önce şunu belirtmek isterim ki; politik duruşum ne olursa olsun, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde, ülkemiz için basında çıkan haberler beni rahatsız ediyor.
Rencide ediyor. Canımı acıtıyor.
Biliyorum, bu durumdan rahatsız olmayanlar hayli fazla…
Gezi olaylarında Alman dergisi, ‘Der Spiegel’ 10 Türkçe sayfa ayırıp, “Boyun eğme” manşeti atarak, özel kapak sayfasıyla, safını belli etmiş, ilerleyen günlerde, Erdoğan’ı diktatör olarak lanse edip, iktidar karşıtı haberlerine devam etmiştir/etmektedir…
Erdoğan; diktatör müdür, değil midir buyrun kana kana tartışın…
Benim derdim başka…
Almanya’da ‘döner cinayetleri’ diye bilinen cinayetler dizisi aydınlandıkça; Almanya’nın kanlı geçmişini bir kez daha hatırlamak zorunda kalıyoruz. Özellikle Türklere karşı yıllardır organizeli bir düşmanlığın olduğunu, bu düşmanlığın altında, Alman derin devletinin bulunduğu, derin devletin, bu hareketleri yönlendirdiği, neo nazilerin bir nevi çete gibi çalıştırıldıkları ve bu çete üyelerinin genelde psikopat kişilikli, işsiz/güçsüz kişilerden oluştuğu; “Yabancılar ülkemde yaşadığı için ben işsizim” bilinciyle hareket edip, bir dönem duvarlara ‘Türken raus’ (Türkler dışarı) yazılarak somut provakasyonları hızlandırmışlardır. Bu çeteler hakkında, 10 (9 Türk bir Yunan) cinayet ve polis tarafından ele geçirilmiş yüze yakın cinayet listesinin olması, durumun vehametini ortaya çıkarıyor…
Hedef tabii ki; derin devletin DNA’sını oluşturduğu bu ırkçı/faşist/rasist gençlerin örgütleşerek, yabancıların (özellikle Türklerin) iş yerlerine, hanelerine zarar vererek, yakarak/yıkarak ve işlenen cinayetlerle, can güvenliğinin azaldığını düşünen yabancıların, ülkeyi terk etmesi, göçe zorlanması…
Helmut Kohl’le ilgili açıklanan gizli istihbarat ve derin devlet destekli neo nazi katliamları şunu açıklıyor ki; Almanya son otuz senedir ciddi ciddi Türklerden kurtulmaya çalışıyor…
Ve kurtulmak için; derin devlet, polis teşkilatı, siyasi kanat paralel hareket ediyorlar…
Bakınız; Thüringen Eyaleti Anayasayı koruma dairesinin eski başkanı Helmut Roewer, 1995 yılında, aşırı sağcı NPD eski Thüringen teşkilatı başkanı Thomas Dienel’i muhbir olarak çalıştırmaya başlatıp, 1997 yılına kadar bu görev için toplam 40 bin mark (20 bin Euro) ödüyor.
NPD (Milliyetçi Demokratik Parti) eski başkan yardımcısı Tino Brandt’in 1994 yılından 2001 yılına kadar muhbir olarak çalışıp 200 bin mark aldığı, bu parayla; ‘Thüringen Heimatschutz’ adlı aşırı sağcı örgüt kurduğu, bu gruba da Türkleri öldürdüğü tahmin edilen ve intihar eden Uwe Böhnhard’in üye olduğu gerçekleri var…
Muhbirlere sadece Thüringen eyaletinde 1994-2000 yılları arasında yaklaşık 1,5 milyon Euro ödendi. Bu para sadece muhbirlerden bilgi almak için değil, muhbirler vasıtasıyla cinayet işlenmesi için kullanıldı.
Bu cinayetlerde Federal İstihbarat Dairesi ve Eyalet Anayasayı Koruma Dernekleri’nin suçu büyüktür.
Merkel’in idare ettiği hükümet bu cinayetlerden sorumludur.
Kaldı ki bu iddiaları Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Bild de doğrulamıştır.
4 kasım 2011 de Saksonya eyaletinde ki Zwickau kentinde bir evde çıkan yangında, Türk esnafın öldürüldüğü ceşka tipi tabanca bulundu. Daha sonra cinayetleri işleyen neo nazi örgütü mensubu iki kişinin cesetleri yanan bir aracın içinde bulundu. Delilleri yok etmek için evi yakan ve polise teslim olan Beate Zschape işledikleri cinayetleri itiraf etti...
Almanya’da İslamofobi ve yabancı düşmanlığı hız kazanırken, cinayetlerle ilgili skandallar bir bir ortaya dökülürken, Helmut Kohl’le ilgili istihbarat bilgileri hazır deşifre olmuşken, Alman basını bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çarşaf çarşaf malzeme yaparken, Türk hükümetine karşı bizim adımıza konuşan Merkel’e hep beraber soralım mı?
_Alman İstihbarat birimi (BDN Veya Verfassungchutz) ne iş yapıyor?
_Alman İstihbaratı raporlarında NSU Nazi örgütlenmesinden neden bahsedilmiyor?
_Dokuz Türk iş adamı öldürülürken Alman İstihbaratı neden sustu?
_Almanya, Neo-Faşist Parti’nin (NPD) kapatılmasına neden karşı?
_Hristiyan Demokratik Birlik(CDU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) NPD’nin kapatılmamasına neden ilgisiz?
_Bugün Türkiye’nin iç işlerine/politikasına/eylemine karışan, provakatif haberler yapan Almanya, öncesinde, keyfi cinayetler işleyen neo nazileri neden koruduğunu açıklasın…
_Yabancı düşmanlığını önlemek için ne yapıyorsunuz?
Sayın okuyucu; alıntılarla örneklediğim neo nazi cinayetleri, sebep/sonuç ilişkileri, bütünün çok ufak parçası… İngiltere’de açıklanan istihbarat belgesinde, Helmut Kohl’ün başkanlık yaptığı dönemde, yüzde elliyi zor tutması, her iki Türk’ten birini gönderme planlarını, fotoğrafın legal ve yasal yönü olarak değerlendirip, diğer yöntemin de şiddet ve yasadışı olarak değerlendirmemiz, Türkleri ülkeden gönderme planlarını bu iki yolla gerçekleştirmeye çalıştıklarını söylemek şüphe götürmez olup, Almanya’nın bu ultra derin devlet ve teşkilatlarının bizdeki tam karşılığı nedir, sizde buna kafa yorun deyip, Nazi Almanya’sının, bu rejimi ortaya çıkaran ırkçı ve faşist ideolojilerin bir kez daha hortlamaması için mücadele yürütülmelidir derim.
Ve dipnot; Alman basını, önce kendi pisliklerinizi açıklayın!